SEN BANA AİTSİN, BEN SANA

146K 5.3K 389
                                    

Gözlerimi, suratıma değen tüy gibi dokunuşlarla birlikte açtım.

Birisi parmak uçlarıyla sürekli burnumun ucuna, yanaklarıma, dudaklarıma dokunup huylanmamı sağlıyordu. Normal bir zamanda uykumdan böyle uyandırıldığım için huysuzlanırdım, ama gözlerimi açtığımda, güneşin ışıklarıyla güzelce parıldayan açık mavi gözleri görmek tüm huysuzluğumu çekip aldı.. Gülümsedim. "Günaydın." diye mırıldandım uyku mahmurluğuyla bozuk çıkan sesimle.

"Günaydın, cara." Antonio saçlarımla oynamaya devam ederken suratını eğdi ve dudaklarıma güzel bir sabah öpücüğü kondurdu. Tüm uykum açılmış, kendimi hiç olmadığı kadar enerjik hissetmiştim tek bir öpücükle. "Seni uyurken seyretmekte, en az uyanıkken olduğu kadar güzelmiş." Utanarak gülümsedim. Antonio'nun sabahları, sesinin normalde olduğundan biraz daha aksanlı çıktığını fark etmiştim. Bu ufacık, önemsiz detay ona biraz daha aşık olmama sebep oldu.

Dur biraz... ben az önce ona aşık olduğumu mu kabul etmiştim?

İçimde yaşadığım fırtınalarla birlikte surat ifadem bir anlığına bozguna uğradı. Hissettiklerim beni biraz olsun şaşırmamıştı, Antonio gibi bir adamla birlikte olurken ne düşünmüştüm ki? Kısa bir süreliğine bile ona sahip olup, aşık olmamak mümkün müydü? Bile bile lades etmiştim kendimi. "Hadi kalk artık uykucu." diyen Antonio beni sevimsiz düşüncelerimden çıkardı. "Ya da kalkma..." Üstüme doğru eğilip dudaklarını dudaklarımla birleştirdi, üzerime iyice ağırlığını verirken, öpüşmemiz derinleşmiş, beynim dünkü anıların etkisiyle tekrar arzuyla dolmaya başlamıştı... Kısa bir süre içinde, Antonio üzerimizdeki örtüyü atıp, kafamın içindeki tüm düşünceleri silip atmaya yetecek, en az dün geceki kadar edepsiz şeyler yaptı. Ardından, yataktan çıkıp birlikte duşa girdik.

1) Hayatımda daha önce hiç bu kadar eğlenceli bir duş yapmamıştım.

2) Allah'ım, herifin gücü asla tükenmiyordu! Eğer en güzel sevişme ödülü diye bir şey varsa, sahibi hiç tartışmasız Antonio Rafael Del Piero olmalıydı.

3) Ben bu adama ciddi ciddi yanıktım.

Eğlenceli vakitlerden sonra duştan çıktık. Yatak odasına geri döndüğümüzde, Antonio en ufak bir çekinme bile göstermeden beline gevşekçe doladığı havluyu çıkarıp atmıştı. Yutkunduğumu görünce sırıtarak göz kırptı ve bana arkasını döndü, gözlerimi devirdim, adamın uzuvları konusunda hiçbir çekincesi, utanması olmadığını çok net anlayabilmiştim. Aç bakışlarımla, kendimi birazcık sapık gibi hissederek geniş omuzlarını, kaslı sırtını ve dar, biçimli kalçalarını süzdüm.

Bu haksızlıktı. Bir erkek, nasıl arkadan bu kadar güzel görünebilirdi?

Hazır arkası dönükken, iç çamaşırımı giyip bana giyinmem için verdiği siyah tişörtünü hemen üstüme geçirdim. Tişört bana en az üç beden büyük gelmiş, dizimin iki parmak üstünde bitmesiyle aynı bir elbise gibi durmuştu. İşim bittiğinde Antonio'nun elinde bir tarakla bana doğru geldiğini gördüm, üstü çıplaktı, altına ise siyah bir şort giyinmişti. Yatağı göstererek, "Otur." dedi. Lafını ikiletmeyerek önüne oturdum, nazikçe nemli saçlarımı taramaya başladığında ise kalbim sıcacık oldu.

Canımı hiç acıtmıyor, tararken bir taraftan da o büyük eliyle nazikçe okşuyordu. "Flora, yani kız kardeşim, saçlarını taramama bayılır." Sesinden güldüğünü anladım. "Her banyodan sonra, evin içinde beni bulur, tarağı elime tutuşturup hiçbir şey demeden önüme çöker. Minik serseri, o yetmezmiş gibi bir de bana zorla saçlarını örmeyi öğretti!" Kardeşlerinden bahsederken, olduğundan çok daha yumuşak bir adama dönüşüyordu. Onları özlediğini anlayabiliyordum. Ailesine bağlı olması her ne kadar güzel bir şey olsa da, gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Antonio'nun ailesi oradaydı, tüm hayatı oradaydı. Kendimi istediğim kadar kandırmaya devam edebilirdim, ama çok yakın bir zamanda, bu rüyadan uyanacaktım. Antonio ardında beni bırakıp ülkesine, ait olduğu yere gidecekti ve benim bu konu hakkında en ufak bir şekilde mızmızlanmaya bile hakkım yoktu. Yine de kendimi durduramadan, "keşke evin ben olsaydım." diye geçirdim içimden. Bu belli etmese de altın gibi bir kalbe sahip olan mavi gözlü koca adamla bir ömür geçirmek muazzam bir şey olsa gerekti. Antonio hızlı hareketlerle saçımı ördü ve kenarda duran lastik tokamı ucuna bağladı. Kalkmadan hemen önce eğilip kokumu içine çekti ve kafamın tepesine bir öpücük bıraktı. "Hadi, o kadar yorgunluktan sonra karnın acıkmış olmalı." dedi imayla pis pis gülerek. Koluna hafifçe vursam da bende güldüm, beni kolumdan tutup kaldırmasına izin verdim.

BİR MİLYONERİN BEBEĞİ (İTALYAN SERİSİ#1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin