Karmaşa

170 12 4
                                    

Epey gürültülü olduğu için çığlığım ve çırpınışlarım biraz geç fark edildi. Barmen ambulansı aradığında Ceren'in yüzüne su sürüyordum. Tabi bunu sık sık yapmamaya özen gösterdim. Ay şimdi ayılır falan bir daha bayıltamam vallahi.
Ambulans geldiğinde ve biz hastaneye girdiğimizde doktor onu muayene etti.
"Yorgunluktan olmalı." dedi odadan çıktığında. Telaşlı bir şekilde alnımı ovdum. O sırada Cem koşarak yanımıza geldi ve zaten arkadaşı olan doktorla tokalaştı.
"Hasta neyin oluyor?" diye sordu Cem'e. O da arkadaşım diye üstünkörü cevap verdi. Bense sabırsızca kilit cümleyi bekliyordum.
"Ciddi bir şey olduğunu düşünmüyorum."
"Aslında onun bu aralar biraz sorunları var. Rica etsem detaylı şekilde kontrol edebilir misin Rıfat?"
Rıfat Doktor tek kaşını kaldırdı. Ay ne olur kabul et ya!
"Aslında bunun için aileden birinin izni gerekiyor.."
Hemen sözünü kestim.
"Ailesi Londra'da. Burada da tek yakını biziz. Ve son zamanlarda gerçekten korkmaya başladık. Lösemi belirtileri gösteriyor. Keçi gibi inadı vardır, sorsanız muayene olmak istemez."
Cümlemin sonuna doğru bir de gözlerimi doldurdum, mis. Ceren de kendine şeytan diyor güya. Doktor kaşlarını çattı.
"Pekala, sizin teklifinizi kıramayacağım. Uyandığında ona durumu belli etmeyin, birkaç test yapacağımı söyleyeceğim. Gıda zehirlenmesi olabilir diye."
Gülümseyerek onayladık ve teşekkür ettik. Yalancının mumu Azra ve Cem söndürene kadar yanar fıstık!

"Aras? Sevgilim nerede!"
Tam on dakikadır başında beklediğim Ceren birkaç teste girdikten sonra Aras'ın ismini zikretmeye başladı.
"Ceren bi' sus! Aradım geliyor dedim ya. Bu ne mızmızlık!"
Sabrım taşmak üzereydi. Sarı saçlarını elektroşok makinesine dolamamak için kendimi zor tutuyorum. Benim sevgilim o. Amacıma ulaşmaya az kaldı ama. Böyle dondurması erimiş bedevi (çölde seyahat eden kişi) gibi kal da göreyim. Manyak.
"Aramazsın sen biliyorum! Ayrıca gıda zehirlenmesiyse o barı mahkemeye vereceğim!"
Şu durumda mimiklerimi kontrol etmem gerçekten zor, gerçekten. Ona arkamı dönüp genişçe gülümsedim ve öksürdüm. Geri zekalı. Kapı açılıp içeriye hemşire girdiğinde Ceren'i tekrar test yapmak için odadan çıkardılar. Sonuçları önce Cem alacaktı. Ayrıca bu kızın aptal olduğunu belirtmeme gerek var mı? Ve Aras'la Hikmet Bey'in de yeteri kadar aptal olduğunu düşünüyorum. Sahte sağlık raporu, şehrin bir ucundan diğer ucuna tedavi için hep aynı doktora gitmeleri falan.. Anlamamak için zeka geriliği olması gerekiyor.
"Ceren nerede?"
Telaşla odaya giren Aras'a kaşlarımı kaldırıp hayretle baktım.
"Konuşsana Azra! Bir şey mi oldu?"
Kafamı iki yana sallayıp sinirden dolan gözlerime inat güldüm.
"Gıda zehirlenmesinden şüphelendiler. Birkaç test yapılması gerekiyormuş."
Bu kadar endişelenmesine anlam veremiyorum, gerçekten. Zaten kızın ölümünü beklemiyor muyuz? Derdin ne senin?
Yatağın kenarına oturdu ve derin bir nefes verdi.
"Birden bayıldığını söyleyince kötü bir şey oldu sandım."
"Ayıldığından beri senin ismini zikrediyor zaten. Ben kantine iniyorum, test sonuçlarını almak için gelirim."
Ağzını açsa da bir şey demesine fırsat vermedim. Vallahi sinirlerimi tepeme çıkarıyor. Ayrıca test sonuçlarından bana ne? Yani biraz daha orada kalsaydım bu soruyla karşılaşma ihtimalim yüksekti. Bir bardak kahve alıp masalardan birine oturdum. Aşırı saçma olan şu durum o kadar yormuştu ki beni. Evet seviyordum, evet çok aşıktım. Hatta yıllarca bunu içimde biriktirmiştim. Görmeden sevmiş, mesajlarını öptüğüm bile olmuştu. Şimdiyse vazgeçmeye hazırdım sanki. Bir engel daha çıksa bırakacaktım yakasını. Yaşım gelmiş geçiyordu. Benim yaşımdaki insanlar çoluk çocuk sahibi olmuşlardı. Tamam, ben hemen evlenelim falan demiyordum. Yine de ne bileyim, umutsuzdum işte. Koluma dokunan elle irkildim.
"Neden yukarıda değilsin?"
Omuz silktim. Cem tam karşıma oturup çoktan bitirdiğim kahvemin bardağını elimden çekti.
"Daha fazla ikisini yan yana görmek istemiyorum. Bir de endişelenmiş Cem! Kafayı yiyeceğim ya."
Masanın üzerinde ritim tutan parmaklarımın üzerine elini koyduğunda gözlerine baktım. Öylesine şefkatli bakıyordu ki..
"Yalanı ortaya çıkacak Azra ve siz mutlu olacaksınız."
Kaşlarımı çattım.
"Seni bırakmayacağım Cem, biliyorsun değil mi? Aras ne derse desin mutlu olacaksak beraber olacağız."
Burukça gülümsedi. Her anımda Cem vardı. Beni hayata döndüren onun masum bakışları olmuştu ve gerçekten kaybetmek istemediğim tek insandı.
"Hadi, gidip sonuçları alalım."
İstemeye istemeye kalktım yerimden. Bu işe hevesle başlamış olsam da şuan epey bitkin hissediyordum. Yukarıya çıkıp, önce Rıfat Doktor'un odasına girdik.
"Bende sizi bekliyordum. Ceren hanımın testlerinde rastladığım tek sıkıntı kansızlık. Bol bol B vitamini alması gerekiyor. Yani kanser falan değil, korkmanıza gerek yok."
Kaşlarımı kaldırıp genişçe gülümsedim. Bu cevabı bekliyor olsam da bir doktordan duymak harikaydı.
"Rıfat, rica etsem bunu Ceren'e de söyler misin?"
Doktor olumlu anlamda başını sallayıp bizimle birlikte odadan çıktı.

"Bu ne demek oluyor kızım!"
Hikmet Bey'i Ceren'in odasında görmek ne büyük şanstı. Doktor her şeyi açıklarken ve Ceren yerin dibine girmişken bu olaya şahit olması epey keyiflendirmişti.
"B-Baba, şe..y açıklayabili-"
"Neyi açıklayacaksın Ceren? Aylardır bizi nasıl enayi yerine koyduğunu mu? Yazıklar olsun sana!"
Aras'ın sözleriyle gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Sen Ceren için endişelenirsin ama cenazene ben gelirim Hikmet amca.
"Hikmet Bey, Aras lütfen kızın üstüne gitmeyin. Zaten iyi değil."
Ceren'in yanına gidip akan gözyaşlarını silmesi için mendil uzattım. Elimden hışımla çektip ters ters bakınca üzgün bir havayla gülümsemeye çalıştım. Manyağa bak sen! Hem suçlu hem güçlü. Kolunda serum olduğu için kalkamıyordu.
"Bu yenilir yutulur bir şey değil kızım. Yürüyün gidiyoruz."
Omuz silkip peşinden çıkacakken Cem ve Aras aynı anda kollarımı tuttu.
"Ne?"
"Konuşmamız lazım Azra."
Cem'in cümlesine karşılık tek kaşımı kaldırdım.
"Asıl bizim konuşmamız gerek sevgilim."
Dişlerini sıkmaktan çenesi seğirince gözlerimi devirip kollarımı onlardan kurtardım.
"Hep birlikte ilerideki kafeye gidelim o zaman."
İtiraz etmelerine fırsat vermeden hastanenin çıkışına ilerledim.
Cem'in ne konuşacağını az çok tahmin edebiliyordum. Kafama çok taktığımla ilgili bir şeyler söyleyecekti. Aras ise tamamen muammaydı. Ne diyeceğini bilmiyor, deli gibi merak ediyordum. Klasik görünümlü kafeye girdiğimizde ben ortadaydım; Aras sağımda ve Cem de solumda. Paylaşılamayan insan olduk iyi mi.
"Ben seninle özel konuşmayı tercih ederdim."
"Cem gerçekten o kadar yoruldum ki.. Ne anlatacaksanız anlatın, benim ikinizden de gizlim saklım yok."
Oflayıp ensesini ovdu. Aras ise sert bakışlarını üzerime dikmiş bir saniye olsun çekmiyordu.
"Sorunu çözen benim. Bir pastayı hak ettim, değil mi midem?"
Onlar konuşmaya başlamadıkça ben de konuşmayacaktım. Yanımıza gelen garsona siparişlerimizi verip kös kös oturduk.
"Başından beri Ceren'in oyunundan haberin var mıydı?"
"Haberi olsaydı bu kadar bekler miydi?"
Aras'ın sorusuna Cem'in verdiği yanıtla ikisi de gözlerini kısıp, bakışlarıyla birbirini öldürmeye çalıştılar. Ben ise bugünün verdiği mutluluk ve umursamazlıkla ikisini de ciddiye alamıyor, kendimi şu filmlerdeki gamsız sürtüklere benzetiyordum.
"Konuşmayı düşünüyor musun Azra?"
Kaşlarımı çatıp Cem'e baktım.
"Siz birbirinizi yerken bende pastamı yiyeyim dedim. Eğer didişmeniz bittiyse normal insanlar gibi konuşabiliriz elbette."
Aynı anda devrilen gözler, sandalyede geriye yaslanan Aras ve kollarını bağlayan Cem.
"O gece sizde kalmak için geldiğimde Ceren telefonla konuşurken öğrendim. Sonra da Cem ile bir plan yaptık. Daha doğrusu planı Cem yaptı ve ben pratiğe döktüm."
Gözlerimi Aras'tan ayırıp Cem'e baktım.
"Teşekkür ederim Cem. Gerçekten. Bütün bunları sırtlamama yardımcı oldun. Anne gibi, baba gibi, kardeş gibi.."
Gülümsedi ve kollarını çözüp ifadesini yumuşattı. Tam ağzını açmıştı ki Aras çenemi tutup kendisine çevirdi.
"Eşek başı mıyım ben burada? Dış kapının mandalı mıyım? Ne bu muamele?"
"Bir şey olduğu yok sevgilim. Ayrıca sen de teşekkür etmelisin, ikimize de."
Çarpık bir gülüş giydirdi dudaklarına.
"Teşekkür falan etmeyeceğim."
"Etmelisin."
Kaşlarını çattı bu defa. Etmek zorundaydı. Doktor bile Cem'in arkadaşıydı, bu kadarını hak ediyordu.
"Boşver Azra, bunu senin için yaptım ben."
"Sen kim oluyorsun da benim sevgilim için bir şeyler yapıyorsun?"
Aras bağırıp ayağa kalktığında ofladım. Hepimiz bir acayiptik bugün.
"Adam olsaydın da sevgilim dediğin kızı üzmeseydin, bunu sen yapsaydın!"
Cem'den beklemediğim bir tavırla karşılaştığımda bu defa iş ciddiye binmiş, ikisi gibi bende ayağa kalkmıştım. Ortalarında duruyordum ve olası bir saldırıya kurban gidecektim. Bu işi kökünden halletmek gerekiyordu ve ben nasıl yapacağımı bilmiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sanal SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin