--4. Bölüm
"Sonra işte bu Min So'da bas bağırıyor bana. İşte sen nasıl bir şeysin diye? Benim de sırtım kanıyor, bir yandan da bunla uğraşıyorum,-"
"Salağa bak."
"İşte! Sanki suçlu benmişim gibi!" Agus sinirle tıslayıp devam etti. Yoongi ise büyük bir ilgiyle onu dinliyordu. Olay onu baya sarmıştı.
"Sonra annem geldi. Dedi ben seni hastanede arıyorum sen nerdesin?!"-/_
"Bak Taehyung da o sırada eşyaları falan fırlatıyor, delirmiş." Anlatma sırası Yoongi'ye geçtiğinde saat 4'e yaklaşmıştı.
"Sen ne yaptın?!"
"Ne yapayım, onu sakinleştiriyorum falan susmayınca aldım sandalyeyi aynaya fırlattım."
Elini dizine vurdu. "Eee?!"
-/_
"Uyudun mu?" 5. kez Yoongi'ye sorduğunda gözleri kapanan Yoongi sıçrayarak reddetti. "Hayır."
"Uyuma sakın." Garip bir mırıltı çıkararak onayladı. Saat 5 olmuştu. "Bak güneş doğacak birazdan oda aydınlansın öyle uyu."
Az sonra oda aydınlanmış, Agus ona uyumasını söyleyerek odadan çıkmıştı.
Kız tekrar odaya girdiğinde dünkü gibi yine konuşmaya başlamıştı.
"Buna daha ne kadar devam edeceksin?" Önüne düşen saçlarını üfleyerek havalandırdı. Oyun oynuyordu.
Ona kıkırdayıp, kıkırdadığı için af diledi. Bu garip bir döngüydü.
-/
"Öldürülenlerden birinin kimliği tespit edildi. Diğeri için hâlâ çalışmalar sürüyor. Adı," Yoongi elindeki yastığı sıktı. İkisi de onun Laurence olmasını diliyordu.
"Jeon Sungkyuk,"
"Hassiktir." Agus eliyle onun ağzını kapatırken amacı Namjoon'lara duyurmamaktı. "Savcı şuan üvey oğlu Jeon Jungkook ile görüşme yapıyor. Adliyenin önünde beklemekteyiz.." Muhabir konuşmaya devam ederken Agus yerinden fırladı.
"Yoongi kalk. Gitmemiz gerek. Gerisi çorap söküğü gibi gelecek."
Kızın aksine oldukça soğukkanlı olan Yoongi kolundan tutarak yerine oturttu. "Bekle hemen gerilme. Belki o şerefsiz insafa gelir de kapar çenesini."
"Paçayı ele vereceğiz..." Tırnaklarını dişlemeye başladığında Yoongi onun eline vurarak durdurdu.
"Sen bir sakin olsana! Hem buradan çıkınca nereye gideceğiz? Başka harika bir fikrin var mı?" Omuz silkip arkasına yaslandı. "Yok."