- Annabeth -
Çığlık çığlığa yolculuğun bitmesini bekledim. Thalia tam 3 kez neredeyse ağaca çarpıyordu. Sonunda vardığımızda korku içinde arabadan indim. Thalia arabadan inip "Harika bir yolculuktu değil mi Ann? " dedi. Ona ters ters bakıp "Yaa ne demezsin" dedim ve içeri girdik.
İçeri geçtiğimizde Thomas'ın da burada olduğunu gördüm. Şu an Percy'nin burada olması için nelerimi vermezdim. Thalia boş bir yere gidip oturdu, bende peşinden gidip oturdum. Fısıldayarak "Annabeth bu salağın ne işi var burada? " dedi. "Ne biliyim Thalia? Umarım hemen gider" dedim. "Offf, bizimkiler yanında bizi farkederlerse çağırırlar. Lanet olsun Luke, nerde kaldın? " dedi. Şaşkın ve sinirli bir şekilde " Thalia başlatma şimdi Luke'a, o gelirse sanki birşey değişecek' dedim. "Annabeth kafanı çalıştır, ben projeyi Luke ile yapıyorum. Kavga çıkartıp onun Thomas ile yapmasını sağlayabilirim" dedi. Ardından beraber Luke'un bir an önce gelmesi için dua ettik. Luke bir türlü gelmek bilmedi. Sonunda geldiğinde bizi fark ettiler. Thalia bir an da koşup Luke'a sarıldı. Sonra bir anda geri çekilip sinirle dışarı çıktı. Luke anlamamış bir şekilde dışarı çıktı. İçimden gülüp geri gelmelerini bekledim. Luke sinirle içeri girdi ve Thomas'ın yanına gitti. Kendimi kahkaha atmamak için zor tutuyordum. Sonra Thomas iç çekerek ayağa kalktı ve yanına geldi. "Biliyorum beni görmek istemiyorsun ama sana bunu söylemem gerek. Luke ve Thalia kavga etmiş ve Thalia seninle yapmak istiyormuş. Ben şey yani ben Bayan Evans'a söylerim istersen" dedi ve cevap vermemi bekledi. Zoraki gülümseyip "Tamam, benim için de sorun yok" dedim. Ardından gülümseyip gitti.
Günüm bu olaydan sonra sıradan geçti. Thalia tabi ki hemen sıkılıp beni ekmişti. Hava kararana kadar kütüphanede ders çalıştım. Hava karardığında yavaşça toparlanıp dışarı çıktım. Thomas kapının önünde bekliyordu, beni görünce "Hey, selam! Seni bırakabilir miyim, hem dün hakkında konuşuruz? " dedi. Annabeth, Thomas'a inanmak istiyordu ama aynı zamanda da güvenmiyordu. Ayrıca Percy görürse sorun çıkabilirdi. "Thomas, ben dün geceyi unuttum sen de unut. Bak ben Percy ile barıştım eğer arkadaş olmak istersen oluruz başka türlü ise lütfen benden uzak dur " dedim. Thomas iç çekerek " Dürüst olmak gerekirse senden hoşlanıyorum ama madem olamayız en azından şimdiye kadar olduğumuz gibi 2 iyi arkadaş olalım " dedi. Gülümseyerek elimi uzattım, o da gülümseyerek elimi sıktı. " O zaman seni bırakabilir miyim? " diye merakla sordu. " Maalesef teklifini geri çevireceğim çünkü buraya Percy'nin arabasıyla geldim " dedim. Bana belli etmemeye çalıştı ama yine de suratının asıldığını fark etmiştim. Belli etmemeye çalışarak " Tamam o zaman sonra görüşürüz " dedi ve arabasını binip gitti.
Onun gidişini izledikten ben de arabaya doğru gittim. Arabaya binip çalıştırdım, motorun gür sesini duydum. Gaza bastığımda Percy ve Thalia'nın neden bu arabayı sürmekten bu kadar zevk aldıklarını anladım. Arabayı ailem görmesin diye arka tarafa koydum. Evde beni mis gibi kurabiye kokusu karşıladı. Sessizce mutfağa gidip bir kurabiye aldım, arkamı döner dönmez üvey annemi gördüm, yakalanmıştım. Kötü bakışlar ile birlikte hızlıca yukarı çıktım.
Percy odamda kaşlarını çatmış bir şekilde kitap okuyordu, perdeyi çektiği için içersi oldukca karanlıktı. Kafasını kaldırıp "Annabeth lütfen bana bu saçmalıkları okuduğunu söyleme" dedi. Şaşkınca kitaba baktım Thomas'ın hediyesiydi. "Okumuyorum tabi ki " dedim. Kitabı masaya bırakıp cama yaklaştı, hafifçe perdeyi aralayıp dışarı baktı. Belli belirsiz güneşin suratına vurmasıyla Percy'nin teni resmen cama dönüştü. Nefesimin kesildiğini hissettim, Percy fark etmiş gibi gülerek camdan uzaklaştı. "Sen na nasıl? " dedim, şaşkınlıkla. Gülümsemesi suratına yayıldı, "Güneşin bize zarar vermediğini söylemiştim " dedi. "Güneş size zarar vermiyor, sizin farklı olduğunuzu ortaya çıkarıyor" dedim, aydınlanmış gibi. Surat ifadem nasıl bir hal aldıysa Percy kahkaha attı, ardından "Öyle de denebilir bilmiş kız" dedi. Kollarını açıp ona gelmemi bekledi, ona gitmeyince masum suratını yaptı ki bu beni ikna etmeye fazlasıyla yetti. Ona sımsıkı sarıldım, huzur veren deniz kokusu burnumu doldurdu. Bir süre o şekilde durduk, kapının çalınmasıyla irkildim. Percy'nin bunu haber vermemesi beni şaşırtmıştı. Geri çekilip gözlerine baktığımda simsiyah olduklarını fark ettim. Son kez gülümseyip camdan aşağı atladı. O çıkar çıkmaz üvey annem içeri girdi. "Annabeth yemek hazır, kaç kez seslendim duymadın. İyi misin?" diye merakla sordu. Yalandan gülümseyip "İyiyim, sadece dalmışım" dedim.
Yemekten sonra uzun süredir ilgilenmediğim kardeşerimle beraber oyun oynadım. Babam ve üvey annemin mutlu olduğunu fark edince artık Percy'i anlatmanın zamanı geldiğini düşündüm. "Size söylemem gereken bir şey var" dedim ve tepki vermelerini bekledim. Üvey annem sevinçle "Ahhh, Annabeth yoksa sonunda Thomas ile sevgili mi oldunuz?" diye sordu. Derin bir nefes aldım ve "Evet biriyle sevgiliyim ama bu kişi Thomas değil, Percy" dedim. Babam sinirlenmişti ama bana belli etmemeye çalışarak "Annabeth, o çocuk sana zarar veriyor. Neden anlamak istemiyorsun? " dedi. "O beni üzmüyor baba" dedim. "O zaman neden seni bırakıp gitti" dedi, hiddetle. "Ne önemi var baba geri geldi sonuçta" dedim. Üvey annem araya girerek "Annabeth, biz o çocuğun sana ve ailemize uygun olmadığını düşünüyoruz. Hem seni üzüyor hem de zarar veriyor" dedi. Derin bir nefes aldım ve "O beni üzmüyor, mutlu ediyor. Lütfen siz de bunu kabul edin" dedim. Yavaşça ayağa kalktım ve onların bir şeyler söylemelerine fırsat vermeden odama çıktım.
Oldukça uzun bir gün olmuştu, yatağa uzanıp Percy'yi ve ailemi düşündüm. Fazla yorgun olmalıyım ki hemen uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Yedili
FanfictionYa yedili (Annabeth yerine Calypso) vampir olsaydı? Yüzyıl boyunca kimseyi sevmeyen Percy, Annabeth'e ilk görüşte aşık olsaydı? * Kitap ile alakası yoktur.