Konuşmayalım

1.1K 71 5
                                    

Uzun zamandır bölüm eklemediğim için kısa bir şey yazdım. Keyifli okumalar..

Elimdeki kalemi hızla masaya bırakıp yüz üstü yatağıma uzandım.

"Odun! Kütük! Kalas!"

Kafamı yastığa gömdüğüm için sesim boğuk çıkıyordu.

Okul çıkışı olanlar aklıma gelince, yastığın bir bölümünü dişlerimin arasına alıp sıktım.

Aras elimi tutup o sihirli sözleri söylediğinde eriyip bitmiştim. Hızla elini çekip 'Ama sen benim civcivim değilsin!' diye hırlayıp gidene kadar..

Civcivmiş!

Değilmişim!

O zaman niye elimi tuttun dana?!

*Şuan kendini kendinden kıskanıyorsun..*

İç sesime karşılık tekrar dişlerimin arasındaki yastığı sıktım. O sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle elimi komodine attım.

"Azra artık konuşmayalım. İyi geceler."

Ne?

Ne?

Ve ne?!

Şaka olmalı. Evet şaka! Ah, neden ben Aras?! Sabah eski sevgilin olan benden bahsediyordun! ERKEKOROSPUSU!

Cevap yazmadan telefonu tekrar komodine bıraktım. Yüzümü yastıktan kaldırmadan ağlamaya başlayınca içimdeki ses tekrar konuştu.

*Boşuna demiyorum ben sana; küçük yanlışlar büyük pişmanlıkların temelini oluşturur. Bunu hak ettin.*

Cidden hak etmiş miydim? Babasından sevgi görmeyen küçük bir kızdım hâlâ. Her seferinde Aras'a yaslıyordum sırtımı. Sabah sevdiğini söylemişti oysaki..

Neden yaptın böyle bir şeyi Aras? Neden..

*

"Azra uyan artık!"

Annem sitem ederek üzerimdeki pikeyi çekti.

"Sen kahvaltıya in geliyorum ben."

Ağlamaktan şişen gözlerimi görmesini istemiyordum. Göz altlarım torbalaşmıştı.

Odamın banyosuna ilerledim.

Aynada gördüğüm kız beni şaşırtmadı. Defalarca ağlamış, yine defalarca bitkin düşmüştüm. Bu çöküntü fazla normaldi. Ben hiçbir zaman mutlu olamazdım..

Düşüncelerime son verip okul için hazırlandıktan sonra aşağıya indim.

"Tost?"

Başımı olumlu anlamda sallayıp annemin tostu tabağıma koymasını bekledim.

Meyve suyumu da doldurduktan sonra karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu.

"Sabah Berke aradı. Bugün okula beraber gidecekmişsiniz?"

Cümlenin altında yatan imayı anlamayacak kadar salak değilim.

"Aa evet. Teyzesinde kalmaya gelince okula beraber gidelim dedi. Tülay abla hani, Berke'nin teyzesi."

Zoraki bir şekilde gülümseyip masadan kalktım.

"Ters tarafındsn uyanmışsın, üstüne gelmeyeceğim."

Annemin yanağına sulu bir öpücük bırakıp önce mutfaktan sonra da evden çıktım.

"Günaay- ne oldu gız sana?"

Berke hayretle yüzümü incelerken omuz silkip asansörü çağırdım.

"Uykusuz kaldım."

Karşısına geçip alnına düşmüş olan birkaç parça saçı elimle kaldırdım.

"Sınav falan yoktu değil mi? Vardı ve bana söylemediysen tırnaklarımı burnuna geçiririm."

Burnumun hassaslığından haberi vardı. Küçükken burun ameliyatı geçirmiştim. Şimdilerde dokunulunca biraz acıyor. Bu dediğine gülümsedim ve asansöre bindik.

"Sınav yoktu. Sadece beni biliyorsun, başladığım kitabı bitirmeden rahat edemiyorum."

İkna olmuş gibi kafasını sallarken 'işsiz' diye mırıldanmayı eksik etmedi ve apartmandan çıktık.

Hava bugün ruh halime inat çok daha güneşliydi. Somutarak yürürken Berke kolunu omzuma attı.

"Tiyazem seni soruyordu sucuğum. Akşam yemeğine gelsene bugün."

Emir verici tonda konuşunca ters ters yüzüne baktım.

"Sırf 'tiyazenin' hatrına gelebilirim Berke. Ve bir daha bana emir verirsen saç boyanın markasını herkes öğrenir."

Elini ağzına götürüp fermuarını çekti.

Okula vardığımızda, evet hâlâ Berke'nin kolu omzumdaydı, yanımıza gelen Sıla bana sıkıca sarıldı. Geri çekildiğinde,

"Sen iyi misin?" diye sordu endişeyle. İyiydim, en azından intihar etmek gibi bir düşüncem yoktu. Bu iyi olduğumu gösterirdi. Değil mi?

"Evet bebeğim. Hadi sınıfa çıkalım. Şule hocanın dersine geç kalınmaz!"

Bu defa Berke koluma girdi ve hızlı adımlarla yürümeye başladık.

"Azra duraktaki çocuk ne tatlıydı değil mi?"

Gülerek onu onaylarken Berke sert bakışlarını bize dikti.

"Erkek meslek lisesi olsa, önünde oturup erkek keseceksiniz. Yürüyün gızlar sınıfa. Hadi!"

Koridorda bize bağırınca gülerek sınıfa girdik. O ters yöne gitmişti.

Beyza gelmiş, harika(!)

Çantamı sıraya bırakıp Sıla'nın yanına geçtim.

"Şu montumu asıp geliyorum."

Onu onayladığımda hızlı adımlarla askılığa yürüdü.

"Estetik ameliyatı mı geçirdin?"

Kafamı konuşan sese çevirince Aras'ı gördüm. Gayet mutlu olan Aras'ı..

Tek kaşımı kaldırmış ona bakıyordum. Bugün konuşmak en son tercih edeceğim şeylerden biriydi.

"Yüzün şişmiş."

Sana ne?

Hayır da sana ne yani?

"Canım senin de gurursuzluk tavan yapmış. Ben bir şey diyor muyum?"

İçimdeki ses beni tebrik ederken ona sırıtıp, kendi sırama yürümek için ayaklandım.

Sanal SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin