--
32. Bölüm
Oturduğu yerde dizlerini titretiyordu. Yara olan tırnaklarını umursamadan tekrar kemiriyordu.
"Sechs?" Başını kaldırdığında Bay Kang'ı görmesiyle hızla kalkarak sarıldı. "İzini kolay aldın değil mi?"
Hastaneye gelme izninden bahsediyordu. Başıyla onaylayarak tekrar yerine oturdu. "O iyi mi?"
Bir şey demedi çünkü o da bilmiyordu. Henüz kimseden haber çıkmamıştı.
"Sechs, biliyorum. Ben senin arkandayım, ama bu kadar ileri gidemezsin." Duraksadı. "Ne?"
"Bak.. Bu kadar değil Sechs lütfen.. Ben de sorun yaşamaya başladım. Sürekli açıklarını kapatmaya çalışıyorum ve bu artık.. Jungkook yüzünden suçlu hissediyorum. Bu yüzden bir şekilde yardımcı olmak istedim ama sen gerçekten bunu kötüye kullanmaya başladın. Benden kolay şeyler istemiyorsun. Sürekli adaletle uğraştırıyorsun ve göze batmaya başladı. Benim de mesleki hayatım yanacak."
Agus başını sallayarak başka tarafa baktı. Suçlu hissetmişti kendisini. Bay Kang'da suçlu hissettiğini ve karşı gelmediğini görerek konuşmaya devam etti.
"Tanrı aşkına beni de düşün! İlk seni akladım, kurtuldun. Sonra Yoongi'nin cezasını düşürttürdün. Gidip basın açıklaması yaptın ki bu en beteriydi ama ben sesimi bile çıkarmadım. Yetmezmiş gibi gidip teslim oldun! Herkesi adımı vererek tehdit ediyorsun. Rüşvet veriyorsun. Hücreye bile girmişsin. Üstüne gardiyanı dövmüşsün ve ugh! Birini belkide kör ettin ve yine seni aklamamı istiyorsun!?"
Agus bağırmasına sinir oluyordu. Zaten burada delirmek üzereydi, bu adam ne konuşuyordu? Haklı olabilirdi ama suçunu kabul etmişti zaten. Neden daha uzatıyordu ki?
"Herkes gördü üstelik. Seodaemun'dan gideceksin. Saklamamın başka yolu yok."
Sinirle ayağa fırladı. "Yoongi ne olacak?! Ben onu yine bırakamam. O kadar manyağın içinde kalamaz onca olandan sonra."
"O zaman onu da başka güvenli bir yere geçirtiriz. Oldu mu? Sen onu her gün göreceksin diye orada kalırsan onları susturamam. Seodaemun sizin için bitti Agus. Daha lafını açma. Senden desteğimi çektiğim an bitersin, bana karşı diklenme artık."
"Sechs?"
Hoseok ve Taesun'u gördüğü an telâşlandı. İlişkileri çoktan bitmişti ve karşılaşmak tuhaf gelmişti.
"Sen hangi yüzle buradasın?!"
Taesun aralarına geçerek Hoseok'u engelledi. "Sakin ol hyung," Agus kendisine atarlanan Hoseok'a fazla sinirlenmişti. O kimdi de kendisini böyle yargılıyordu?
"Hoseok bana sesini yükseltme yemin ederim sen zararlı çıkarsın." Bay Kang iç geçirerek demir sandalyeye oturdu. O hiç değişmiyordu.
"Ne dedin sen,? Görüyor musun Taesun?! Bir de üste çıkıyor masummuş gibi!"
Gelenin geçenin kendisine patlamasından bıkmıştı artık. Tanrı aşkına Yoongi için yaptıklarını göremiyorlar mıydı bunlar?
Uzatmayıp yerine oturdu. Kavga çıkartmak istemiyordu. Yoongi bu hâldeyken üstelik.
"Sechs git işte uzatma!" Taesun kendisine bağırdığında bile sakin kalmaya çalıştı. "Bağırma bana."