2. Bölüm

950 45 19
                                    

-Annabeth-

Çocuk birden elini uzattı ve merhaba ben percy dedi. Bense boş boş suratına bakıyordum. Sonra halime gülüp arkadaşlarının yanına gitti. Ah ne güzel gülüyor!

"Dünyadan Annabeth'e dünyadan Annabeth'e " diye seslendi Thalia Luke'sa bana bakıp gülüyordu

"Hiç komik değil" dedim. Bu sefer Thalia da gülmeye başladı ben de kendimi tutamayıp gülmeye başladım.

Sonra okula girdik, ilk dersim fizikti. Hoca içeri girdikten sonra kapı tıklama sesi geldi ve içeri Percy girdi. Tüm kızlar benim gibi Percy'ye ağzı açık bakmaya başladı ve ben buna sinir oldum. Sanırım kıskandım.

Percy yanıma gelip "Oturabilir miyim?" diye sordu. Bense sadece kafa salladım. Gülümseyip oturdu, hoca derse başlamıştı ama Percy'i izlemekten dersi dinliyemiyordum.

Sonunda zil çaldı ama keşke çalmasaydı. Percy ayağa kalktı ve " Adını öğrene bilir miyim?" diye sordu.

Bende gülümseyip " Sabah için özür dilerim, ben Annabeth" dedim. "Güzel bir ismin var, okulda yeniyim beni gezdirebilir misin?" dedi. Kafa sallayıp " Elbette" dedim.

Beraber bütün okulu dolaştık. Bizi gören kızlar bana kötü bakışlar attı. Percy'se yol boyunca bana bakıp gülümsedi. Bense kalp krizi geçirmemeye çalıştım.

Sonra "Benim bizimkileri bulmam lazım bi ara sizi tanıştırırım, sonra görüşürüz" dedi ve gitti.

Ben de sırıta sırıta Thalia ve Luke'un yanına gittim. Thalia bana bakıp "Birileri aşık olmuş galiba" dedi. "Kim ben mi yok artık uydurma" dedim.

Yani tamam Percy'den biraz hoşlanıyo olabilirim offf tamam ona aşık oldum ama bunu hemen itiraf edicek değilim.

Thalia bana gülüp "Tabi tabi kesin öyledir" dedi. Luke konudan sıkılmış olsa gerek "Beni unuttunuz galiba" dedi. Thalia onu öperek "Seni nasıl unuturuz ki" dedi.

Kafamı çevirince o yeşil gözleri gördüm. Benim de ona baktığımı fark edince gülümsedi.

Bu güzel ânı Percy'nin arkasındaki kestane rengi saçlı kahverengi gözlü Percy gibi bembeyaz teni olan kız bozdu. Ona bir şey söyledi, Percy de oflayarak kalktı ve gitti.

Kıza gıcık oldum, ne güzel Percy'nin o güzel gözlerine bakıyordum. Galiba Percy'den hoşlanıyo, ben bunu derken kıvırcık kahverengi saçlı kahverengi gözlü teni kız kadar olmasa da beyazımsı bir çocuk gelip onu öptü. Kız sadece gülümsedi.

Ben de diğerlerini incelemeye başladım. Sarışın mavi gözlü beyaz tenli bir çocuk, kahverengi saçlı gözlerinin hangi renk olduğunu anlayamadığım bir kıza sarılıyordu.

Yanlarında kısa siyah saçlı kahverengi gözlü bir çocuk ve kahverengi saçlı gözleri sarımsı renkte bir kız oturuyordu. En son gıcık kız ve tuhaf çocuk vardı.

Sonra zil çaldı, ben de sınıfa gittim daha doğrusu koştum çünkü dersim Percyle aynıydı. Sınıfa girdiğimde daha gelmemişti. Ders başladı, bitti ama Percy gelmedi.

Öğle arasına gittiğimde hala ortalıkta yoktu. Bu arada kıza her gördüğüm yerde kötü bakışlar atıyordum.

Sonra arkamda bir nefes hissettim. Arkamı dönünce Percyle burun buruna geldim. Dengemi kaybedip düşüyordum ki Percy beni belimden tutup kaldırdı. Sonra Percy'nin soğukluğunu hissettim. Elleri de nefesi de buz gibiydi. Deniz gibi kokuyordu. Gülümseyip "Dikkatli ol" dedi.

Bense o anın şokundaydım. Yavaşça kendimi toparladım ve dengemi sağladım. Percy de ellerini çekti keşke çekmeseydi. Böyle sonsuza kadar durabilirdim.

"Oturabilir miyim" diye sordu. Bende " Elbette" dedim. Yanımıza Thalia ve Luke geldi.

Percy onları görünce kalktı, gidecek sandım ama elini uzatıp " Merhaba ben Percy" dedi. Luke, Percy'nin elini sıkıp " Ben de Luke bu da sevgilim Thalia" dedi. Sonra kaşlarını çatıp "Tenin ne kadar soğuk" dedi. Percy sadece gülümsedi. Onlar sohbete dalınca biz de Thalia'yla konuşmaya başladık.

"Oo birileri sevgili yapmış" deyip güldü. " Şşıt duyacak şimdi ayrıca biz sevgili değiliz" dedim. "Tabi tabi canım kesin öyledir" deyip daha fazla gülmeye başladı. Erkekler bunu farkedince Luke " Bu kadar komik olan ne?" diye sordu.

Heeh çok güzel bakalım ne uydurucaz şimdi. İmdadıma zil yetişti, Percy sınıfa kadar benimle geldi. Kapıya yaslanıp " Bugün seni eve ben bırakabilir miyim?" diye sordu. O kadar tatlıydı ki hayır diyemedim. "Olur ama arabam nolucak?" dedim. "Sen anahtarı ver arabayı Jason bırakır" dedi. O kadar rahat tatlı ve mutlu ki birinin onu reddetmesi imkansız gibi birşey. Bu yüzden gülümseyip anahtarı verdim. O da gülümseyip " Çıkışta görüşürüz" deyip gitti.

Babama ne yalan uydurucam acaba benim külüstür yerine son model bir porcheyle ve yakışıklı bir çocuk tarafından eve gelmiş olucam.

Çıkışta sınıfımın kapısında beni bekliyordu. O harika gülümsemesiyle bana baktı. Bana arabanın kapısını açtı. Arabaya binince resmen hayran kaldım. Araba deniz gibi yani Percy kokuyordu ve bakımlıydı.

Yol boyunca sadece bakıştık ve gülümsedik. Eve geldiğimizde arabam ordaydı. Percy gülümsedi ben de "Teşekkür ederim" dedim. Yaklaşıp yanağımdan öptü ve kulağıma " Bir şey değil " dedi. Geri çekilip tepkime baktı. Ben de gülümseyip onu yanağından öptüm. Sonra da arabadan indim.

İçeri girince beni üvey annem karşıladı. "Arabanın bozulduğundan haberimiz yoktu." dedi. "Efendim" dedim çünkü anlamamıştım. "Yarım saat önce sarışın bir çocuk geldi arabayı getirdi ve arabanız tamir edildi dedi. Anahtarı verip gitti" dedi.

Ben de gülümsedim Percy bunun olucağını tahmin etmiş önlem almıştı." Evet sabah bozuldu ben de tamirci çağırdım adam arabayı alıp gitti." dedim. "Peki seni bırakan çocuk kim?" diye sordu. Ben de " Arkadaşım" deyip yukarı çıktım. Percy'i düşünürken uykuya dalmışım.

Vampir YediliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin