Namjoon: Yoongi. Girebilir miyim?
Askerler Taehyung'u alıp götürdükten sonra bütün üyelerin bir süre odasından çıkmasını yasaklamıştı. Sabah olduğunda Namjoon, Yoongi'nin odasının önüne gelip onunla konuşmaya çalıştı.
Namjoon: Yoongi?
Namjoon, Yoongi'nin odasının ses geçirmez olduğunu hatırlayınca kapısını hafifçe araladı.
Namjoon: Bak, Taehyung'a çok kızgın olduğunu biliyorum. Canını yaktığı ve abuk subuk konuştuğu için ondan nefret ettiğini de biliyorum. Hatta onu öldürmek istediğini de biliyorum. Ama o gitti Yoongi. O elimizden alındı. O bizden biriydi ve gitmesine engel olamadık. Lütfen olanları unut ve Taehyung'a yardım et.
Namjoon kapının diğer ucundan Yoongi'ye olan ricasını dile getiriyordu. Asla içeri girmiyor hatta odayı görmek için kapıyı tam açmıyordu. Demir kapıya bakarak anlatmıştı her şeyi. Fakat Yoongi'den herhangi bir cevap gelmemişti.
Namjoon: Yoongi. Lütfen. Bunu senden bir lider veya grup üyesi olarak istemiyorum. Bunu senden bir arkadaş olarak da istemiyorum çünkü benden nefret ettiğine eminim. Bunu senden bir abi olarak isterdim ama bir kardeşin yok ve beni anlamayacaksındır. Bak, Bunu senden istiyorum çünkü başka çarem yok.
Namjoon sözlerini bitirdikten sonra kapıya yaklaşan Yoongi'nin ayak sesleri duyuldu.
Namjoon tam gözlerini açıp ümitlenmişken demir kapı sertçe suratına kapandı.Yoongi'nin kesin tavrını anlayan Namjoon, kafasını eğdi ve salona döndü. Sabah olduğu gibi bütün üyeler odalarından çıkıp salona gelmişlerdi. Hepsi panik halindeydi ve Jin çok çaresiz gözüküyordu. Kafasını eğmiş ve ellerinin arasına almıştı.
Hoseok, Jin'i anlıyordu. Taehyung'u iyileştirmek için çok uğraşmıştı ve Şimdi her şey boşa gitmişti. Jin çok yaklaşmıştı ama Taehyung'un gitmesiyle yapacak bir şeyi kalmamıştı.
Jimin: Bu Zaebum'un neden ev ihtiyaçlarını gidermeye çıktığımız gün Taehyung'a evde kalıp dinlenmesini söylediğini açıklıyor.
Jungkook: Bu bir testti. Bu kesinlikle bir testti! Taehyung'un sorunları olduğunu anlamıştı ve bu onu anlamak için bir testti!
Jin: Çok aptalız!
Hoseok: Yapmayın. Bizi izlediğini bilemezdik.
Jimin: Ya şu anda da izleyip dinliyorlarsa?
Hoseok: Merak etme. Bütün sistemi etkisiz bıraktım.
Jungkook: Bu Zaebum'un dün bizi neden hiç aramadığını da açıklıyor.
Jin: Tanrım, Ne aptalız! Bunu gerçekten tahmin edemediğimize inanamıyorum. Onca soygun ve katliam organize ettim. Planlar yaptım. Bütün olasılıkları hesaba kattım! Kendimi çok zeki sanardım. Meğer aptalın tekiymişim.
Hoseok: Kendini suçlama Jin. Tamamen Taehyung'a odaklanmıştın. Onu iyileştirmeye odaklanmışken diğer ihtimalleri düşünememiş olabilirsin. Artık bunu düşünme.
Jimin: Evet. Bu konunun üstünde durdukça daha çok yıpranacağız. Kapatalım gitsin.
Jin: Onu iyileştirebilirdim.
Hoseok: Üzgünüm Namjoon. Hiçbirimiz böyle olsun istememiştik. Yinede kendini fazla üzmemeye çalış.
Jin: Gerçekten üzgünüm Namjoon. Elimden geleni yaptım.
Namjoon: Siz neyden bahsediyorsunuz? Öylece vazgeçmiyorsunuz, değil mi?
Hoseok: Artık yapacak başka bir şey kalmadı. Bighit çok güçlü ve büyük bir şirket.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠︎ BANGTAN SQUAD
Fanfiction[+18 Yetişkin içerik | Smut Ve Argo İçerir.] 【Bx B】 & 【BxG】 Korenin en büyük Mafya örgütü Bighit, yeni askerler bulmak için kore'nin en asıllı suçlularının kapatıldığı yüksek korumalı bir hapishaneye 2 dedektif yollar. Bu 2 yasadışı çalışan dedekt...