YABANCININ HAYATI

128K 5.7K 1K
                                    

Antonio Rafael Del Piero, çalan alarmla birlikte gözlerini sıcak bir İstanbul sabahına daha açtı.

Küçük sehpanın üstündeki telefonun üstüne basarak alarmın susmasını sağladı. Yanında, arkası dönük uyuyan, uzun siyah saçlı esmer ona dün geceyi hatırlatıyordu. "Klasik." diye mırıldandı sessizce. Antonio esmer severdi. Tabii bir de kızıl.

Daha o yataktan kalkamadan kadın uyanıp önüne döndü ve kollarını kaldırıp kendini esnetti. Antonio ile göz göze geldiklerinde gülümsedi, genç adam güzel bir tercih yaptığını düşündü. Gerçekten çok çekici bir kadındı. "Hmm... günaydın yakışıklı." diyerek sırıttı işveli bir şekilde. Daha şimdiden uzun, kırmızı ojeli tırnaklarını adamın çıplak, kaslı gövdesinde gezdirmeye başlamıştı. Yorgan esmer güzelinin beline kadar kaymıştı ama o bunu hiç umursuyor gibi durmuyordu, Antonio bakışlarını dün gece yeterince iyi tanıştığı o güzel, sıkı vücutta gezdirdi. Türk kadınları gerçekten çok iyiydi.

"6 uyanmak için çok erken bir saat," diye nazlı nazlı söylendi esmer. "Hadi, gel biraz daha uyuyalım," kıkırdadı, "ya da uyumayız.."

"Gitmem lazım." dedi Antonio, kadının gerçekten kalmaya değecek kadar güzel bir vücudu vardı fakat Antonio dakik bir adamdı, önce kalkıp koşmalı, sonra da duşunu alıp şirkete gitmeliydi. Programının en ufak bir şekilde aksaması, onun tüm gün huysuz bir adam olmasına sebep olurdu. Kadının dolgun dudaklarına yanaşıp onu tutkulu bir şekilde öptü. Sonra geri çekildi, "Çok güzel bir geceydi hayatım ama artık gitmem gerek. İl tempo e denaro." (Vakit, nakittir) Kadına göz kırpıp yataktan atik bir şekilde çıktı ve çıplak vücudunu, tüm haşmetiyle kadının aç bakışlarına sundu. Geldiğinde kadının gitmiş olacağını umarak, üzerine tişörtünü ve şortunu geçirdi ve evden çıktı. Oturduğu residance hemen denizin yanındaydı, bu yüzden her sabah kalkıp denizin o güzel kokusuyla birlikte koşabiliyordu. Sabah erken kalkıp koşmak, çok erken yaşta edindiği bir alışkanlıktı. Babası çok disiplinli bir adamdı, ailesinde erken uyanmak adettendi.

Kulaklıklarını takıp, hızlı bir müzik çalarken koşmaya devam etti. 45 dakikalık bir koşudan sonra evine geri döndü, tıpkı umduğu gibi, kadın gitmişti. Güzel. Sessizce giden kadınlardan hoşlanırdı. Islak kıyafetlerini üstünden çıkarıp kendisini soğuk bir duşun içine attı. Duş alırken, aklına üç gün önce gece kulübünde ona değişik ve eğlenceli anlar yaşatan kızıl aklına geldi. Yasemin. Vedalaşırken çaktırmadan kızın ceketinin cebine numarasının yazılı olduğu bir kağıt parçası atmıştı, şimdiye kadar onu bulmuş olması gerekiyordu, arayacağını ummuştu ama aradan üç gün geçmesine rağmen kız hala aramamıştı. Güzel vanilyalı kokusu, ipek kadar yumuşak saçları ve sevimli gülüşü adamın hatıralarından hala silinmemişti, kızın adını ve soyadını biliyordu, isteseydi onu anında bulurdu fakat kızın ona gelmesini istemişti. Neden aramıyor olabilirdi? Çekindiği için mi? Antonio güldü. O deli rosso'nun bu hayatta hiçbir şeyden çekineceğini sanmıyordu. Sarhoşların dolu olduğu bir gece kulübünde, bir yabancıya "sevgilim olur musun" diye sormuştu! Üstelik arkadaşlarının yanındaki o doğal hali, güzel kahkahası, Antonio'nun ilgisini çeken diğer şeylerdi. Antonio pek eğlence adamı değildi, ama yaklaşık iki hafta sonra ülkesine geri dönecekti ve bu sırada değişik bir Türk kızıyla kısa bir sevgililik deneyimi yaşamak hoş olabilirdi.

Arayacaktı. Hep ararlardı.

Duştan çıkıp beline bir havlu bağladı ve Amerikan tarzı, salonla iç içe bulunan mutfağına doğru ilerledi. Kendisine hemen bir filtre kahve hazırlayıp, kapta duran kruvasanlardan birisini aldı. Şampiyonların kahvaltısı. Beş kardeşten ikincisiydi, oldukça kalabalık bir ailede yetişmişti ve kahvaltıları her zaman masa donatılarak yapılırdı. Ancak Antonio için kahvaltı basit bir kahve ve kruvasan demekti. Nonna'sı (büyük anne) bunu görse, Antonio'yu fena azarlardı. Kahvaltısı bittikten hemen sonra, giyinme odasına doğru ilerledi.

BİR MİLYONERİN BEBEĞİ (İTALYAN SERİSİ#1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin