TERS GİDEN İŞLER

103K 4K 500
                                    

medya: öfkeli bir adet antonio

*bazı kelimeler dışında yabancı konuşmaların çevirilerini yapmadan italik şekilde yazacağım, birkaç okuyucumuz mesajla da okurken yorulduklarını belirttiler:) iyi okumalar.

lo giuro: söz veriyorum*

che cazzo: ingilizce'deki "what the fuck" ile aynı anlamda kullanılıyor*

Antonio, abisinin ölümünden beri, hiç bu kadar korktuğunu ve öfkelendiğini hatırlamıyordu. Doğduğundan beri bu pisliğin içindeydi, birçok kez kendisi de elini kirletmek zorunda kalmıştı, abisini kaybetmişti, adamlarını kaybetmişti, bir keresinde kurşunlanmıştı. Ancak birinin onu tehdit etmesi, ona zarar vermesi başka, birinin Yasemin'i, sevdiği kadını tehdit etmesi bambaşkaydı. Kadının korkuyla dolu yeşilleri, o güzel gözlerinden süzülen gözyaşları, ve elini korumak istercesine karnına bastırışı gözlerinin önünden silinmiyordu.

Bir doktor çağırıp, Yasemin'i kontrol ettirmesinin ardından kadını yatağa yatırdı, o uyuyana kadar saçlarını okşadı. Ve nihayet huzurlu nefes alıp verişini duyduğunda yavaşça odadan çıkıp, kapıyı sessizce kapattı. Alfredo her zamanki ifadesiz suratıyla kapının önünde dikiliyordu. Patronunun çıktığını görünce, omuzları dikildi. Antonio, yumruklarını sıkarak çalışma odasına yürüdü ve Alfredo kapıyı kapattıktan sonra sertçe duvara yumruk atıp, "Figli di puttana!" diye küfür etti. Derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken, bir elini beline, diğer elini de sakallarına götürdü.. "Kimin yaptığını görebildin mi?"

Alfredo başını olumsuz manada salladı. O da en az patronu kadar gergin ve sinirliydi. "Hayır, efendim. Siyah bir Mercedes'ti, plakasını arattım fakat sahteymiş. Adamların yüzlerini göremedim, sadece iki kişi olduklarını görebildim."

Antonio oflayıp başını salladı. "Zaten yüzlerini görsen de bir şey fark etmezdi. Onlar sadece maşaydı, buna eminim." Daha sonra ellerini cebine koyup, kaşlarını çatarak adamına baktı, "Çiftlikteki koruma sayısını arttırmanı istiyorum. Ayrıca Flora için de onu her yerde uzaktan takip edecek iki tane adam ayarla. Yasemin'i de çiftliğe yerleştirmem lazım. Kalabalık bir yerde olmalı, onun burada tek olduğunu bilerek hiçbir şeye odaklanamam."

Alfredo başını salladı ama ifadesi biraz tereddütlüydü, "Peki efendim.. Sofia ne olacak? Enrico?"

Dişlerini sıktı. Sofia o eve ait değildi, defolup gitmesi lazımdı fakat küçük oğlunu da bırakamazdı. Enrico'ya çok iyi bir baba olduğu söylenemezdi, ancak Yasemin hayatına girdiğinden beri, 'ya Sofia'yla aramızda olanların bedelini o küçük oğlana ödetiyorsam?' diye düşünmeye başlamıştı. Bu haksızlıktı. Ve çocuklar, ailelerinin ona yaşattıklarını hiçbir zaman unutmazlardı. Antonio, bunu kendi küçüklüğünden biliyordu. "Sofia uzun bir süredir tatile gitmediğiyle ilgili yakınmıyor muydu? Tamam işte. Onu birkaç haftalığına İbiza'ya veya Hawaii'ye tatile yollayalım. Enrico evde kalsın." İçini çekti. "Benimle birlikte."

Alfredo başını eğip odadan çıkarken Antonio cebinden çıkardığı kağıda tekrar baktı... ve yemin etti, bunu yapan her kimse cezasını çok kötü ödeyecekti.

"Değer verdiğin her şeyi kaybedeceksin."

***

Gözlerimi yorgunca açtığımda, bir süre nerede olduğumu anlayamadım. Sonra yaşadığım son anlar aklıma geldiğinde, ellerim korkuyla karnıma gitti. Hissettiğim o korku... endişe... hepsi geri gelmişti. Yatakta doğruldum, bu sırada diğer tarafta kaşları çatık, huzursuz bir uykuda olduğu belli olan Antonio'yu yeni fark etmiştim.

BİR MİLYONERİN BEBEĞİ (İTALYAN SERİSİ#1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin