Sanırım bu bölüm silinmiş. Yani bende gözüküyor fakat silindiğini söyleyen arkadaşlar için yeniden yükleyeceğim.
"Seninle konuşmak bana iyi geliyor."
Telefon elimde kocaman gülümsedim ve hızlı bir şekilde yazmaya başladım.
"Bana da. Ceren'le nasıl gidiyor?"
Ona sevgilisiyle olan ilişkisini sorduğuma inanamıyorum!
"İyi. Ceren mükemmel bir kız. Onu seviyorum ama bunların sana acı verdiğini de biliyorum. Neden sorup duruyorsun?"
Sanırım sinirlenmişti ve çok düşünceliydi (!)
"Sadece merak ettim. Ve acı çekmiyorum."
Çok beklemeden cevap geldi.
"Yalan söyleme."
Kahin bu çocuk,maşallah.
"Yalan söylemiyorum,Aras. Cidden acıtmıyor artık."
Resmen sallıyordum.
"İnanmıyorum. Bu kadar kolay vazgeçmezsin ve beni kandıramazsın."
Tamam Aras anladık, çok biliyorsun sen.
"Evet yalan söylüyorum. Gerçeklerden daha iyi,inan bana."
Trip atma dönemimdeydim sanırım.
"Bence yalan söylememelisin,Azra. Beni seviyor olabilirsin ama zaman her şeyin ilacıdır."
Sen öyle san canım. Yok öyle bir dünya.
"Tamam,yalan söylemem bundan sonra."
Hemen cevap geldi.
"İyi."
Ne halin varsa gör,demek istiyor kendileri.
"İyi."
Sen trip atarsan bende atarım,diyorum ben."Eksikliğini hissetmiyorum eksildiğimi hissetiğim kadar.."
Ayberk'in elindeki liseteyi hızla alıp göz gezdirdim. Tamam,ufak bir benzerliktir. Yani umarım..
"Sınıfa yeni ve muhtemelen yakışıklı biri gelecek diye sevindin bakıyorum?"
Rıza'nın söylediklerini duymazlıktan gelerek ona alaycı bir şekilde gülümsedim. Şuan onlarla uğraşamazdım.
Sıla yanıma geldi ve neler olduğunu sordu. Evet,olanlardan haberi yoktu."Yok bir şey Sıla. Sadece sınıfa cidden yeni biri geliyor mu diye merak ettim.
Ayberk'e pek güvenmiyorum."Umarım bu söylediklerimi Ayberk duymamıştır. O,çok farklı bir çocuk. Hemen kırılabiliyor ve bunu hiç belli etmiyor.
"Umarım öyledir Azra. Aa bak sana ne anlatacağım.."
Derken benim sırama doğru yürüyorduk. Onu can kulağıyla dinlemeye başladım.
"Atkılı bir çocuk vardı hani,geçen gün onu gördüm."
Bu söylediklerini dinlediğimi düşünsün diye yüzüme şaşırmış bir ifade yerleştirim "Eee sonra" der gibi kaşlarımı oynattım.
"Aynı markete girdik ve o sebze almaya başladı. Brokoli bile.. Abur cubura el sürmeden çıktı marketten. İnanabiliyor musun, bir erkek ve sağlıklı besleniyor!"
Ah,tamam. Sıla yine kendine göre yorumlamış anlaşılan.
"Bak hayatım,belki de onları annesi istediği için almıştır. Veya bir arkadaşı hastadır ve sebze çorbası yapacaktır. Bu ihtimalleri neden düşünmüyorsun?"
Sıla söylediklerime hak verir gibi başını sallarken Beyza ve Bahar da yanımıza gelmiş, salak salak yüzümüze bakıyorlardı.
Kendileri yakın arkadaşlarım olmalarına rağmen içten içe nefret ettiklerim arasındalar. Tek dostum Sıla."Günaydın."
Yapmacık bir gülümsemeyle Beyza'nın yüzüne baktım. O benim aksime içten gülümseyip "Günaydın canım." dedi.
Bahar'a baktığımda dünyadan soyutlanmış,sevgilisiyle mesajlaşıyordu.
"Hoca geliyor! Elif yerine! Sıla ve Bahar sıranıza geçin! Beyza yerine otur!"
Bu sınıf başkanı Batuhan'dı. Kendini başkancılık rolüne pek kaptırdı da..
Tahmin ettiğiniz gibi Beyza benim yanımda ve Bahar ile Sıla'da birlikte oturuyorlar. Şansa bak!
Şule hoca geldiğinde rutin selamlaşmamızı yaptık ve test kitaplarını açtık. Ders matematikti ve anlamıyor olsam da test çözmeye çalışmak
eğlenceliydi."264'ü açın bakalım. 8. soru!"
Şule hoca çoktan tahtaya çözümleri yazmaya başlamıştı. Bu kadın böyleydi. Çözümü yazar ve neden öyle olduğunu anlatırdı. Bence bu güzel bir yöntemdi.
Tam kendimizi derse vermiş,ben ise bir soru üzerinde oldukça yoğunlaşmışken sınıfımızın tahta kapısı tıklatıldı. Bu Deniz hocanın geldiğinin habercisiydi. Kendisi müdür yardımcımız olur.
"Gel!"
Şule hocanın komutundan sonra sınıfa önce Deniz hoca,sonra ise o girdi. Tamam kalbim,sakin ol. Muhtemelen bizi tanımayacak bile.."Merhaba hocam. Sınıfa yeni bir öğrencimizin geleceğinden haberiniz vardır muhtemelen. Artık size emanet."
Aras'ın sırtını sıvazlayıp çıkmıştı. Odun adam. Şule hocanın konuşmasına bile fırsat vermedi ve ben neden bunları düşünüyorum?
Donup kalmıştım. Aylardır mesajlaştığım kişi tam karşımdaydı.
Çok özlemiştim onu..
Gidip sarılmalı mıydım?
Hayır,seni tanımayacak.
Birkaç kez fotoğrafımı göndermiştim ama tanımaz herhalde.
Ben donmuş,Aras'a bakarken Beyza kolumdan dürterek "Kendine gel" bakışını attı. Ve gülümsedi. Benim aksime."Ben Aras,Aras Bilgealp. İstanbul'dan geliyorum ve bir sene hazırlık okuduğum için 18 yaşımdayım."
Bunu zaten biliyordum. Benden büyük olduğunu durmadan vurgulardı ve ona "Abi" diye hitap ettiğimde "Abi denmesinden hoşlanmam." diyordu. Dolaylı yollarla emir veriyordu yani.
"Tamam canım,sen Eda'nın yanına geç."
Eda tam önümüzde oturuyordu. Ne şans ama!
Telefonum titrediğinde Sıla'nın mesaj attığını gördüm."Çok yakışıklı değil mi Azra? Saçları çok güzel ve boyu da uzun. Yeme de yanında yat!"
Of Sıla,olanları bir bilsen..
"Evet evet,öyle."
Geçiştirmek en iyisiydi. Şuan Aras beni tanıyacak mı düşüncesi beynimi
kemirirken,Sıla'ya laf anlatamazdım."Çok tatlı.."
Beyza'ya ne oluyordu? Onun sevgilisi vardı ve evet,Aras'ı kıskanıyordum!
Uzun boyu,buğday rengi teni,çekik ela gözleri ve dolgun dudaklarıyla çok tatlıydı,inanın bana..
Onun mükemmelliğini düşünürken Aras arkasına döndü,yani bize."Merhaba.Beyza ben."
Sus Beyza sus!
"Merhaba,Aras. memnun oldum."
Beyza gülümseyince benim de tanışmam gerektiğini anladım ama beni tanır mıydı?
Kalemimi yere atıp,onu almak için eğildim. Biraz orada oyalandıktan sonra Beyza kafamı tutarak yukarı çekti.
"Bu da Azra."
Tamam,ismimden tanır. Kesin tanır!
"Memnun oldum Azra."
Zar zor "Bende" diyebilmiştim.
O mükemmelliğin karşısında konuşmak oldukça güçtü. Ve bakışları,sanki bir şeyi çözmek istiyormuşçasına yüzümde gezindi. Tanıdı mı ki?"Azra sen.."
Tamam Azra,rezil olmana az kaldı..