CEM VS ANTONİO

124K 6K 936
                                    

İlk defa yeni bir güne gülerek uyanmıştım.

Birkaç dakika yatakta öylece durup, dünün hatıralarının beynimin içine dolmasına izin verdim. Harika bir adamla harika bir buluşma ve ardından harika... hayır, hayır; efsanevi bir öpüşme. Resmen 26 senelik ömrümde ilk defa böyle ayaklarımın yerden kesileceği kadar güzel öpülmüştüm. Restoranın önündeki öpüşmemizden sonra Antonio beni evime kadar bırakmış, arabada ise elimi elinden bir dakikalığına olsun çekmemişti. Ama her güzel şeyin bir sonu olduğunu kabullenmeliydim. Onunla sadece, 'kısa dönemli sevgiliydik'. Ona gereğinden fazla bağlanmamam gerekirdi.

Kötü düşüncelerin beni esir etmesine izin vermeyip hemen yataktan zıpladım. İyice ayılabilmek için güzel bir duş aldıktan sonra üzerime taytımı ve bol beyaz tişörtümü geçirip nemli saçlarımı tepemde bir topuz yaparak mutfağa doğru ilerledim. Bu sırada telefonumu elime almış, yeni gelen mesajımı kontrol ediyordum.

Antonio'dan bir mesaj vardı; "Günaydın mia cara." yazıyordu mesajda.

Mutfağın tam girişinde durup, bir süre bu mesaja sırıttım. Mesaj 9'da atılmıştı, şimdi ise saat 11'di. Erken uyanıyor olmalıydı. Ona mesaj atmakla aramak arasında kalmışken, birden telefonum çalmaya başlayınca irkildim, arayan Antonio idi. Telefonu açtığımda, "Günaydın uykucu." diyerek güçlü sesiyle karşıladı beni. Güldüm, "Günaydın... sevgilim."

Bir an sustu. "Bunu yanımdayken de söylemelisin." Onu etkilediğimin farkında olarak kıkırdadım. "Ne yapıyorsun?"

"Mm, kahvaltı hazırlayacağım şimdi. Sen?"

İçini çekti. "Şirketteyim. Az sonra çok önemli bir toplantıya gireceğim ama dünü ve seni aklımdan çıkaramıyorum." Suratım, neredeyse saçlarımla aynı renge döndü. Ama onun da, benimle aynı şeyi hissetmesi, aynı şeyi düşünmesi çok hoşuma gitmişti. Beni aklından çıkaramaması kadınlık gururumu okşamıştı. "Akşam bir işin var mı?" diye sordu. "Merve ile birlikte film gecesi yapmayı planlıyorduk. Sende gelsene." dedim kendimi durduramadan. Şaşırtıcı bir şekilde, her günümü onunla birlikte geçirmek istiyordum. Eh, kısıtlı bir vakte sahip olduğumuzu da düşünürsek bu düşüncemde gayet haklıydım.

"Kuzenin için bir sıkıntı olmaz mı?"

"Elbette olmaz, zaten onun erkek arkadaşı da gelecekti." Dudağımı ısırdım. Belki de birkaç haftalık bir ilişki için, benim çevremle vakit geçirmek istemezdi? "İstersen tabii." diye ekledim. "Tabii ki isterim. Eğlenceli olacaktır." Arkadan birkaç ses geldi, "Bebeğim, şimdi kapatmam lazım, toplantıya gireceğim. Çıktıktan sonra seni tekrar ararım, olur mu?"

Bana kendimi bir trenin önüne atmamı söylese, ardından da bana "bebeğim" diyerek cümleyi bitirse kendimi gerçekten trenin önüne atabilirdim. Kendimi tek bir sözle mayışmış gibi hissederek, "Tamam. Sonra görüşürüz, iyi şanslar." diyerek telefonu kapattım. Bu adam beni etkilemesi gerekenden çok daha fazla etkiliyordu. Hazır kendimi bu kadar enerjik hissederken, kahvaltı hazırlamak için kollarımı sıvadım. Merve'de, bende her sabah kalkıp güzelce kahvaltı eden tiplerden olmadığımız için, genelde bir kahve ve fırından alınan bir simitle sabah kahvaltısını geçirirdik. Bugün kuzenimi şaşırtmak istiyordum.

Ben çayı demlemiş, tam omleti masaya koyacakken Merve uyanarak mutfağa girdi. Birkaç saniyeliğine girişte durup, hazırladığım masaya bön bön baktı. "Omlet, güzelce hazırlanmış bir masa... sen kimsin ve kuzenime ne yaptın?" dedi temkinli bir sesle. Onun bu haline güldüm. "Hazır erken kalkmışken sana bir güzellik yapayım dedim! Hadi, otur. Çay mı, kahve mi?"

BİR MİLYONERİN BEBEĞİ (İTALYAN SERİSİ#1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin