11. Bölüm

502 32 10
                                    

-Annabeth-

Uyandığımda nerdeyse hayatımda ilk defa uyandığıma sevinicektim, çünkü bütün gece rüyamda Percy ve diğerlerinin öldüğünü gördüm. Annem ben daha eli yüzümü yıkarken gene geç kalacağım hakkında söylenmelere başlamıştı.

Yavaşça aşağı inmeye başladım, inerken de rüyalarımı düşünüyordum. Ben buna katlanamazdım, birilerinin sırf benim için ölmesi... Kahvaltımı yapıp okula gittim, Thalia'nın yanıma gittiğimde beni görür görmez kızmaya başladı. "Annabeth! Yeter artık şu haline daha gerçek olup olmadığını bile bilmediğin bir şey için kendine yaptığına bak" dedi, Luke bize sanki deliymişiz gibi bakıyordu. Thalia cevap vermeme daha da kızıp Luke da alıp gitti.

1 hafta sonra

1 hafta oldu ve hala bir ruh geziniyorum, Percy ortada yok. Artık sinirim bozuldu, ne olduysa öğrenmek istiyorum. O bana gelmiyorsa ben ona giderim yarın okuldan sonra onlara gidip bunun hesabını sorucam. Eve gelip üstümü değiştirdim ve yatağa uzandım. Bir anda üstümde bir güç hissettim. Kafamı kaldırınca gülümseyen Percy'i gördüm. (Ah o tatlı gözleri ne kadar özledim.) Ama bu sinirli olduğum gerçeğini değiştirmiyor.

Hafifçe itip yana kaydım ve söylenmeye başlayıp "Ooooo kimler gelmiş siz buralara gelir miydiniz beyfendi? 1hafta oldu, ne bir mesaj, ne bir telefon, ne bir haber öldüğünüzü sandım!" dedim. Sakince bana bakıp gülümsedi ve " Kızarken bile çok tatlı ve güzelsin" demesiyle kıpkırmızı oldum. "Konuyu değiştirme!" diye çıkışıp beni utandırmasını engelledim. "Peki, sen bilirsin. Evet sandığın gibi onlara dövüştük ama korkman gerekecek bir şey yok. Herkes güvende ve iyi, buna sen de dağilsin" deyip beni sakinleştirmeye çalıştı. Şimdilik bu konuyu kapayıp kafamı buz gibi soğuk ğöğsüne yaslayıp uyudum.

Sabah uyandığımda Percy bana bakıp gülümsüyordu. "Haberin olsun seni hala affetmedim" deyip yataktan kalktım ve aşağı indim. Nasıl affetmemi bekler ki? 1 hafta boyunca öldüklerini sanıp kendimi suçladım. Evden çıktığımda gene arabasının kaputunun üstüne oturmuş beni bekliyordu. Her ne kadar kızgın olsam da ona karşı koymak oldukça zor. Okula gider gitmez arabadan inip Thalia'yı buldum. Kısık sesle "Haksız olduğumu saçmaladığımı söylemiştin ama haklı çıktım. Benim yüzümden savaş çıktı" dedim. Bana şaşkın gözlerle bakıp "Haklı çıkman 1 hafta boyunca bir gibi ölü gezmeni haklı yapmıyor. Bundan emin olduktan sonra kendini kızıp acıyabilirsin ama bir tahmin için kendini mahvettin ve şimdi de Percy'i mahvediceksin. Haksız mıyım?" deyip bana gene kızdı. "Offf tamam ya haklısın ama onların daha tanımadıkları bir insan için bunu yapmaları beni korkuttu, eğer ölseydiler ben Percy'nin suratına nasıl bakabilirdim ki?" deyip kendimi savundum. "Annabeth, gel senle gene bir kız gecesi yapalım. Başkalarını da çağırıp deli gibi eğlenelim. Ne dersin?" dedi. "Harika olur, hem rahatlamış olurum hem de kafamdakilerden bir süre de olsa kurtulmuş olurum. Peki ne zaman yapıcaz?" dedim. "Yarın akşam yapalım, bu akşam başka birine sözüm var" demesiyle Luke'un suratına kocaman gülümseme yayıldı. Sebebini anlamıştım, ama yine azcık sinir etmekten zarar gelmez değil mi? "O şanşlı kişi acaba şu geçen numaranı almak için debelenip duran çocuk mu?" diye sordum. Thalia bana kötü kötü bakıp "Annabeth! Kim olduğunu gayet iyi biliyorsun. Ayrıca o çocuğa numaramı ben değil sen verdin" dedi ve kızmayı sürdürdü. Thalia ve Luke'u sinir ederken zaman çabuk geçti.

Derse girdiğimde Percy beni bekliyordu ve ilk defa çok düşünceliydi. "Oooo Bay Jackson siz ve düşünmek benim böyĺe birşey yapabildiğinizden haberim yoktu" deyip dalga geçtim. Gülümseyip "Sanırım birileri benle uğraşmayı özlemiş" dedi. Offf çok tatlı, ona karşı koymak o kadar zor ki.... "Kim? Ben mi seni özlemişim?" dedim. "Bence ben seni bu akşam sinemaya ve yemeğe götüriyim, hem sen beni affet hem de bu konuyu tartışalım" dedi. Aslında olabilirdi ama eğer kabul edersem beni anında kandırıp ikna ederdi. Ayrıca bu kadar kolay olmamalı. "Olmaz, bu akşam ders çalışıcam" dedim. Ama pes etmedi ve kulağıma fısıldayarak "Ben seni çalıştırırım. Sonuçta liseyi ilk okuyuşum değil. Başlarda biraz zorlansam da artık konuları nerdeyse ezberledim" dedi. Vazgeçmeyerek "Hayır, ben kendim ve tek başıma çalışıcam" dedim. "İyi, ben de Rachel'le birlikte sinemaya giderim" dedi. Offf gıcık illa kabul ettiricek. Mecburen "Tamam ya of, ama yine de ders çalışıcaz" dedim. En azından bizim ev de daha iyi olur, yani annem sürekli gelip kontrol ediceği için daha iyi olurdu. Zafer kazanmış biçimde gülümsedi.

Eve geldiğimizde beni bırakıp gidicek sandım ama o benden önce içeri girdi. Annem kapı da Percy'i görünce şaşırdı ama mutlu oldu. Percy anında açıklamaya koyulup "Merhaba Bayan Chase, Annbeth benim olmadığım günler için beni çalıştırıcak" dedi. Annem mutlu bir şekilde "Elbette hadi siz yukarı çıkın ben size yiyecek bir şeyler getiriyim" dedi ve mutfağa gitti. Percy önden ben arkadan odama çıktık. Percy'den beklenmiycek kadar iyi biliyordu konuları. Hatta bütün gece bizim hakkımızda tek kelime dahi etmeden bana trigonametri anlattı. Aslında iyi oldu çünkü bazen derste sıkılıp Percy'ye bakıyorum ve sonra tüm ders onun gözlerindeyim.

Yeteri kadar çalıştıktan ve anladığımdan emin olduktan sonra Percy gitti. Annem Percy gider gitmez kapıma geldi. "Annabeth, umarım Percy'i iyi çalıştırmışşındır sonra bi de çocuk senin yüzünden kötü not almasın" dedi. Bazen düşünüyorum bu kadar kızıp söylenmekten yorulmuyor mu diye, ama işte bir şey diyemiyorum. "Aslında o beni çalıştırdı denilebilir" diyerek gerçekleri söyledim. "Peki, geçen hafta nerdeymiş?" diye sordu ama ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Ailesiyle dağa çıktı olabilir aslında, mantıklı. "Ailesiyle birlikte dağa çıkmış" dedim. "Niye seni çağırmamış?" diye gene sordu. "Ben onu sizinle yaptığım her şeye çağırıyor muyum" diye cevap verdim. Bunun üstüne bana kötü kötü bakıp gitti. Ben de güzel bir rüya görme umuduyla yatağa yattım.

Vampir YediliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin