5. Bölüm

679 34 6
                                    

-Annabeth-

Arabanın yanına gelince durdu ve tepkime baktı, sanırım şaşkınlıktan suratım tuhaf bir ifade almış ki Percy güldü ve kapımı açtı.

Eve gelince durdu, yaklaşıp dudağıma bir öpücük kondurdu. Geri çekildiğinde ise gülümsedi ve "Bir ara sizinkilerle tanışmak istiyorum" dedi. Bense bugün yaşadıklarımı sindirmeye çalışıyordum ama onu üzmemek için gülümseyip kafa salladım.

Eve girip direk yatmak istiyordum fakat annem beni görünce her zaman ki gibi soru yağmuruna tutmaya başladı.

"Annabeth ne oldu? Thalia'yla kavga mı ettiniz? Gece onlarda kalabilirim demiştin" dedi. Ben de derin bir nefes alıp verdim ve cevap vermeye başladım.

"Anne birşey olmadı, Thalia'yla kavga falan etmedik. Dediğin gibi kalabilirim dedim kalıcam değil. Şimdi izninizle bugün yoruldum ve hemen uyumak istiyorum" dedim ve sallana sallana yavaşça yukarı çıktım.

Kapıya gelince durdum, aklıma üvey kardeşlerim geldi. Onları bu hafta sadece kahvaltıda görmüştüm. Aslında yorgun değilim sadece bugün yaşadıklarımı sindirmem lazım. Bu yüzden yanlarına gittim ve onlarla oynamaya başladım. Sıkılınca yanlarından klasik uykum var yalanıyla kaçtım ve odama gittim.

Kapıyı açmamla belimde iki soğuk el hissetim. Başta anlamadım kim olduğunu ama sonra anladığımda "Percy" diye fısıldadım, o da " Doğru tahmin Bayan Chase" dedi.

Yavaşça arkamı döndüm ve onun bütün gün bakabileceğim o deniz yeşili gözlerini gördüm. Ellerimi boynuna doladım, o sırada gözlerimiz kenetlenmişti. Dayanamadım ve onun o buz gibi soğuk ama asla bırakmak istemediğim o dudaklara yapıştım.

Ayrıldığımızda ben nefes nefeseydim fakat onda hiçbir şey yoktu. Bana gülümsedi ve "Dudakların uzun süredir yiyemediğim çilek tadında" dedi. Başta tepki vermedim ama ne dediğini anlayınca kızardım. "Kızarınca çok tatlı oluyorsun" deyince daha da kızardım, oysa halime gülüyordu.

Yüzümü onun taş gibi soğuk göğsüne sarılarak saklamaya çalıştım. Ama tabi ki başaramadım. Beni kucağına alıp yatağıma yatırdı ve yanıma yattı. Ben de ona sarılıp hayatım en güzel ve en tuhaf gününü düşünerek uykuya daldım. O ise sadece saçlarımı kokluyor ve ellerini saçlarımda dolaştırıyordu.

Sabah uyandığımda Percy yanımda yoktu ama komidinin üstünde bir kağıt ve gül vardı, istemsizce gülümsedim. Uzanıp gülü ve kağıdı aldım ve okumaya başladım.

Günaydın Sevgilim,

Sabah o kadar tatlı uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım ve bu yüzden bu notu yazdım.

Akşam seni gezmeye götürmek istiyorum ama ailene Thalia'yla değil benimle buluşucağını söylersen mutlu olurum. Eğer buluşmak istemezsen veya söylemek istemezsen anlarım ama bana okulda söyle lütfen.

Percy

Offf napıcam şimdi ben kabul etmezsem kırılır ama annemlere de söyleyemem yani daha okul başlayalı birkaç gün oldu ama benim sevgilim var bana daha tanımadığın biriyle çıkıyorsun deyip kızıcaklar. Tamam o zaman şöyle yapıyım. Percy'ye bu akşam Thalia'yla buluşucaktım diyim. Annemlere de birkaç hafta sonra sevgilim olduğunu söylerim son olarak Thalia'yı okulda akşam buluşmaya ikna ediyim hem Percy yalan söylediğimi zannetmesin hem de Thalia'ya herşeyi anlatıyım ve bana yardım etsin kafamı toplıyım. Ohhh herşey tamam. Bunları halledip aşağı indim.

Annem aşağı indiğimi fark edince "Günaydın uykucu" deyip gülümsedi. Gülümseyip yerime oturdum ama sanırım bu sabah annemin eğlencesi bendim. "Annabeth kapıda seni 37 dakikadır bekleyen şu zengin ve yakışıklı çocuk kim?" diye sordu. Aslında Percy olduğunu biliyordum ama şüphelenmesinler diye kalkıp camdan baktım, tabi ki benim centilmen sevgilim her zaman ki kibarlığıyla beni almaya gelmişti. Annemlere çaktırmadan gülümsedim ve yerime oturdum.

"Sadece arkadaşım" dedim ve kahvaltıya gömüldüm. Anneme yetmemiş olucak ki "Basit bir arkadaş seni neden bu kadar uzun süre bekliyor?" diye sorularına devam etti. Ben de "Nerden bilebilirim anne daha yanına gitmedim ve sormadım" dedim. Annem istediği cevabı alamamış olacak ki "Erkek arkadaşın değil yani emin misin? Sıradan bir arkadaş bu kadar beklemezdi" dedi. Derin nefes alıp verdim ve "Erkek arkadaşım falan değil anne ve evet sıradan bir arkadaş" dedim. Annem yine yetinmedi "Bu senin için geçerli, o sabahın köründe senin için kalkmış hazırlanmış ve bu soğukta dışarı da bekliyor. Sense oturmuş yavaşça kahvaltını yapıyorsun" dedi. Kaçabilmek "Offf anne gelmişse gelmiş napıyım ben mi dedim sabahın köründe kalk gel diye" deyip kalktım.

Percy'nin üstünde bordo bir tişört, siyah pantolon ve açık mavi kot bir ceket vardı. Gözünde de güneş gözlüğü vardı ama keşke takmasaydı onun o güzel deniz yeşili gözlerinde kaybolup gitseydim. Yaklaştığımda "Annen bakıyo haberin olsun ve içerdeki konuşmayı duydum. Özelliklerimizden biri çok iyi duyarız" dedi ama gülümsemedi sanırım aileme onun sevgilim olmadığını yalanını söylemem onu incitmişti. Annemleri unutup ona sımsıkı sarıldım ve "Seni kırdıysam özür dilerim ama aileme daha birkaç gündür tanıdığım biriyle sevgili olduğumu söylersem bana kızarlar. Aradan biraz zaman geçsin, sonra herşeyi anlatıcam ve seni onlarla tanıştırıcam" dedim, gülümseyip ona daha sıkı sarıldım. Kafamı kaldırınca onun da bana gülümsediğini fark ettim.

Okulda park edince "Bizimkilerin yanına gitmem lazım birkaç işim var sonra görüşürüz" dedi ve yanağıma bir öpücük kondurup gitti.

Bende fırsattan istifade Thalia'nın yanına gittim ama tahmin edin Luke'la ne yapıyorlardı. Fırsatçılar yokluğumdan istifade öpüşüyorlardı. Onlar 9. Sınıftan beri sevgililer yani 2 yıldır, bu yıl 3. yılları. Thalia'nın en yakın arkadaşı olduğum için ilişkileri hakkında nerdeyse herşeyi biliyorum. Ben öksürünce ayrıldılar ama ne kızarma ne utanma hiçbir tepki vermediler.

Thalia'ya yanaşıp "Bu akşam dolaşmaya çıksak, lütfen" dedim. Başta itiraz etti ama sonunda onu ikna etmeyi başardım. Tamam herşey halloldu diye düşünüp ďerin bir nefes verdim.

Sonra Percy'i gördüm, bana gülümseyip arkadaşlarının yanına oturdu. Ardından içeri kızıl saçlı beyaz tenli yeşil gözlü çok güzel bir kız geldi. Percy'i görünce boynuna atladı. Percy'nin onu iteceğini düşündüm ama o da ona sıkıca sarıldı. Nasıl ya Percy benim sevgilim, ona sormuştum ve bana sevgilisi olmadığını söylemişti. Yalancı, gıcık, pislik iğrenç sürtük pis vampir.

Ben bunları düşünürken Thalia bana bakıp gülüyordu. Ne var kıskanamaz mıyım? Sonuçta o benim sevgilim. Hah bunlar yetmezmiş gibi kızın sandalyesini çekti.

Sonra sırıtarak yanıma gelmeye başladı ama ben çoktan ordan gitmiştim, bahçeye çıktım çünkü sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Sonra boynumda soğuk bir dudak ve belimde iki soğuk el hissettim. "Benden uzak dur yalancı" deyip onu itmeye çalıştım ama bedeni taş gibi sertti. "Ben sana yalan söylemedim, o benim sevgilim değil sadece eski bir arkadaşım uzun bir süredir görüşmediğimiz için beni özlemiş. Yani kızmam veya alınman için geçerli sebep değil" dedi ve yanağımdan öpüp kafasını boynuma sakladı.

Ben de düşünmeye başladım... Aslında kız sadece sarılmıştı ve Percy hiç de yalan söylüyormuş gibi değildi, çok rahat ve mutluydu. "Tamam, ama bir daha bir kızla iki aşıkmış gibi sarılma, azıcık dokunman yeterli. Anlaştık mı?" dedim. Kafasını kaldırıp gözlerini gözlerime dikti ve "Emredersiniz efendim ama sanırım biraz kıskançlığınız tuttu" deyip güldü. Ben de ne kadar yapabilirsen ona kötü bakışlar atıp "Evet Percy kıskançlığım tuttu. Oldu mu?" dedim. O harika gülümsemesini yapıp dudaklarımızı birleştirdi.

Birden durdu ve geri çekildi. "Çileklerinden ayrılmak istemezdim ama derse geç kalıyoruz" dedi. Kızarıp kafamı salladım ve onun elini tutarak yürümeye başladım.

Vampir YediliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin