9.bölüm 《istesen de karımsın, istemesen de!》

86.7K 3.5K 409
                                    


Bazı insanlar vardır; Tıpkı benim gibi kara bir zifiri kuyudan ibaret hayatını yaşayan ve belki de bir gün mutlu olacağına inananan. Annem; babam ve beni terk etmeden hemen önce mutlu ve sevgi dolu ebeveynlere sahip olduğumu düşünüyordum. Taa ki bu kusursuz masal annem, gidene kadar sürmüştü! Neden ve kiminle gittiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu ama babam onun için fahişe diyordu. "O fahişe bizi bir orospu çocuğu yüzünden terk etti!"demişti bir keresinde. 6 yaşındaki küçük bir kız çocuğu bunu neye yorabilirdi ki?

Babamın yoğun isteği üzerine lise'yi özel bir kolejde gözlerden uzak, yatılı olarak okumamın ardından eve geri dönmüştüm. Eve giren çıkan kadınların haddi hesabı yoktu. Birde yapışkan ve ilgili halleri yok muydu? Midem bulanıyordu. Babam çok değişmişti. Beni hor görüyor, yokmuşum gibi davranıyordu. Babalık vazifesi sadece maddi imkan sağlamaktan ibaretti. Eski ilgili, sevgili hallerini kaybetmişti bana karşı ve nefretini gözlerinden okuyabiliyordum. Üniversiteyi çocuk doktorluğu üzerine okurken bir an önce mezun olup işimin başına geçmek ve babamın yanındaki sığıntı hayatıma son vermek tek isteğimdi. Bunun için gecemi gündüzüme katıyor haddinden fazla ders çalışıyordum. Bu uğurda kaç gece ateşlenip kendi kendimi tedavi ettiğimi hatırlamıyordum bile. Kimseye derdimi anlatabilecek kadar cesaretli yada girişken biri değildim. O sıralar tek arkadaşım Yeliz ile tanışmış ve biraz olsun sırtlandığım sıkıntılardan onun sayesinde arınabilmiştim. O gerçek bir dost, iyi bir dinleyiciydi. Yaşadığım her şeyi bilen, sorgusuz yanımda olan tek insandı.

Okuldan mezun olmamın hemen ardından bir kaç hastane ile görüşmelere başlamıştım. Olurda devlet dairesinde bir yere yerleşemezsem özel hastanelerden birini değerlendirebilecektim.

Tabii, babamın benim hakkımda başka planları olduğunu o sıralar nereden bilebilirdim ki? Bazen kendimi hayalet gibi hissetmeme neden olan tavırlarının altında benim için hiçte hoş olmayan fikirleri bir akşam yemeğinde gün yüzüne çıkmıştı.

"Samet ile evleneceksin!"

Ne kadar karşı çıkıp ayak diretmeye çalışsamda beni bir şekilde egale edebilmişti. Samet'i yaklaşık 5 yıldır tanıyordum. Pisikopat, bencil ve acımasız bir adamdı. Babamla birlikte kurdukları ortak şirkette dönen pis işlerini kapı arkalarından gizli saklı duymuştum. Ve tabii babamın son gözdesi Vika'da bu işin içindeydi. Kadın ticareti, uyuşturucu ve kaçakçılık işleri yapıyorlardı. Aslında kurdukları şirket onlar için sadece bir paravandı. Babam her zaman paranın ve gücün insanı ayakta tuttuğunu söylerdi. Bu, onun hayat felsefesi haline gelmiş, varlığının temsili gibiydi.

Hiç acımadan insanların hayatını karartabilecek, kötü işler yapıyorlardı. Kaç kere kaçmaya çalıştığımı ve o gün içerisinde enselendiğimi hatırlamıyorum. Ama hayat hiç beklemediğim bir anda bana yeni bir kapı aralamıştı. Bir evlilikten kaçarken ilk görüşte- belki de aşık olduğum- yada etkilendiğim adamla evlenmiştim. Şimdi ise ne yapacağımı tamamen şaşırmış büsbütünüyle afallamış haldeydim.

Mutlumuydum?

Evet!

Yeni ailemin arasında sivrilecek kadar umutsuz bir kadın olmama rağmen onlar bir şekilde benim eksiğimi kapatıyor gibiydi. Dikkat çekmiyordum. Bu onların mükemmel insanlar olduklarını gösteriyordu. Çok soru sormuyorlardı. Bu beni oldukça rahatlatıyordu ama Fırtına'nın bu işte parmağı olduğunu düşünmüyor da değildim. O, farklı çok ilginç bir adamdı. Hayatımda tanıdığım en suratsız, çatık kaşlı, öfkeli ve bazende ona yakışmayacak yumuşak bir tavrı vardı. Bir anı kesinlikle bir anını tutmuyordu. Uzun boyluydu, geniş omuzlarıyla beni arkasına aldığında güven hissini iliklerime kadar hissederken onun yanında bana birşey olmayacağına emindim. Gür sesi söylediklerine karşı çıkılmasını imkansız kılsa da bana karşı sıkça merhametli tarafı meydana çıkıyordu. Ve yanında güven duyduğum bu adam şuan her iki cihanda da benim kocamdı.

kurban olduğum karadeniz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin