kurban olduğum karadeniz (Tamamlandı)

17.bölüm 《Sana, uykumun kaçtığını söylemişmiydim?》

Sıcak sıcak yeni bölüm geldi arkadaşlar ama 15 yaşından küçük kardeşlerimizin gözlerini kapatacağı sahneler mevcuttur! Ona göre peşin peşin anlaşalım. 😉

Fırtına'nın sakinleştirici sesiyle biraz olsun kendime gelirken kapı kolu gıcık bir ses çıkararak aşağı yukarı çekiştirildi ve ardından Asiye babaannenin sesi duyuldu.

"La çatara ne ediysun kiza. Boyun Posun devrulsun emi. Aç şu kapiyi, aç!!"

Kıkırdayarak gözlerimi Fırtına'ya kaldırdım. Bakışları şaşkın ve birazda öfkeliydi. Bir anda merak duygusuyla parlayan gözlerini bana çevirdi. "Bu kadına ne yaptın sen Karadeniz? Önceden benim için herkese kafa tutan yaşlı kurt, şuan tamamen bana karşı."

Omzumu silkip dudaklarımı 'bilmiyorum' manasında büktüm.

"La sağa diyiyrum, aç şu kapiyi! Hem vallahi, hem billahi kıracağum şimdi."

O anda Fırtına'nın gözleri şeytani bir ışıkla parladı ve aynı anda bana göz kırptı. Aklından, kesin beni yine zor durumda bırakacak bi'şeyler geçiriyordu. Beklemediğim bir anda omzumda tutup beni ters çevirdi ve duvara yasladı. İşte şimdi başlıyorduk! Daha ne olduğunu anlamadan ansızın popoma bir şaplak indirdi.

Cırladım. "Ay, acıdı be!"vurduğu yeri ovalarken homurdandı.

"Bu, beni dinlemediğin içindi Karadeniz!"

Asiye babaanne neredeyse kapıyı kıracak şekilde yumruklarken aynı anda bağırıyordu.

"Uyy çatara yedum seni! Dayan Deniz kizum, nenen geliy!"

Ve bir şaplakta diğer popoma indirdi. "Ayy, yandım!"

Umursuz bir sesle,"Bu da... garip kalmasın diyeydi."dedi.

Şaşkınlıkla inledim. Popom alev alev yanıyordu. "Ya sadist misin sen be adam? Canım yandı!" Huysuzca yerimde kıpırdanırken vurduğu yeri okşuyordu.

Ah, ne güzel bir ceza!

Sakin ve kararlı bir sesle,"Sözlerimin dışına çıkmaman gerektiğini artık, biliyorsun Karadeniz!"diye gürledi. Sanırım sesini dışarıya duyurmaya çalışıyordu. Beni kendine çevirdi ve o saniyede dudaklarıma kapandı. Bir kez daha sıcak dudaklarını kabul ederken kalbimin gümbürtüsü tüm odada duyulacak cinstendi. Dışarıda bağıran ve benim için kendini parçalayan Asiye babaanne bile şuan umrumda değildi ki, aklım başımda hiç değildi. Fırtına'nın yakınlığı beynimin çalışan her hücresini uyuşturmuştu ve çabucak etkisi altına girmiş vaziyetteydim. Dişleriyle dudaklarımı ezerken kendimi tutamadım, ağzına doğru inledim. Eli, saçlarımın arasına usulca karışırken bende daha bu sabah hayalini kurduğum doğal saçlarının arasından parmaklarımı geçirdim. O kadar yumuşaktı ki.. Boğuk bir şekilde inledi. Kolunu belime sarıp beni havalandırdığında düşünme yetimi tamamen kaybetmiştim. Bir kaç adım ilerledikten sonra kendimi uçarken ve daha sonra serin yatakta buldum. Bana tepeden avına odaklanmış bir aslan edasıyla baktı. Gözleri Şeytani bir düşünceyle parlarken, arsızdı ve tutku yüklüydü. Dizini kırıp yatağa çıktı. Ağır ağır üzerime doğru emekliyordu. Nutkum tutulmuştu ve kalbimin düzensiz ritmi kulaklarımda yankı buluyordu. Bacaklarımı bacaklarının arasına alacak şekilde üstümdeki yerini aldığında korku, tedirginlik ve biraz da heyecanla bekledim. Yüzüme eğildi, önce alnıma küçük bir öpücük kondurdu, sonra burnumun üstüne ve daha sonra hiçte kibar olmayacak şekilde dudaklarımı ele geçirdi. Öpüşü sert, aceleci ve yoğundu. Kendimi kaybetmişcesine karşılığını vermeye çalışıyordum. İpin ucu kaçmıştı artık. Bu adamın eşsiz dudakları beni baştan çıkarmış karnımı kaynatmayı başarmıştı. Onun tutkusu beni değiştiriyordu. Dudaklarının müptesı daha çok ona bağlanmama izin veriyordu. Eli elbiseme oradan açılmış bacaklarıma ulaştı. Ağır ağır yukarıya doğru çıkarken onu kesinlikle engellemek gibi bir düşüncem yoktu. Hatta dokunuşlarının hoşuma gittiğini bile söyleyebilirdim. Titredim. Büyük bir heyecan içinde inlerken bedenim muhteşem bir istekle kasıldı. Fırtına da benden farksız değildi, derin derin soluklar alıyordu. Arsız eli usulca kalcamı kavradı ve sıktı. Dudakları dudaklarımda bir kez daha inledim. Fırtına boğuk bir şekilde hırlayıp öpüşünü bir kademe daha sertleştirdi ve ansızın dudaklarımdan koparak kulağıma fısıldadı. "Beni istediğini söyle!"