15. Bölüm - Rest

4.7K 368 87
                                    


"Şövalye olsaydım, senin şehrine hücum etseydim, dudaklarını görünce kılıcımı düşürür, atımdan düşerdim. Hiçbir zaferin erişemeyeceği tatta bir yenilgi olurdu."
Murat Menteş


"Bunları daha geçen sene görmüştün zaten, yalnızca birkaç kavram eklenmiş halini düşün. Gözünde büyütmene gerek yok. Kolay, değil mi?"

İç çekip kafamı salladım ama dürüst olmak gerekirse soruların yarısını çözmüş olmamıza rağmen hiçbir şey anlamamıştım. Ne doğrusal çarpışmalar ne de dönü hareketi umurumdaydı. Doğukan'ın neden böyle olduğunu kafama takmıştım ve Gökçe'nin onun üzerinde böyle bir etkiye sahip olmasını hazmedemiyordum. Doğukan benim en yakın arkadaşımdı! Tabi ki başka arkadaşları olacaktı ama Doğukan, saçını ve sakalını kestirip kestirmeyeceğini ilk bana haber verirdi. Gökçe istedi diye saçını hiç olmadığı kadar kısa kestirmesini kabul edemiyordum.

"Deniz," dedi Onur yorgun çıkan sesiyle. "Lütfen, biraz bana odaklan."

Yanımda Onur varken başka bir şeylere odaklanabilmem benim için de sürprizdi. Konuşurken sürekli ıslattığı için daha da pembe görünen dudaklarını, ciddiyete büründüğü için çatılan kaşlarını ve soruyu okurken derinleşen mavi gözlerini umursamamam imkansızdı ki... Ah, bunların farkında olduğuma göre pek de umursamamış değildim zaten.

"Kafam başka yerde." diye itiraf ettim.

"Nerede?"

Liseden beri kullandığını iddia ettiği kalemini masanın üzerine bırakıp sırtını sandalyeye yasladı. Yüzüne baktığımda kendimi garip hissediyordum çünkü o güzel gözlerini çerçevelerin ardından görmek tuhaftı. Daha parlak, daha canlı ama daha yapaydı. Yine de yakıştığını inkar edemezdim hatta lacivert çerçeveli gözlüğün ona kattığı ciddiyeti sevmiştim.

"Doğukan'a takıldım. Neden böyle davrandı anlamadım."

Doğukan'la bu konuyu konuşmak için can atıyordum ama kişisel dünyama dalmanın derslerime zarar verdiğinin farkındaydım. Her şeyin bir sırası vardı.

"Beni pek sevmiyor." dedi sağ eliyle alnını kaşırken. Eli bir uğraş bulmanın rahatlığıyla amaçsızca sağ kaşının çevresinde geziniyordu.

"Gökçe dolduruyor," Doğruluğundan emin olduğum tek gerçeğe sığındım. "Yoksa Doğukan kaba biri değildir."

"Sadece Gökçe ile ilgili olduğuna emin misin?"

Tamamen yüz yüze geldiğimizde oluşan yakınlıktan rahatsız olduğumu belli etmemeye çalışarak sandalyemi geri çektim. Onur bunu fark etse de toz kaldırmadan bana bakmaya devam etti.

"Ne olabilir ki?" Aklıma başka bir ihtimal gelmiyordu.

"Yani Doğukan bir erkek," dedi kıpırdanarak. "Sen de bir kızsın."

"Dersimiz Fizik zannediyordum, Biyoloji değil."

"Sana aşık olabileceği gerçekten aklına gelmiyor mu Deniz?" Gözlerini devirip benim gibi arkasına yaslandı ve ellerini ensesinde birleştirdi.

"Mümkün değil." diye cevapladım.

Düşünmeme gerek dahi yoktu. Bu soruyu daha önce de duymuştum, o zamanlar nasıl kafama takmadıysam şimdi de takmazdım çünkü emindim. Doğukan'ı iyi tanırdım ben. Bir oturuşu, bir bakışı, bir hareketinden çıkarırdım ne düşündüğünü, ne hissettiğini ve bana olan yakınlığında rahatsız edici hiçbir şeye rastlamamıştım. Ben de onu çok fazla seviyordum ama bu sevginin benzerini ablamla da paylaşıyordum. Bu benim için garip değildi.

EksikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin