8.bölüm 《imamını da kıydım hükümetini de!"

79.1K 3.6K 369
                                    

Arkadaşlar biliyorum bölüm çok geç geldi. Elimden gelen en hızlı şekilde bölüm yazdığıma emin olabilirsiniz. Canımdan çok sevdiğim babaannem ki ben onun koynunda büyüdüm kanser ve tedavisi boyunca yanından ayrılamazdım. Şükür ki şimdi çok daha iyi. Bana özelden saydıran, ne yaşadığımı bilmeden söylenen insanlara söyleyecek hiç birşeyim yok. Fakat bilmenizi isterim ki hiç birşey benim canım dediklerimden öteye geçemez. Elbette bende hikayemi en güzel şekilde yazıp sizlere sunmak isterim ve yeni bölümü dün yayınlayacaktım ama içime sinmedi. Elimden gelenin en iyisini yazmaya çalışıyorum. Benden ve hikayemden desteklerini esirgemeyen özelden yazarak iyi dileklerde bulunan arkadaşlara sonsuz teşekkürler...

Sabah erken sayılabilecek bir saatte uyandığımda gün yeni ağırmaya başlamış olmalıydı. Asiye babaanne dediğini yapmış, Fırtına'nın tüm baş kaldırılarını ustalıkla savuşturmuştu. Hemen yan tarafıma baktım, Asiye babaanne yoktu. Üzerimdeki çarşafı sıyırıp yataktan çıkarken köşedeki tekli koltukta oturan ve elindeki tespihi başını eğik bir şekilde çeken Asiye babaanneyi görmeyi beklemiyordum ve o anda ağzımdan korku dolu bir nidanın kaçmasına engel olamadım. Aniden başını kaldırıp bana baktı. Yüzünde muzip belki biraz da hayret dolu bir bakış vardı.

"Bu saatte namaza mi kalktun kizum?"

Üstüme çeki düzen vererek yataktan çıkarken, "Hayır Asiye babaanne sadece susamıştım"diye fısıldadım ve gülümseyerek yanına doğru ilerledim. "Ama namaz kılmayı bana öğretirsen bunu yapabilirim."

Uzanıp elimi avuçları arasında sıkarken yüzünde gayet memnun bir gülümseme vardı ama arasına sıkışan biraz olsun hüzünü fark edebilmiştim. "İstiymisin ki?"

Başımı salladım. Yüzündeki gülümseme yerini şefkate bırakırken avuç içini elimin üstüne ufak ufak vuruyordu. "Dua biliymisin?"

"Evet, ama hepsini değil."

Anlayışla başını sallayarak, "hayde git abdest al o vakit. Namaza duriyruk."deyip kıkırdadı. Asiye babaanne yaşına göre mizah yönü oldukça gelişkin bir kadındı. Onun yanında hem ciddi hemde olası bir kahkaha tufanına hazırlıklı olunmalıydı. Odanın içindeki lavaboya girdiğimde ilk okulda
öğrendiklerimden arta kalanıyla abdest almaya başladım. Asiye babaanneye bunu bile tam anlamıyla bilmediğimi söylemeye utanmıştım. Elimi ve yüzümü kuruladıktan sonra dün gece bana yatarken verilen minik mavi çiçekleri olan geceliğin namaz için uygun olduğunu düşündüm. Tekrar odaya geri döndüğümde yine aynı koltukta otururken onu buldum ama bu defa elinde ve bana uzattığı oldukça büyük bir beyaz yazma vardı. Hemen alıp üçgen şekilde katladım ve başıma sardım. Eliyle yere serdiği iki seccadeyi bana gösterdi. Koltuktan kalktı ve yere bağdaş kuracak şekilde oturdu. Eliyle yanındaki seccadeye vururken, "Gel otur bakayum kizum"diye fısıldayıp merhametle gülümsedi. Hemen dediğini yaptım ve bende yanına bağdaş kurdum. "Şimdi anlat bakayum nasil abdest aldun? Yani biliymisin?"

Yutkundum. Dürüst olamam gerekirse bu sorusuna hazırlıksız yakalanmıştım. "Aslında..şey.."diye gevelerken sözümü kesti.

"En iyisumi nasil abdest alduğunu anlat kizum. Bilmemek ayup değil, öğrenmemek ayuptur!"

Titreyen çenemle, zaptedemediğim dudaklarım, olası bir ağlama krizine gireceğimi gösteriyordu. Buraya geldiğim andan bu yana aile sevgisi, sıcaklığı ve hiç bir zaman hissedemediğim duyguları yaşamak oldukça duygulanmama sebep olmuştu anlaşılan. Asiye babaannenin eli destek vermek ister gibi omzuma dokunduğunda kendimi daha fazla tutamadım ve hayatım boyunca ilk defa kuvvetli bir hıçkırığın ardından sicim gibi akan gözyaşlarımı serbest bıraktım. Bu duygu yoğunluğu da neyin nesiydi böyle?

"Ben.."diye fısıldadım ama hıçkırıklarım, kelimelerin ağzımdan çıkmasına engel oluyordu. "Asiye babaanne.. ben hiç birşeyi tam anlamıyla bilmiyorum."

kurban olduğum karadeniz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin