15.bölüm 《Karadeniz!!》

81.4K 3K 381
                                    

Üstüme daha uygun bi'şeyler giydikten sonra yine bir masa etrafında toplanmıştık. Fırtına'nın yüzüne dahi bakmıyordum. Kızgındım. Ne vardı yani elbisemin düğmeleri dizlerimden biraz yukarıda bitiyorsa? Hem o elbiseyi kendisi almamışmıydı yani? Ne kadar dil döküp anlatmaya çalışsamda laz inadı tutmuştu. "O elbise değişecek!"

Sessizce edilen kahvaltıyı bir anda inlemeye benzer bir ses bozdu. Benimde dahil olmak üzere herkesin gözleri kapıda üstü başı dağılmış eliyle ensesini ovan Poyraz'a döndü. Zavallı adamı gerçekten kapıda bırakmışlardı.

"Benim kapı eşiğinde ne işim var ya? En son eve gelmiştim ve abimle Rüzgar bana destek oluyordu diye hatırlıyorum."

Rüzgar pişmiş kelle gibi sırıtırken, "O iş; en son Fırtına ağabeyim yengemi sırtlanmadan önceydi bro"diye atıldı.

"Ne?"

Boğazımı temizleyip varlığımı belli etmeye çalıştım ama başta kocam olmak üzere beni sallayan yoktu. Asiye babaanne halime acımış olacak ki hemen duruma el atarak,"Bu cücuk beyinli boş boş konişiy. Ben dedum bunu kapida bırakun akli başuna gelsin deye!"dedi.

Poyraz'ın gözleri şokla açıldı. Daha sonra Asiye babaanneye öfkeyle baktı ve "cık cık cık! Ulan nene sende hiç insaf yok mu"?diye çıkıştı.

"Yoktur!"dedi Asiye babaanne kaşlarını çatarak."Size fişkulanunca bu eve gelmeyun demişum!"

Poyraz onunla başa çıkmayacağını anlamış olacak ki homurdana homurdana, arada acıdan inleye inleye merdivenleri çıkmaya başladı. Sonuçta tüm gece beton zeminde uyumuştu adam, her yeri tutulmuş olmalıydı. Ama bu perişan hali Asiye babaannenin keyfini yerine getirmiş gibi görünüyordu, ardından seslendi.

"Oh ne iyi oldi, ne has oldi sağa!"

Poyraz,"Sen elime düşersin yaşlı kurt!"diye bağırdı üst kattan.

Kıkırdayarak kahvaltıma devam derken Rüzgar'ın imalı gülümsemesine takıldım. Bu çocuk yine beni utandıracak bi'şeyler düşünüyordu. Buna neredeyse emindim. Çok geçmedi ki, "eee, yenge dün geceden beri nasılsın?"diye sordu. Allahım bu çocuğun soruları vücudumdaki tüm kanı neden yüzüme topluyordu? Galiba o çok utanmaz bende fazla utangaçtım.

"Sanane lan dallama! İşine bak sen!"diye çıkıştı Fırtına. Ama ben bir ilk yaparak utancımı kısa süreliğine ruhumun en derinliklerine ittim.

"Ne olsun be yengesi tek kale maç işte,"yüzümü buruşturdum. "Pek zevkli olmuyor!"

Keşke o sıra Fırtına çay içiyor olmasaydı. Masaya püskürttüğü çay yetmemiş gibi öksürük krizine girmişti. Müdahale etmezsem muradıma eremeden bu dünyadan göçüp gidecekti yiğidim. Yerimden hızla kalktım ve yumruk yaptığım elimi birbiri ardına sırtına indirmeye başladım.

Tabii kinaye yapmayı da elden bırakmış sayılmazdım."Ay kocacım iyimisin! Tüh adam utandı, gördün mü?"

Fırtına bana inanamaz gözlerle, öldürecekmiş gibi ve birazda öfkeyle bakarken tüm aile neredeyse kahkaha atıyorduk. Özür diler gibi omzumu silktim. Ona göz kırptım ve sandalyeme geri oturdum.

Aman sus sus nereye kadar canım!

Fırtına'nın gözleri şeytani bir düşünceyle kararırken bu yaptığımın bana pahalıya patlayacağına adım kadar emindim. Umursamadım. Çok çok ne yapabilirdi ki yani?

Poyraz üstünü değiştirip, yerine şık ve jilet gibi bir takım elbise giyinmiş vaziyette masadaki yerini aldığında, ailece kahvaltımıza kaldığımız yerden devam ettik. Rüzgarın utanmaz dili, Pınar'ın tatlı tatlı kıkırtısı, Emine annenin uyarı dolu ayıplayan 'cık' cıkları, Asiye babaannenin azarlamaları, Poyraz'ın inlemeleri derken Fırtına'nın homurdanmalarıyla bir kahvaltının daha sonuna gelmiştik.

kurban olduğum karadeniz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin