~21. Bölüm
Sıkıntıyla nefes alıp, sallayan arabanın penceresinden dışarı baktı.
Bilekleri acıyordu. Kelepçelerden ince ellerini zorla kurtarınca, polisler iyice sıklaştırmıştı. Kızarmıştı. Yer yapıp acıyan yerde baş parmağını gezdirdi.
Gözyaşlarının kuruduğu yerler kaşınmıştı. Elini yüzüne götürüp ovalarken tekrar içlenmiş, titrek bir nefes almıştı.
Araba tümseğin üzerinden geçince midesi bulanmıştı. Dudaklarını ıslatıp derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı.
"Yapamam biliyorsun. Kendimi gösteremem. Kendimi veremem sana. Acınası halimi gösteremem. Bu yüzden yine takıyorum maskemi, seninle buluşmak için yola çıkıyorum." Söylediği şarkıya ara verdi.
Akmaya başlayan göz yaşlarını eliyle sertçe sildi. Tekrar derin bir nefes alıp gözyaşları akmasın diye başını yukarı kaldırdı. "Ama seni hâlâ istiyorum,"
Karşısında bir polis oturuyordu. Sert görünse de şarkı söylemesine kızmamıştı. Sessizce dinlemişti.
Arabanın durması üzerine içindeki korku iyice büyüdü. Bulunduğu yerin kapısı açılmış, yine kollarından tutularak arabadan indirilmişti.
Etrafını inceleme fırsatı bile bulamamıştı. Gelen kadın polisler sertçe kafasını aşağı eğdirmiş, iteklemişlerdi. Kadının başında olan eli yüzünden sadece bastığı yerleri görebiliyordu.
Bu gururunu fazlaca kırarken, insan değilmiş gibi gösterilen bu muamele ona çok ağır gelmişti. Hep önünde eğilinen biriydi ve durum zoruna gitmişti.
İteklenerek birkaç odadan geçmişti. Son geldiği yerde yanına iki kadın gardiyan daha gelmiş, aramaya başlamışlardı. Kelepleçeleri çözdüklerinde bilekleri daha fazla acımıştı.
"Arayacağız rahat dur!" Diğer gardiyan giydiği şeyleri çıkarmaya başladı. Fazla utanıyordu. Üzerinde gitgide bir şey kalmamıştı, üstelik burası çok soğuktu.
Kıyafetleri elden ele dolaşıyordu. Kadının elleri kolyesini ve yüzüklerini bularak almış, aralarında paylaşarak cebe indirmişlerdi. "O olmaz. Jimin hediye etti, lütfen geri verin."
"İçeri bunları sokmak yasak." Dudaklarını dişledi. "Ama benim için çok değerli.." Aralarından biri acıyarak diğer kadının elinden aldı kolyeyi. "Tamam dolaba kaldıracağım. Çıkacağın zaman alırsın." Minnetle gülümsedi. "Teşekkür ederim."
Cevap olarak soluk bir gülümseme almıştı. "Temiz. Giyin." Masaya konan kıyafetleri hızlıca üzerine geçirdi. Öyle durmak hem utanç vericiydi, hem de soğuktu.
Bir kaç şeyin ardından uzun bir koridora girdi. "Her koğuşta 6 kişi var." Kafasını salladı. İçeri girdiğinde direkt insanları süzdü. 4 yıl burada kalacaktı sonuçta. Yine de korktuğu gibi olmamıştı. Hepsi kendi yatağında sessizce oturuyordu.
"Yatağın şurası. İyi geçinin." Gardiyan çıktığında kimse kendine bakmamıştı bile ki bu iyiydi. İlerleyerek yatağına oturdu.
Yatağı tam ortada alttaydı. Bunun için şükretti. Odanın bir kısmına 3 ranza yan-yana konulmuştu. Yatakların hemen karşısında da masa ve küçük bir mutfak vardı. Mutfağın hemen yanında bir kapı vardı, ki zannınca orası lavaboydu.