18. Bölüm

422 19 8
                                    

- Annabeth -

Bir süre arabada gittiktikten sonra Percy beni bir yelkenliye bindirdi. Tıpkı arabada olduğu gibi yelkenlide de uyudum. Geldiğimizde güneş daha yeni doğuyordu. Percy yanıma gelip dudağıma bir öpücük kondurdu. " Nasılmış benim bilmiş kızım? " dedi. " Oldukça iyiyim yosun kafa ama saatlerdir yolculuk yapıyoruz ve ben sıkıldım" dedim, dürüstçe. Hınzırca gülümseyip " Sen merak etme, ben seni eğlendireceğim" dedi. Anlamsızca kafa salladım. Geldiğimiz yeri görünce ağzım açık kaldı. Burası bir adaydı ama ne ada. Her taraf yemyeşil, ağaçların ortasında da çok güzel 2 katlı bir ev vardı. Percy bana gülüp beni kucağına aldı ve eve doğru yürümeye başladı.

İçeri girdikten sonra beni koltuğa yatırdı ve çantaları getirmeye gitti. Geldiğinde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Hayırdır Bay Jackson, bu ne sırıtış ?" diye sordum. Gülüp " Buraya gelen ilk insansın " dedi. Ben de yani anlamında bakış attım. "Biz genelde buraya balayı için, eğtim için veya yaptığımız suçtan dikkat çekmemek için geliyoruz" dedi ama son ikisini sessizce söylemişti. "Suç ve eğitim derken " dedim. " Eğitimi boşver o önemli değil. Ayrıca hadi ama Annebeth bu kadar parayı nasıl kazanabiliriz ki?" diye dalga geçti. "Bir saniye yani banka mı soydunuz?" diye sordum, şaşkınlıkla. Percy ilk önce yanıma uzanıp kollarını bana sardı ve sonra tekrar gülüp "Evet ama nasıl desem bu bir gelenek oldu. Vampir olduktan bir süre sonra paraya ihtiyacım olduğunu farkettim. Normal bir işe girip çalışamazdım çünkü kendimi tutamayıp birine zarar verebilirdim. Ben de kolay ve eğlenceli yolu seçtim. Jason vampir olduktan sonra bunu ona söyledim ve o da yapmak istedi. Böyle devam etti" dedi. Sanki çok normalmış gibi bir de anlatıyor. "Nasıl yakalanmadınız?" diye merakla sordum. Omuz silkip "Gördükleri tek şey silik bir insan silüeti. Yani ellerinde hiçbir şey yok. Ayrıca kimseyi yaralamamaya özen gösteriyoruz. Ama uzun süredir böyle bir şey yapmadık. Her yerde yaklaşık 8-9 yıl kalıyoruz. Lise ve üniversite zamanlarını geçiriyoruz. Ama bazen yeri beğenirsek bu 15 yıla çıkabiliyor. Her evi sırayla biri alıyor zaten gitmeden önce satıyoruz" dedi. Gülümseyip " Yani daha 14 yıl burdasınız" dedim. "Dürüst olmak gerekirse bence burda en fazla 4 yılımız var çünkü çok fazla olay çıkardık. Olimposlular kızacaklar" dedi. Şaşkınca " Percy olimpuslular kim? " diye sordum. "Onlar ilk vampirler, kuralları onlar koyar ve bizde uyarız. Onlar dikkat çekmeyi ve insanlara varlığımızın ispatlanmasını istemezler. Herkes bizi bir efsane olarak biliyor" dedi.

"Vampir olmak için ne gerekiyor? " diye sordum. O harika gülümsemesi bir anda yok oldu ve " Annabeth bunları boşver hem uykun vardır senin hadi ben seni yatırıyım" dedi. "Percy sen biliyorsun ki eninde sonunda vampir olucam. İster kabullen ister kabullenme. Ayrıca ben çocuk değilim. Bunu da aklına sok " diye kızıp yatak odasına geçtim ve kapıyı arkamdan sertçe kapattım.

Bana çok uzun bir süre gibi gelen bir süre de uyuyamamıştım. Çünkü zaten bütün yolculuk boyunca uyumuştum. Üstelik canım çok sıkılmıştı, bir de üstüne Percy ile kavga ettim. En fazla 4 yılmış, yok ya ben napıcam burda? Daha 1 hafta da kafayı yiyiyorum. Onu bırakamam, ona sürekli acı çektiriyorum. O söylemese de kanım onu etkiliyo ve içememek de ona acı veriyor. Onun gibi olmak istiyorum, bunu anlamak neden bu kadar zor?

Kapı tıklama sesiyle kendime geldim. "Benden uzak dur Percy " diye bağırdım. Ama o bunun yerine içeri girdi. Üstünde tişörtü yoktu ve o kadar muhteşem gözüküyordu ki. "Mayomu almaya geldim Annabeth sakin ol. İstersen sen de gel, sıkılmıştın " dedi. Ona karşı koymak o kadar zordu ki! Ama yine de başardım ve yorganı kafama doğru çektim. Güldüğünü duydum ve soğuk vücudunu ve dudağını hissettim. Alnımdan öpüp dışarı çıktı. Biraz daha zaman geçtikten sonra daha da sıkıldım ayrıca uzatmanın anlamı yoktu. Mayomu giyip sahile gittim. Percy ortalıkta yoktu, su kışın ortası olmasına rağmen oldukça sıcaktı. Birden Percy vücudunun bir kısmını suyun üstüne çıkartıp saçlarını düzeltti. Nerdeyse bayılmak üzereydim, o kadar harika bir görüntüydü ki!

Yanıma geldi ve beni kendine çekti sonra ellerimi karın kaslarına koydu. Çok kaslıydı ve harika bir fiziğe sahipti. Kendi ellerini de belime doladı. "Sanırım beni affettiniz majesteleri" dedi, kibarca ve gülümsedi. Yani bir insanın buna hayır demesi imkansızdı. Üstelik ben bu çocuğa aşıktım. Sadece kafamı sallayabildim. Gülümseyip beni suyun altına doğru çekti. Ben boğulacağımı zannederken Percy güçlerini kullanarak bir su baloncuğu oluşturmuştu. Yaklaşıp beni öpmeye başladı ve nefesim kesiline kadar öpüşmeye devam ettik. Beni sudan çıkarttı ve kucağına aldı, kucağında bile öpüşmeye devam ettik. Beni yatağa yatırdı ve öpüşmeye devam ettik.

Sabah uyandığımda Percy yanımda yoktu. Dün gece gerçekten güzeldi. Burnuma gelen güzel kokularla kalktım ve üstümü değiştirdim. Percy bana güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Yanına gidip arkasından ona sarıldım. Elimi biraz kaslarında dolaştırdıktan sonra arkasını döndü ve " Günaydın bilmiş kız " dedi. Biraz daha yaklaşıp boynuma bir öpücük kondurdu. "Sen otur kahvaltın 2-3 dakikaya hazır olur " dedi ve ben de sandalyeye oturdum. Aklıma gelen hınzırca fikirle ayağa kalktım. "Ben birazdan geliyorum yosun kafa " dedim. Yatak odasına gidip bavulunu karıştırdım ve için mavi bir sweat alıp üstümdeki şeyleri çıkardım. Onun sweatini giymek beni tuhaf hissettirmişti. Onun gibi deniz kokuyordu.

Mutfağa geçtiğimde gülümseyerek dudağıma bir öpücük kondurdu ve "Benim şehre gitmem gerek, sen kahvaltını yap sonra beraber dolaşırız. Olur mu bilmiş kız ? " dedi. " Tamam yosun kafa ama gözüm üstünde yani kızlara pek yaklaşma" dedim. Gülerek dışarı çıktı ve buraya gelirken kullandığımız yelkenliye bindi. O adadan uzaklaşırken ben de hem onu izledim hem de kahvaltımı ettim. Kahvaltımı bitirip etrafı topladım. Evi dolaşınca oldukça büyük ve güzel olduğunu fark ettim. O sırada Percy elinde poşetlerle geldi. Sabırsızca "Hadi gidelim yosun kafa ben çok sıkıldım" dedim. Gülüp "Sonra bir de bana çocukmuşum gibi davranma diyordun " dedi. Hafifçe karnına bir yumruk vurdum. Ben hazırlandıktan sonra yelkenliye binip şehre doğru yola çıktık.

- 3 gün sonra -

Percy ile bu tatilde oldukça yakınlaşmaştık, sürekli daha ileri gidiyordu. Bugün dönecektik, Piper'dan aldığımız habere göre savaş bitmişti. Ama Percy'nin endişe ettiği şu başlarında ki adam ortalıklata yoktu. Yine de kimse ölmemiş ve zarar görmemişti. Ailemle de bu 3 gün de bol bol konuşup Percy'nin ailesiyle tanıştığımı ve onlarda kaldığımı söylemiştim. Eşyalarımı unutmadığımdan emin oldum ve makyajımı yaptım. Percy beni yemeğe biraz lüks bir mekana götüreceğini söylediği için ben de gözlerimle uyumlu güzel bir elbise giydim. Percy kapıda beni bekliyordu, beni görünce kaşlarını çattı. "Ne oldu? Kötü mü olmuş ? " dedim, endişeyle. "Hayır mükemmel olmuşsun da sanki elbise biraz kısa gibi" dedi. Gülüp ellerimi boynuna doladım. "Sen beni kıskandın mı ? " diye dalga geçtim. "Evet, aşık olduğum kızı kıskanamaz mıyım? " diye kendini savundu. Tam beni öpücekti ki işaret parmağımı dudağına koydum. "Yemeğe kadar olmaz yosun kafa, makyajımı bozamassın" dedim. Anlamsızca kafa sallayıp boynuma bir öpücük kondurdu ve beni yelkenliye bindirdi.

Gittiğimiz mekan Percy'nin dediği gibi biraz lüks değildi. Fazlasıyla lüks ve pahalı bir yerdi. İyi ki elbiseyi biraz abartmışım. Restoranttan çıkar çıkmaz Percy dudağıma yapıştı. Ayrıldığımızda Percy'nin dudağı kırmızıydı. Gülüp dudağını temizledim, uzun ve sıkıcı yolculuğumuza devam ettik.

Eve vardığımızda gece yarısıydı ama ailem yine de beni bekliyordu. Percy babamla ciddi bir şey konuşup gitti. Ben de kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Vampir YediliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin