2.bölüm《evlen benimle》

96.1K 3.9K 997
                                    

İyi okumalar..

Ağzım açık, karşımdaki adama bakakalmıştım. Benimle geliyorsun derken neyi kast etmişti. Yoksa Yelizle konuşmalarımızı mı duymuştu? Ya duyduysa ve Samet'e söylerse, ben ne yapardım? İliklerime kadar titredim. Dikkatle yüzüme bakıyordu ve kaşları çatılmıştı.

"Ne dediğimi duymadın mı?"diye sordu. İtiraf etmem gerekirse yaşadığım korku nedeniyle sesimi bulmam bir kaç saniyemi aldı.

"Lütfen.. Samet'e burada olanları söyleme, lütfen!" yalvararak baktım gözlerine fakat, çatık olan kaşları daha derin bir hal aldı.

"Samet'e söylemek mi? O piç herife burada geçen konuşmaları söyleyeceğimi sanmıyorum"diye kararlılıkla konuştu. O anda mutlulukla gözlerim dolmuştu.

"Peki, neden seninle gelmemi istiyorsun?"

Dudaklarını ısırdı ve başını iki yana salladı. "Sana yardım edeceğim"dedi. Kalbim mutlulukla kanat çırpmaya başladı ve büyük bir heyecan doldu içime. Ama karşımda çatık kaşlarla bakmaya devam eden adam bana neden yardım edecekti ki?

"Neden bana yardım etmek istiyorsun?"diye fısıldadım.

"Az önce yanında olan kızla, konuşmalarınıza kulak misafiri oldum. Yardıma ihtiyacın var ve ben sana yardım edeceğim"

Gülümsedim." Sadece buradan çıkmama yardım etsen yeterli"

Bana doğru yaklaştı ve aramızdaki kısa olan mesafeyide kapattı. "Samet'ten kaçman kolay olmayacak Deniz. Bunu en az benim kadar sende iyi biliyorsun"diye ilgili bir sesle mırıldandı.

"Biliyorum zor, ama imkansız değil öyle değil mi?"

"Benimle Trabzona gel, sana yardım ederim"diye teklifte bulundu. Küçük dilimi yutmama ramak kalmıştı. Bu adam bana neden yardım etmek istiyordu yahu?

"Bana neden yardım etmek istiyorsun? Beni daha tanımıyorsun bile!"

"İstemediğin şeylere zorlandığının farkındayım Deniz. Ne diyorsun teklifimi kabul edecekmisin?"diye sorusunu tekrar etti. Yeşil gözleri güven verici bir ışıkla parladı ve ben koşulsuz şartsız teklifini kabul ettim.

"Tamam, kabul ediyorum"

"Hadi o halde yokluğun daha fazla göze batmadan buradan çıkalım"elini uzattı ve gülümsedi. Bende hiç düşünmeden elini sıkıca kavradım. Büyük adımlarına ayak uydurmaya çalıştığım anda aklıma gelen detayla adımlarım durdu ve Fırtına'nın da koluna asılıp durdurdum.

"Fırtına, bu kılıkta buradan çıkmam imkansız ve seninle kaçtığım anlaşılırsa başına bela açmış olurum" kaşları yine çatıldı. Elimi kaldırıp kaşlarını düzelttim.

"Bakma öyle, haksız değilim"

"Umrumda değil! Kimseden korkum yok"dedi baskın bir sesle. Sahi bu adamın korkacak bir tipi yoktu ki..

"Neyse şurada üstümü degiştireyim işimizi garanti altına almış oluruz"

şaşkınlıkla gözleri açıldı."Saçmalama kızım, bir gören olacak şimdi"diye tersledi beni. Umursamadan kolundan çekiştirip bahçenin arka kısmına sürükledim. Ağzının içinden homurtuyla karışık küfürler savuruyordu.

Yalının duvarlarına dayanan büyük bir ağacın arkasına geçtim. Elim elbisenin fermuarına gittiği an "hey, ne yapıyorsun Deniz? Tövbe Estağfurullah, kızım sende hiç utanma yokmu burada yanımda soyunuyorsun?"diye adeta ateş püskürdü. Ağzımın aralandığını hissettim. Ne diyordu bu adam?

"Ne? Saçmalama Fırtına elbisenin altına kıyafet giymiştim. Hem ne diye senin yanında soyunacakmışım, o kadar edepsiz bir kız değilim şükür"diye çemkirdim. Gözlerini devirdi ve sıkıntıyla nefes aldı.

kurban olduğum karadeniz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin