54. bölüm

61 9 0
                                    

AMERİKA’YA UCUŞ

Feda, ağzında sigarası ve peşinden sürüklediği bavuluyla, kulağında son ses dinlediği ‘Hadi gelin üstüme korkmuyorum’ şarkısıyla onu almaya gelen özel uçağına doğru yürüyordu. Çok istediği ve canı pahasına mücadele ettiği idam cezası meclisten geçmişti. Eğer hayatta kalabilirse bir ay içinde teslim olacağını duyurmuştu. Eğer teslim olmaz ve ölürse kim olduğunu itiraf ettiği bir video hazırlamıştı. Ve bu videonun onun ölü bedeniyle birlikte verilmesini Baro’ya vasiyet etmişti.

“Hey! Beklesene beni. Farklıdaysan birlikte gidiyoruz.”
Feda durdu. Usulca Baro’ya döndü ve gülümsedi. Herkesi geride bırakmalıydı. Ölüme giderken herkesi geride bırakmalıydı…
“Özür dilerim.”
“Neden?”
“Sen gelmiyorsun?” 
“Ne demek gelmiyorsun? Buna sen karar veremezsin!”
“Üzgünüm. Seninle ölüme gidemem!”
“Feda sakın, sakın bunu bana yapma!”

Feda, Baro’yu ardında bırakıp uçağa doğru ilerlerken Baro’nun hâlâ sesi duyuluyordu. Feda’nın peşinden gelmesini engellemek için birkaç kişi Baro’yu zorla bir odaya kapattı. Baro bağıra çağıra bunun bir hata olduğunu, onun orada olması gerektiğini, en azından destek olması gerektiğini söylemişti. Ama Feda çok acımazdı, ardına bile bakmadı.
Feda uçağa bindiğinde derin bir nefes aldı. Böle olması gerekiyordu ve böyle yapmıştı. Ne zaman olaylara duygusal yaklaşsa hep hata yapıyordu. Bu yüzden net kararlar alıyordu. Ablasıyla son görüşmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Hâlâ o günün etkisini üzerinden atamamıştı.

“Baro ne tepki verdi?” Soruyu soran kişi Yaşlı adamdı. Kısa bir zaman önce torununun Baro olduğunu öğrenmişti. Baro’yu ölüm ringine götüremezdi. Bu yüzden Feda ile iş birliği yapıp ondan son güne kadar her şeyi gizlemişlerdi. Feda, Yaşlı adamın sorusuna cevap vermedi, fazlasıyla düşünceliydi. Feda yaşlı adama baktı uzun süre ve elini uzatarak, “Dosyayı alayım!” diye konuştu.

“Dövüşten sonra vereceğim.”
“O dövüşten sağ çıkamayabilirim. O zaman bu dosyanın bir anlamı kalmayacak.”
“Yarın dövüşten hemen önce vereceğim.”

Feda bir daha konuşmadı. Yol boyunca gözlerini kapatarak dinlendi. Saatler sonra da uyuyakaldı. Uyandığında uçak inişe hazırlanıyordu. Hiç soru sormuyor, bir cevap da beklemiyordu. Bavulunu alıp onu bekleyen özel araca bindi. Oradan inip kalması için tutulan otele gitti. Duş alıp uyudu. Büyük bir gün onu bekliyordu. Gözlerini açtığında saat sabahın erken saatleriydi. Telefonuyla Türkiye’de ki haber sitelerini kontrol ediyordu. Sokaklar şenlik havasındaydı. Herkes kabul görülen idam yasasını kutluyordu. İnsanların bu durumu bu kadar sahiplenmesi onu da mutlu ediyordu. Fedai afişleri ülkenin her yerindeydi. Teslim olacak olması taraftarlarını üzüyordu. Başarmıştı. Tek başına bir devrim yapmanın haklı gururunu yaşıyordu. Belki de artık hayatta olmayacaktı, ama iz bırakmıştı. O akıllarda Fedai olarak kalacaktı. Çalan telefon sesi onu dalgınlığından alıkoydu. “Aşağıda seni bekliyorum.”

Feda hazırlanıp aşağı indi. Yine sessizdi. Yaşlı adamın elinde Feda’nın görmek istediği dosya vardı. Almak için acele etmedi. Önce bir yerde kahvaltı yaptılar, ardından dövüşeceği yere gitmek için yola çıktılar. Bir saatlik bir yolun sonunda ulaşmak istedikleri yerdelerdi. Eski, terk edilmiş bir depoyu andırıyordu mekân. Karanlık ve sessizdi. Hâlâ çok kalabalık değildi. Dövüşler gece başlayacaktı. Onun öncesinde Yaşlı adam, Feda’nın ortamı görmesini istemişti. Feda dövüşeceği ringi kontrol etti.

“Kafeste dövüşeceğimi söylememiştiniz.”
“Sormadın.”

Feda gülümsedi. Demir parmaklıkları andıran kafes ürkütücü olsa da umursamadı. Artık hiçbir şeyin önemi yoktu. Ama çok tehlikeliydi. Demir kafes işini daha da zorlaştıracaktı. Dövüş kurallarını daha doğrusu kuralsızlıklarını okudu. Pes etmek yoktu. Kaybeden canıyla ödeyecekti. Rakibi ondan yaşça büyük ve oldukça deneyimli biriydi. Her zaman yaptığı gibi rakibinin daha önceki maçlarını izledi. Birkaç sakatlık geçirmişti. Sol ayağında yıllar önce bir kırık oluşmuştu. Bunu öğrenmesi iyi oldu. En azından nereye odaklanması gerektiğini biliyordu. Feda, ringi ve rakibi analiz etti. İşi zordu ama imkânsız değildi. Sakin ve istikralı bir şekilde yola devam etmesi gerekiyordu.

FEDA-İ "DELİKANLI KIZ"  | Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin