--28. Bölüm
Boşanmışlardı.
Jungkook valiziyle birlikte gelmişti mahkemeye. Hemen gidecekti. Kimsenin yüzüne bile bakmadı. Kendi öz babası Agus'un yanında oturmuş, onu desteklemişti.
Neden her değer verdiği insan, Agus'u seçiyordu ki?
Hoş, kendisi bile onu seçmişti.
Beklemeden valizini kaptığı gibi dışarı attı kendini. Burada bir dakika daha duramazdı.
Onun çıkışının ardından Agus yerinden kalktı. "İzninizle yalnız kalmak istiyorum." Bay Kang'ın itiraz etmeden onaylamasının ardından Agus muhabirler yüzünden arka kapıdan çıktı.
Arabasına bindiğinde rotası çoktan belliydi. Hedefini gerçekleştirmiş, Jungkook'u mahvedip aradan çekmiş ve kendisini hep destekleyecek, ultra güçlü bir adam kalmıştı arkasında.
Hoseok geldi aklına. Küslerdi.
Bir-kaç davette karşılaşmışlardı ama Hoseok yüzüne iğretiyle bakmaktan başka bir şey yapmamıştı. Aynı şekilde Taesun'da.
Jimin.. Kendi yerine geçtiği için, konuşmaya fırsat bulamıyorlardı ama sadık Jimin olan her şeye rağmen noonasını yanlız bırakmamıştı. Telefonla arayıp hatırını soruyordu. Bu kadardı hepsi.
Geldiği yer karakoldu.
Yönlendirilen yere oturdu. Amir hemen karşısındaydı. "Bayan Jeon- ah pardon. Kang? Bir sorun mu var?"
Başını salladı. "Teslim olmaya geldim." Adam afallamıştı. "Efendim?" Sıkıntıyla nefes verdi. "1 yıl önce, Min Yoongi ile olan davada." Adam olayı biliyordu elbette ama bu konuda zaten her şey halledilmişti.
"Jungkook sana ne emir verdi bilmiyorum ama," Bağırarak konuştu. "Ben bu cinayeti işledim. Hapisten de kaçtım. Teslim oluyorum."
-/
"Kızım delirdin mi sen?!" Bay Kang'a gülümsedi. "Doğru olan bu baba. Teslim olacağım."
"Yoongi yüzünden mi?"
"Onu unutmuştum, Jungkook için. Ama şuan tek muhtaç olduğum şey o. Lütfen bana kızmayın. Ben gerçekten dayanamıyorum." Adam sıkıntılı bir nefes verdi.
"Tamam. Karışmayacağım. Ve, yine de hep yanında olduğumu bil kızım. Elimden geldiği kadar cezayı ayarlayacağım." İç geçirdi. Sadece yoluna girmesini isterdi.
Evet belki Yoongi'yi oradan çıkarabilirdi, ama Yoongi ona rest çekerse bir daha göremeyebilirdi. Ama orada olursa, hergün mecbur görüşeceklerinden belki bir şansı olabilirdi.
-/
Aynı yerdeydi.
Koskoca Seodaemun yazılı yerden girmişti. Bileklerinde kelepçeler takılıydı.
Ama tek farkı kendisine son seviye kibarca davranılmasıydı.
"Efendim üstünüzde bir şey yok değil mi?" Başını salladı. Ve onlar üstlerden yoklayarak içeri aldılar. Eskideki gibi aramamaları psikolojini bir parça yukarıda tutmuştu.