EK BÖLÜM 1

79.6K 3.5K 385
                                    

"Bambino, neden ağlıyorsun? Mio Dio! Lütfen, hayatım, sus.."

Antonio, hiç susmadan ciğerleri patlarcasına ağlayan minik kızını omzuna yerleştirmişken ve hiç durmadan sırtını pışpışlayarak büyük ofisinin içinde bir o yana, bir bu yana gezdirip dururken ne kadar komik göründüğünün farkındaydı.

Dişlerinin arasında, "Ah Yasemin!" diye tısladı. O kızıl cadıyı bir eline geçirse... Ama suç kendisindeydi. Birlikte geçirdikleri onca zamanın ardından, karısını kızdırmaması gerektiğini bilmeliydi. Her şey üç hafta önce, asistanının hamilelik iznine ayrılmasıyla başlamıştı. Antonio'nun ortada olmadığı süreçte, Marco her ne kadar abisini aratmamayı denese de, işler birikmişti. Adam hastaneden çıkıp iyileştiği anda şirketinin başına geri dönmüştü, ve karnı burnuna gelmiş asistanına artık bir izin vermesi gerektiğini biliyordu. O da vermişti. Fakat şimdi de işlerini düzeltmesi için bir asistana ihtiyacı vardı, Antonio birkaç görüşmeden sonra da savaşı başlatan o ismi seçmişti... Mary'yi.

Mary, 24 yaşında, -ki yaşında rağmen harika bir CV'si vardı- öğrenmeye hevesli ve çalışkan bir yüksek lisans öğrencisiydi. Harika bir not ortalamasına ve çok iyi bir hafızaya sahipti. Antonio'yu ilgilendiren tek kısmı buydu... ne var ki asıl problem, Yasemin'i ilgilendiren kısımda başlıyordu.

Her şey susmayı bilmeyen kardeşlerinin suçuydu! Marco ve Fabrizio!

Antonio bir küfür savuracaktı ki, kucağında duran kızını fark etti ve kızının kafasındaki bir tutam turuncu saça öpücük kondurup, "Sen sakın ileride o işe yaramaz amcalarınla birlik olup beni sinirlendirme, tamam mı, meleğim?" diye mırıldandı yumuşakça. Az önceki tüm siniri, kızının bebek kokusunu içine çekmesiyle geçmişti fakat kardeşlerini hatırladığında teninin yine öfkeden kızardığını hissetti.

Marco ve Fabri, abilerinin yeni asistanını gördükleri ilk dakika şok olmuşlar ve birkaç dakika kıza bakakalmışlardı. Antonio her ne kadar Yasemin'i buna şu sıralar bir türlü inandıramasa da, ki karısı öfkelendiğinde cidden inatçı keçinin teki oluyordu, gözleri güzeller güzeli rosso'sundan, karısından başka kimseyi görmüyordu. Bu yüzden asistanının ne kadar güzel ya da ne kadar çirkin olduğu umurunda değildi. Fakat kahrolası libidosu yüksek kardeşleri, akşama kadar kızın büyük göğüslerinden, ince belinden, mini eteğinin gösterdiği uzun bacaklarından bahsetmeyi kesmemişlerdi. Ah, tabii ki, tabii ki akşam yemeğinde, ne kadar kıskanç olabileceğini bildikleri karısının yanında da bundan bahsetmeleri lazımdı!

Bir de Fabri gevşek gevşek sırıtıp, "Abime hayran olduğu bakışlarından anlaşılıyor! Ona hülyalı hülyalı bakıyor!" dememiş miydi?! Antonio onun boynunu o saniye oracıkta kırmalıydı.

Şaşırtıcı bir biçimde Yasemin o gün hiçbir şey söylememişti. Rosso'yu yatırıp, her gece yaptıkları gibi Enrico'ya bir masal okuyup çocuklarının uykuya daldıklarına emin olduktan sonra odalarına geçmişler, Yasemin odaya girdikleri anda tüm kıyafetlerini çıkarıp, Antonio'nun her görüşünde tekrar tekrar hayran olduğu o bedenini adamın gözlerine cesurca sermiş ve ardından sabaha kadar sevişmişlerdi. Harika bir geceydi...

Antonio bunun bir geri dönüşünün olacağını bilmeliydi.

Yasemin, ertesi gün şirkete 'sürpriz' bir baskın düzenlemişti. Üstünde, Antonio'nun gördüğünde neredeyse kalp krizi geçirmesini sağlayacak bir elbiseyle!

Antonio, şimdi bile, o kahrolası kırmızı elbiseden harika gözüken dolgun göğüslerini, sonsuza dek uzar gibi gözüken sütun gibi bembeyaz bacaklarını ve ayaklarına giydiği o 'becer-beni' topukluları aklına getirince kendini bayılacak gibi hissediyordu.

BİR MİLYONERİN BEBEĞİ (İTALYAN SERİSİ#1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin