Jungkook gözlerini açtığında görüşünü henüz tam olarak kazanmamıştı.
Etrafa güçlükle bakındı ve nerede olduğunu kestirmeye çalıştı. Tam olarak düşünemiyordu. Nerede olduğunu ne görebiliyor ne de ablayabiliyordu. Her şey yarım gibiydi.
Bağlı olduğunu anlayabilmişti ama kollarını tutan demiri hissedemiyordu. Gözleri her geçen dakika biraz daha açılıyor, görüşü biraz daha netleşiyordu.
Bir odada olduğunu fark etti. Oda ya sarıydı ya da beyazdı. Birkaç dakika sonra bunu fark edebileceğini varsayarak başka şeylere odaklanmaya çalıştı.
Nefes almakta inanılmaz büyük bir zorluk çekiyordu. Her aldığı nefeste öksürmek istiyordu. Derin bir iç çekmek imkansızdı. Birkaç nefesten sonra nefesinin titremeye başladığını hissetmişti. Odadaki yüksek ısı onu resmen boğuyordu. Daha sonra bir demir tasma yardımıyla yattığı sedyeye bağlanmış olan boynunu fark etti. Zorlukla kafasını kaldırmayı başardı ve vücudunun şaşırılacak derecedeki kırmızılığını gördü. Şimdi nefes alış verişleri daha da bozulmuştu. Panik olduğunu hissetti. Görüşünün bozukluğundan kaynaklandığını düşünerek sakinleşmeye çalıştı. Ama artık duvarlar beyazdı. Görüşü tamamen açılmıştı.
Göğüsü nefes almaya çalışırken titriyor ve ara sıra öksürüklerle sarsılıyordu. kollarının hakimiyetini kazandığında kendi kendini sarstı. Kurtulmak için çabaladı. Nefes almak için çabaladı. Daha da önemlisi hissetmek için çabaladı.
İçine çektiği havadan ne kadar sıcak bir ortamda olduğunu anlayabiliyordu. Bu vücudunun neden böylesine kızarık olduğunu da açıklıyordu. Bu kadar sıcak bir odada ne işi vardı anlayamıyordu. Bundan öncesini hatırlamıyordu. Hala tam olarak düşünemiyordu.
Boğuluyordu. Gözlerini yerinden çıkacakmışçasına açmıştı. Nefes alamıyordu. Tamamen kesilmişti. Gözleri kızarıp sulandığında görüşünü de zorlaştırmıştı.
Son gördüğü şey; yanına gelen koruyucu tulum giymiş iki adamdı.
~~~~
Jimin yattığı yerde kıpırdandı. Kendini sıkışmış hissederek biraz daha döndü. Yeniden rahat edemediğinde haraket edecek bir alan olmadığını fark etti ve hızla başını kaldırdı. Tekli yatakta sırt sırta yattığı Namjoon'u görünce suratını astı ve geri yerine yatıp rahat etmek için yeniden kıpırdandı.
Jimin'in hareketlerine tahammül etmeye çalışan Namjoon bir süre sonra iyice sinirlenmişti. Namjoon'un gözlerini şiddetle açmasıyla Jimin'in sert bir tekme yiyerek kendini yerde bulması bir oldu.
Jimin: Hey!
Namjoon: Şşş!
Namjoon sinirli gözleriyle yan yataktaki ikiliyi gösterdi ve susmasını işaret etti. Gece boyunca çıkardığı sorunlara ve yaşattığı sıkıntılara rağmen sonunda Taehyung'u uyutmayı başarmışlardı. Bu Jungkook gittiğinden beri neredeyse her gece yaşanıyordu.
Taehyung geceleri fenalaşıyordu. Her gece ağlamış ve evden kaçıp Jungkook'un yanına gitmek istemişti. Jin ve Namjoon sürekli onu sakinleştirmeye çalışmışlardı ve Kapıyı tutmakla görevli olan Jimin, Taehyung tarafından defalarca dayak yemişti.
En sonunda Jin, Taehyung'u yatağa yatırıp yanına yatmış ve arkadan ona sarılıp sarmalamıştı. Jin'in kuvveti sayesinde kollarını ve bacaklarını hareket ettiremeyen Taehyung'un uyumaktan başka çaresi kalmamıştı.
Jimin yediği dayakların acısını hala hissediyordu. Bir de yere düştüğünde arkasında oluşan acı ortaya çıkmıştı. Sinirle yerden kalktı ve üstünü düzelerek odadan çıktı. Salonda uyumak daha iyi fikirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠︎ BANGTAN SQUAD
Fanfic[+18 Yetişkin içerik | Smut Ve Argo İçerir.] 【Bx B】 & 【BxG】 Korenin en büyük Mafya örgütü Bighit, yeni askerler bulmak için kore'nin en asıllı suçlularının kapatıldığı yüksek korumalı bir hapishaneye 2 dedektif yollar. Bu 2 yasadışı çalışan dedekt...