sleep

sixty five

Üzerimizde sadece baksırlarımız var, ikimizinkinin de siyah olduğunu görünce gülmeden edemiyorum. Çıplak vücudun karşımda, ilk defa seni böyle görüyorum. Kalbim ağzımda atıyor. Karnında oluşmaya başlayan karın kaslarına uzanıp dokunmak istiyorum ama sadece yutkunuyorum. Saçların rüzgârda uçuşuyor, gözlerini biraz kısmış bana bakıyorsun.

"Sanırım baksırlarımız aynı."

"Kes sesini," diyorum.

Birden sol elimin bileğini tutuyorsun ve suya doğru koşturmaya başlıyorsun.

"VUHUUU!" Bağırıyorum. Kahkaha atıyorsun. Soğuk su bacaklarımıza temas ettiğinde dengemi kaybedip düşüyorum. Su boynuma kadar geldiğinde bağırıyorum, çok soğuk.

"Hyung!"

Soğuk bir rüzgâr bedenime çarptığında daha çok üşüyorum. Sen de üşüyerek gölün derinlerine ilerliyorsun. Yanına geliyorum. Su sesleri karanlıkta yankılanırken soğuktan inliyorum. "Ah, çok soğuk."

Su neredeyse omuzlarımıza gelene kadar ilerliyoruz. Ayaklarıma yosunlar ve kum değiyor. Ellerim titreyerek geniş, ıslanmış omuzlarına çıkıyor ve sana tutunuyorum. "Çok soğuk."

"Evet," diyorsun belli belirsiz gülüp.

Omuzlarına koyduğum ellerimin altındaki kaslar geriliyor. Bedenlerimiz yakın, etraftaki her şey soğuk.

Birden elini boynuma koyuyorsun. "Bu kadar sıcak olmayı nasıl başarıyorsun?"

Gülüyorum. "Bu kadar soğuk olmayı nasıl başarıyorsun?"

Boynumdaki elini indiriyorsun. Hafif dalgalar bedenimize çarparken sana sıkıca tutunuyorum. Dengemi kaybetmekten korkuyorum.

"Çok üşüdüm." Soğuktan yaşaran gözlerimi kırpıştırıyorum.

"Ben de," diyorsun. "Ama seninleyim, o yüzden sorun değil."

Kalbim küt küt hızlanırken doğrudan gözlerine bakıyorum. Dudaklarını ıslatıp devam ediyorsun: "Bunun ne olduğunu bilmiyorum ama sensiz bir saniye bile geçirmek istemiyorum."

"Hyung-"

"Hyuck," Sözümü kesiyorsun ve ellerini belimin biraz üzerine, kaburga kafesimin hizzasına koyuyorsun. "Bir nedene ihtiyacım var. Seninle zaman geçirebilmek için bir nedene ihtiyacım var ve arkadaşlık buna yetmez."

"Biliyorum."

"Benimle... benimle çıkar mısın?"

O an, kış mevsiminde bir gölün içinde sadece baksırlarımızla dip dibe dururken ve sen bana çıkma teklifi ederken omuzlarındaki ellerim hızla boynuna ilerliyor ve seni kendime çekip dudaklarına yapışıyorum.