6. bölüm

1.8K 755 133
                                    

HAPİSHANE 

Hicran, düşünceli bir şekilde kendisine sorulan soruya ne cevap vereceğini düşündü. Erganiliye güvenebilir miydi? Başka bir çaresi yoktu. Ya doğruyu söylüyorsa? Ya kardeşini başkaları öldürmüş ve sırada o varsa? Derin bir nefes aldı. Artık kendisi için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Daha on dört yıl cezası vardı. Ha evli ha değildi. Soğuk ama yine de endişeyle vereceği cevabı bekleyen Erganiliye ve nikâh memuruna baktı. Gözleri hayattan umudunu kesen, ölümün kıyısında duran biri gibi bakıyordu. Gözlerini kapatıp sanki ölümü kabullenmiş gibi “Evet,” dedi. Zayıf ve umutsuz ses tonu ne kadar savunmasız olduğunu da ele veriyordu. Erganilinin gözlerindeki galibiyetin resmini o an görememişti. Erganili sinsi sinsi kazandığı savaşın kutlamalarını sessizce ama mimikleriyle yaptı.
  Hicran, imzayı attıktan sonra koğuşuna gitmek için ayağa kalktı. Erganili, Hicran’ın kolundan tutup onu durdurdu. Oyalanan nikâh memurunu sert bir şekilde, “Dışarı çık!” diye uyardı. Hicran, bu ani değişimin şaşkınlığı içinde korkuyla titredi. Erganili ile göz göze gelmekten çekinerek kolunu kurtarmaya çalıştı. Erganili, Hicran’ı kendisine doğru çekip kulağına fısıldadı. “Seni görmeye geleceğim, bekletme beni.”
Hicran yine saflığının kurbanı olmuştu. Kimseye güvenmemesi gerektiğini ne yazık ki daha öğrenememişti. Koridorlardan geçip yatağına vardığında bir ölüden farkı yoktu. Koğuşta Erganili yüzünden adı çıkmıştı. Hicran, insanların kendisi hakkında ki düşüncelerini biliyordu ve her hatırladığında da ağlıyordu. Yine öyle yaptı. Bakışlardan çaresizce kaçıp başını yastığına gömdü. Saatlerce ağlayacaktı. Ölmeyi bile becerememişti. Bu da yetmezmiş gibi daha düne kadar ona işkence eden adamın isteyerek karısı olmuştu. Babasını ve kardeşini hatırladı. Nasıl da güzel bir hayatları vardı. Saatlerce ağlamış en sonunda uyuyakalmıştı. Uyandığında terlemiş olduğunu fark edip duşa girmek için hazırlandı. Giyeceği elbiseleri dalgın dalgın hazırlayıp banyoya doğru yürüdüğünde arkasından sinsi sinsi birinin yürüdüğünü henüz fark etmemişti. Her şey bir kaç saniye içinde olup bitmişti.
Hicran revirde düşünceli bir şekilde dün olanları düşünüyordu. Yorgun bir halde duş almak için banyoya girdiği sırada saldırıya uğramıştı. Biri elinde bir bıçakla ona saldırmış, kolundan yaralamıştı. Onu yıllar önce kendisine işkence eden kadın kurtarmıştı. Kurtardığı yetmezmiş gibi üstelik ağır bir şekilde de yaralanmıştı. Hicran revirde onun kendisine gelmesini bekliyordu. Kadın uyurken yüzüne daha dikkatli bakma fırsatı bulmuştu. Yüz hatları keskin ve sertti. Baygınken bile kaşları çatık ve belalı biri olduğu her halinden belli oluyordu. Güzel bir kadındı, dikkat çekiciydi. Hicran bu kadını bir türlü anlayamadığı için şaşkındı. Önceleri öldüresiye döverken şimdi Hicran için canını hiçe saymıştı. Bu işin arkasında belki de Erganili vardı. Kadın canı acırcasına inleyip gözlerini açtı. Hicran korkuyla karışık tebessüm etti.
“Nasılsın? Ağrın var mı?” diye sorabildi. “Kadın öfkeyle çık dışarı!” diye tersledi. Hicran biraz da kadının güçsüz halinden cesaret alıp, “Benden neden bu kadar nefret ediyorsun?” diye sordu? Ama kadın, "Defol!” diye bağırınca, Hicran korkudan kendini dışarda buldu. Evet, bu kadın Hicran’dan nefret ediyordu, çünkü Erganilinin Hicran’a olan duygularının farkındaydı. Erganiliyi deli gibi seviyordu. Erganili için Hicran’ı korumuş ölümden döndürmüştü. Bir kadın için bu durum ne kadar da kötü bir şeydi. Kadına koğuşta ‘Abla’ diye seslenirlerdi. Adını pek fazla bilen bile yoktu. Koridorda ayak sesleri duyuldu. Kapı açılınca içeriye Erganili girdi. Kadın doğrulmaya çalışsa da Erganili buna müsaade etmedi.
“Nasılsın?”
“Bu gerçekten umurunda mı?”
“Seni önemsemediğimi mi düşünüyorsun?”
“Gerekirse öl dedin!”
Erganili, kadına Hicran’ı öldürmeye çalışacaklarını, onu koruması gerektiğini ve gerekirse Hicran için ölmesi gerektiğini söylemişti. Ne kadar da acımasızcaydı.
“Onu bir tek senin koruyabileceğini biliyordum.”
“Hiçbir şey duymak istemiyorum. Git buradan!”
“Zehra!”
“Adımı hâlâ unutmamışsın.”
“Hiç değişmeyeceksin.”
“Vicdanını rahatlatmak için geldiysen ben iyiyim. Alışkınım kullanılmaya!”
“Beni iyileştirebilir!”
“...”
“Bir şey demeyecek misin?”
“Mutluluklar!”
“Bu kadar mı?”
“Umarım onu da benim gibi harcamazsın!”
Zehra’nın bu son sözü Erganilinin yüreğine dokunmuştu. Zehra da tıpkı Hicran gibi işlemediği bir suç yüzünden hapisteydi. Erganilinin işlediği suçu üstlenip hapse girmişti. Tek suçu Erganiliyi delice sevmekti. Erganili gidince Zehra ağlamaya başladı. Onu ağlarken hiç kimse görmemişti. Kolundaki serumu öfkeyle çekip çıkardı. Ayağa kalkmaya çalışsa da hâlâ iyileşmemiş, acıyla kıvrana kıvrana ayağa kalkmayı başarmıştı. Duvarlara tutunup cam kenarına doğru yürüdü. Pencereden yıllardır hasret kaldığı gökyüzünde ki yıldızlara baktı. On altı yıldır dört duvar arsında belki bir gün beni sever umuduyla sevdiği adamın cezasını çekiyordu. Hicran, onun umutlarını almıştı. Erganilinin bir daha asla başka birini sevemeyeceğine emindi. Bu ona acı veriyordu. Bugüne kadar Erganilinin onu sevmemesini umursamıyordu, ama bir başkasını severken görmek ölümle eş değerdi. Gözlerinden istemsizce akan yaşları öfkeyle silip yatağına döndü. Az önce çıkardığı seruma bakıp düşündü. Bu düşünceler hiç de hayra alamet değildi.
Zehra yatağının kenarına oturup bir süre düşündü. Sevdiği adam için ne çok acı çekmişti. Şimdi ise yüzüstü bırakılmış gibi hissediyordu. Şöyle bir dönüp geçmişine baktığında büyük hayal kırıkları dışında elinde hiçbir şey yoktu. Dişlerini sıka sıka ağlarken artık yorulduğunu ve onu sevmeyen birisi için savaşamayacağını anlamıştı. Madem sevilmiyordu, kim için yaşıyordu ki? Elindeki serumun kelebeğine baktı. Tıpasını gülümseyerek açtı. Birkaç saniye sonra her yer kanlar içinde kalmıştı. O ise sadece gülümsüyordu.  Dakikalar sonra titremeye başladığında hızla ölüme gittiğinin farkındaydı ama vazgeçmeyecekti. Tıpkı Erganiliyi sevmekten vazgeçmediği gibi... Derin bir uyku hali hissediyordu. Gözlerini huzurla kapattı. Ölürken dudaklarından son bir cümle çıktı.
“Umarım ölme nedenimi seversin Erganili…”

***

FEDA-İ "DELİKANLI KIZ"  | Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin