--35. Bölüm
Taehyung kendisine oturduğu koltuktan alayla bakıyordu. "Bok alırlar seni."
Agus onu takmayarak internetteki araştırmasına devam etti. "Sechs, sabıkan var gerizekalı mısın?"
"Farkındayım Taehyung. Elbette, bunun için de bir şeyler düşündüm, tamam mı?" Tae kınayan bir ifadeyle kaşlarını kaldırdı. "Neymiş?"
"Bay Kang. Gidip yalvaracağım."
"İkna olması imkansız, ama diyelim ki, ikna ettin, adam sabıkası olan birini nasıl aldırsın?? Göz önünde o kadar çok olmanıza rağmen?!"
Agus bir şey bulamadığı laptopun kapağını sertçe kapatarak yana koydu ve öfleyerek arkasına yaslandı. "Yeni kimlik yaptırsın."
Taehyung histerik bir gülüş attı. "Tüm dünya senin etrafında dönüyormuş gibi davranıyorsun. Yaptırsın da ne demek? Emir veriyor birde. İnsanlara bu kadar üstten bakmayı kes Sechs."
Biliyordu o da. Çok ileri gidiyordu, son zamanlarda çok değişmişti. Öfkesini hiç kontrol edemeyen biri olmuştu.
"Onların hiçbiri bana tepeden bakmaktan çekinmedi ve acımadı Taehyung. O herifi öldürdüm diye pislik olan benmişim gibi muamele görüyorum." Gözleri doldu. Sıkıntı öyle bir bastırmıştı kendini tutamayıp öfkesini kusar bir hâlde konuşmaya başladı.
"Ben zirvedeydim Taehyung." Bu cümle bile onu ne kadar kötü olduğunu gösterdi Taehyung'a. İçi sızladı.
"En tepedeydim. Kariyerim.. Her şeyim mükemmeldi. Ne olduğunu bile anlamadan o orospu çocukları evimi bastılar. Kendimi huzurlu ve güvende hissettiğim tek yerdi. Haftalarca soğuk bir depoda onlarca perişan insanla birlikte kaldım. Kendimi korumak istedim. O anları tekrar yaşamak istemeyerek birini öldürdüm. Kimse bana acımadı Taehyung."
Hıçkırığı konuşmasını böldü. Yutkundu. "Yoongi bile.. O bile çıkıp da sen ne yaşadın demedi. Teselli etmedi. Tabii onun Jungkook'u ve kendi sorunları vardı. Gözü hiç beni görmedi ki. Acımadı bana. Affetmeye bile değmedim ben Tae."
Sesi titrerken konuşmaya çalıştı. Elleri gözlerine rutin bir hâlde gidip geliyordu. "Ben bütün bunlar olurken sustum Taehyung. Kimseye belli etmedim. Sadece o herif rahat etsin diye elimden geleni yaptım. Jungkook yüzünden üzülmesin, tekrar öyle ağlamasın diye onu unutturmak için o kadar çabaladım ki. Ne istese aldım, ne istese yaptım. Yüzü gülsün diye nefret ettiğim şeylere bile göz yumdum."
Taehyung onun böyle patlayacağını tahmin edememişti. Ne diyeceğini, nasıl susturup, nasıl teselli edeceğini bilemiyordu. Sadece şaşkınca kızın içini boşaltmasını izliyordu.
"Sorguya çekildim Taehyung. Ardarda sorular, psikolojik baskı. İtibarımın çöküşüne saniye saniye şahit oldum. Yoongi zarar gördüğü için çıldırdım ama o çıkıp da bana sen iyi misin demedi. Hücreye attılar, manyak bir gardiyandan şiddet gördüm. Kimse bi sikim demedi. Hapisten kaçtım Taehyung. O aptal Jungkook bana bir fırsat verdi ve ben en doğru seçimi yaptım. Yoongi'ye rağmen o adama 1 yıl sabrettim, evlenmeyi bile kabul ettim. Sırf Yoongi çabuk kavuşsun özgürlüğe diye. Ben o zaman Kook ile gitmeseydim biz belkide 20 yıl sürünecektik o hapiste. Affetmedi beni. Karşımda, gözümün önünde kim olduğu belirsiz bir manyakla gülüşüp durdu. Defalarca bağırdı, beni istemediğini söyledi. Ulan ben o hücrede korkudan kafayı yedim, biriniz de çıkıp Agus nerede demediniz."