26. bölüm《Bizim hikâyemiz bu değil, Karadeniz!》

70.8K 2.8K 347
                                    


Oy.. dayanamadum size yeni bir bölümle geleyum dedim. Nasıl iyi etmişmiyim? 😂😂

Gözlerimi Fırtına'nın gürlemesiyle aralamaya çalıştığımda, göz kapaklarımda onlarca tonluk ağırlık varmışcasına tamamen açmam neredeyse mümkün değildi.

"Bir hafta oldu doktor, neden hala uyanmıyor?"diye bağırıyordu.

Ne! Ben bir haftadır uyuyormuydum yani?

"Sakin olun Fırtına bey. İnanın bana endişenizi anlıyorum ve Deniz hanımın hayatı için elimden gelenin en iyisini yaptığıma emin olabilirsiniz. Biliyorsunuz sağlığı açısından onu biz uyutmak zorunda kaldık ama artık her an uyanabilir."

Bu konuşan sanırım doktordu.

Fırtına,"Bir an önce uyansın artık..."diye fısıldadı. Sesi o kadar yorgundu ki, gözlerimi aralamak için üstün bir çaba sarf ettim. O beni bekliyordu. Uyanmamı istiyordu. Gözlerimi ne kadar açmaya çalışsamda imkanı yoktu başaramıyordum. Konuşmak istedim ve o anda burnuma takılan yabancı bir cismin olduğunu fark ettim. Ayrıca... ben yüz üstü yatıyordum. Şimdi fark ettiğim ise staj yaptığım hastanede kulağımın aşina olduğu makina seslerini duyabiliyordum.

"Sabırlı olmalısınız. Biliyorsunuz ki Deniz hanım, riskli ve zor bir ameliyat geçirdi."

"Biliyorum.."diye mırıldandı Fırtına. Hemen sonra saçlarımda dokunuşlarını hissettim. "Benim Karadeniz'im güçlüdür, asla pes etmez!"

Gülümsedim ve konuşmaya gayret ederken güçsüzce, "Fırtına"diye fısıldayabildim.

"Güzelim.."dedi aniden ve nefesini yüzümde hissetmem aynı zamanda gerçekleşti. "Gözlerini aç bebeğim..seni özledim."

Yüzümü buruşturdum. "Açamıyorum ki."

Doktor uyarı dolu bir sesle,"Kendinizi yormayın Deniz hanım. Günlerdir uyuyorsunuz ve bu çok normal"diye bilgilendirdi.

O an ne düşüneceğimi bilemiyordum...nasıl hissedeceğimi de. En son vurulduğumu ve Fırtına'nın çaresizce bana yalvarmalarını hatırlıyordum. Birde en son ağzımda hissettiğim kan tadını. Sonrası yoktu.

"Anlıyorum.."demekle yetindim.

"Güzelim kendini nasıl hissediyorsun, ağrın var mı?"

Fırtına'nın panikle sorduğu soruyla bedenimi keşfetmeye çalıştım. Vücudum yorgunluktan olsa gerek hareket kabiliyetini kaybetmiş gibiydi.

"Sadece göğsüm ağrıyor ve neden hareket edemiyorum? Hem neden yüz üstü yatıyorum ben?"

Fırtına sessizliğini korurken sorularıma doktor cevap vermeye başladı.

"Günlerdir yüz üstü yattığınız için göğsünüzün ağrıması gayet normal Deniz hanım ve yaranız sırtınızda olduğu için bu şekilde yatmanızı uygun gördüm."

"Anladım.."diye mırıldandım. "Fırtına?"

"Buradayım güzelim."dediğinde, "Elimi tut lütfen."dedim yalvarır gibi. Yanımda olduğunu hissetmeye ihtiyacım vardı. Elimi avuçları arasına alırken minik minik öpücükler konduruyordu. Avuç içlerime temas eden sıcaklıkla parmak uçlarımı çenesinden usulca kaydırıp yanağına getirdim ve usulca okşadım.

"Senin ateşin mi var?"

"Hayır güzelim. Hastane çok sıcak sadece."

O an Fırtına'ya inanmadım ve göz kapaklarımdaki ağırlık perdesini güçlükle kaldırmayı başardım. Karşımdaki bulanık görüntü netliğe kavuşurken bir kaç kere kırpıştırarak yanma hissini en aza indirdim. Sevdiğim adam gergin bir ifadeyle gülümsemeye çalışıyordu. Gözleri kıpkırmızıydı ve biraz da şişmişti. Aşırı solgun görünüyordu. Başımı yaşlı ama dinç görünen doktora çevirdim. Ciddi görüntüsüne nazaran endişeli gibiydi. İlgimi tekrar Fırtına'ya verirken bakışları hayranlıkla yüzümde ağır ağır dolanıyordu.

kurban olduğum karadeniz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin