10. bölüm

1.4K 657 58
                                    

CİNAYETİN İŞLENDİĞİ SOKAK

Saat: 03.00

Polis şaşkın bir şekilde yerdeki cesedin son haline bakıyordu. Başı vücuduyla ters bir orantıda kalmış boğazı kesilerek öldürülmüştü. Polislerden biri, “Sanırım önce boynunu kırmış sonra boğazını kesmiş,” dedi. Diğeri, “Bunu yapan nasıl bir yürek taşıyor?” diye karşılık verdi
“Gevezelik yapmayı kesin de elinizi çabuk tutun! Sabaha kadar burada çene çalmak mı istiyorsunuz?” diyen ses Komiser Arif Arıkan’a aitti. İşi uzadığı için geç gelmişti. Toparlanıp karakola döndüklerinde Komiser Arif hemen odasına geçti. Heyecanlıydı. Çünkü saatler önce bu cinayetin nasıl işlendiğini gözleriyle görmüştü. Bir erkek tarafından işlenen cinayet fazlasıyla ürkütücüydü. Katil bir an bile kararsızlık yaşamamış, soğukkanlılıkla bu işin üstesinden gelmişti. Komiser Arif, iki gün boyunca sıradaki kurbanın kim olabileceğini düşünmüş ve hapisten çıkan en son kişiyi adım adım takibe almıştı. Dördüncü günün sonunda adam feci bir şekilde katledilmiş ve o bunu sadece izlemişti.
Gencin çevikliğine ve atikliğine hayran kalmıştı. Tek hareketiyle boynunu kırmasına rağmen boğazını da özenle kesmişti. Kan donduran bu görüntü gözlerinin önüne her geldiğinde yüzünü buruşturuyordu. Tek isteği bu gençle tanışmaktı. Komiser, gencin neden böyle bir iş yaptığını merak ediyordu. ‘Kim bu seri katil?’ sorusu en çok onu merakta bırakıyordu. Katili gizlice takip etmesine rağmen izini kaybetmişti. Bu yüzden biraz öfkeliydi. Ona çok yaklaşmıştı, ama gece karanlığında yüzünü yine seçememişti. Geçen gün de yine yüz yüze gelmişlerdi. Karanlık, seri katili gizleyen ayrıntı olmuştu. Şansı oldukça yaver gidiyordu, ama peşini bırakmayacak er ya da geç onu bulacaktı. Üzerinde şehri ayağa kaldıran bir olayın ona değinen kısmının ağırlığı olmasaydı eğer bu gence açık açık yardım bile edebilirdi, ama ne yazık ki bu olayın bütün yükü onun omuzlarındaydı.
Tek düşüncesi ortalık bu kadar çalkantıdayken bu gencin yeni bir olaya karışmamasıydı. Ortalığın biraz sakinleşmesi gerekiyordu. Aksi takdirde yakalanabilirdi. Yakalanması karşılığında yüklü bir para verilecekti. Başına ödül koyulan bu genç artık eskisi kadar işini rahat yapamayacağı gibi eskisi gibi dolaşması da onun için fazlaca sakıncalıydı.

***














BOŞ BİR DEPO

Kara’nın mekânı...

“Nereye götürmüş kızı?” diye sordu Kara.
“Abi, hapisten gece yarısı çıkartmış, kimse bilmiyor. Bilenler de Erganilinin korkusundan ağzını açamıyor!”
“O kızı istiyorum! Ölü ya da diri!”
“Abi, Erganili küçük kızın ne için öldürüldüğünü öğrendi, kızı bulmamız imkânsız!”
“Demek ne için öldürüldüğünü öğrendi…”
“Evet abi.”
“İyi, daha da çıldıracak demektir!”
Kara’nın adamları çıkıp gidince Kara tek başına kaldı. Hâlâ sevdiği kadının yasını yutuyordu. Öfkeden deliriyordu. Erganiliden intikam alacağı günü iple çekiyordu. Kendi kendine, “Bu kızı gözlerinin önünde öldürmezsem bana da Kara demesinler, Erganili!” diye söylenerek nefretini körüklüyordu.

***

FEDA-İ "DELİKANLI KIZ"  | Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin