Karşımda ki adama duyduğum öfke hiçbir şeye benzemezdi. Ondan kaçtıkça sanki kucağına geri düşüyordum. Nefret ettiğim gözlerine tekrar çıkardım bakışlarımı.
" Benden ne istiyorsun? Artık yeter! "
Boğazımı yırtarcasına bağırdım. Artık ne ondan ne de...
Gözlerimi boynumun ağrısına dayanamayarak açtım. Sağ elimle boynumu ovarken bir yandan da nerede olduğumu çözmeye çalışıyordum. Büyük bir pencere vardı. Hemen yanında bir sandalye. Onun dışında olduğum yerde hiç bir şey yoktu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ya da ben göremiyordum. Çünkü camdan gelen ay ışığı dışında odayı dolduran başka bir ışık kaynağı yoktu. Etrafta çürümüş bir koku hakimdi. Ortamın sessizliği sinirimi bozarken sol kolumu hareket ettirdim. Bağlı olan serumu görünce gözlerimi büyüttüm. Bu da neydi böyle? Hızla serumu dişlerimle çekerek çıkarttım kolumdan. Biraz can yaksa da içinde olan ilacın ne olduğunu bilmiyordum. Belki de zehirlemek içindi. Sol kolumu ileri geri sallamaya çalıştım. Ama beni engelleyen bir şey vardı.Bu bir kelepçeydi. Kelepçelendiğim şeye baktığımda ise büyük bir masaydı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bütün bunları bana kim yapmıştı? Hafızamı zorlamaya çalıştım. En son uyuyordum. Sonra kapı çalmıştı. Ben kapıyı açmıştım. Sonra? Sonra ne olmuştu? Kim gelmişti? Zihnim başka bir şey hatırlamama izin vermiyordu. Zorlamaya devam ettim. Silik bir sima hatırladım. Bu Poyraz olamazdı değil mi? Zihnim kesinlikle benimle oyun oynuyordu. Ama bana bunu yapacak başka kimse yoktu. Üzerinde ki tişört terden üstüme yapışmıştı. Aynı şekilde saçlarım da boynumla birleşmiş gibiydi. Kafamı duvara yasladım. Her yerden kurtulmuştum. Buradan da kurtulacaktım. Poyraz denen adi herif beni kaçırdıysa ondan kaçmak için yaşıyordum resmen. Yine kaçabilirdim değil mi? Kulağıma gelen gıcırtı sesine doğru döndürdüm başımı. Gelen kişilerin yüzleri gözükmüyordu ama iri cüsseli adamlardan şimdiden korkmaya başlamıştım.
" Abiye haber verin uyandı."
" Siz kimsiniz? Beni neden kaçırdınız? Dağ başı mı burası?!" Bağırıyordum. Yüzlerini görmeden korktuğum adamlara bağırıyordum.
" Abi gelip senin o sesini kesecek zaten."
" Abin kim senin? Kim oluyor da benim sesimi kesiyor!"
