"Ama niçin beni kabahatli zannettiler? Kendilerine asla vaat etmediğim, sadece kafalarında yaşattıkları bir şeyi vermedim diye mi? Bu haksızlık değil mi?"
Sabahattin AliMutluluk güzeldi. Tıpkı bir şeker gibi bitmesi istenmeyen en cıvıl cıvıl duyguydu. Kucaklayan, acıktırıp hep daha fazlası için sabırsızlandıran. İnsan bir kere tadına varınca ona bu duyguyu yaşatanla gizli bir yere saklanmak istiyordu.
"Maçtan biraz erken çıkıp sana gelecektim," Şakağındaki biraz önce temizlediğim yaraya üfledim. "Ama ortalık bir anda Ahmet Kaya şarkısına döndü."
"Hangisine?" Ben gülsem de o ciddiyetini bozmadı.
"Oysa ben bu gece yüreğim elimde..." Sözlerin sadece başını söylediğinde kıkırdadım. Yüzünde ince bir gülümseme yer etti ama devam etmedi.
"Yarın bir merhem alalım. Bir şey sürmemiz gerek."
Yarayı temizlemiştim temizlemesine ama evde merhem yoktu. Mikrop kapmasından korkuyordum.
"Bir şey olmaz, boş ver." Elmacık kemiğini okşadım.
"Acıyor mu?"
"Deniz," Gözlerimi yakalayınca konuştu. "İyiyim ben. Yok bir şeyim."
"Niye girdin kavgaya?"
İyi anlaşsalar yine bir nedendi ama ikisi de birbirini sevmiyordu. Bu yüzden Doğukan aramızdakileri öğrenince ne diyecekti pek duymak istemiyordum.
"Doğukan dayak yese daha mı iyiydi?"
"Eğer kavga çıkarıyorsa yeseydi. Böyle çocukça şeyler yapıp sonra başkasının arkasına sığınamaz."
"Öyle olunca sen üzülecektin."
"Sen olunca sevineceğimi mi sandın?" Sessiz kaldı. "Ciddi olamazsın. Sana kızgınım diye canının yanmasını isteyecek halim yoktu."
"İstemezdin biliyorum ama Doğukan'a ne kadar önem verdiğini de biliyorum."
Sesinde, anıların arasına gizlenmiş bir alınganlık vardı. Tanıdık olmasa duyamazdım. Ama tanıyordum. En olmadık yerde karşıma çıkıp vicdanımı körüklüyordu. Kızgınlıkla, kırgınlıkla ettiğim laflar yine dönüp benim canımı yakıyordu.
"Sana bunu son kez söyleyeceğim," Yere diktiği gözlerinin bana dönmesi için sabırla bekledim. Sonunda, bana baktığında kararsızdı. Belki biraz pişman. Kendini ele vermekten rahatsız görünüyordu. "Kimse için sana sırtımı dönmem, Onur."
"Sen o gün Doğukan'ı seçerim deyince... Ne bileyim."
"Geçmişe takılı kalmamdan, söylediklerinin önüne gelmesinden rahatsızsan sen de aynısını yapma," Kafasını salladı. "Hem senin de hafızan fazla iyi."
Hoşnutsuzca sızlanışıma gülümsedi. Biraz daha yaklaştığında vücudum bana sorma gereği duymadan ona eğildi. Halbuki birden kendimi kaptırmamam gerekti. Buraya kendime ne sözler vererek gelmiştim. Sağ eliyle saçımı kulağımın arkasına itti. Kolu ne ara belime dolanmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksik
Teen FictionHayat sizden bir şeyler alır ve sizi eksik bırakır. Büyüdükçe doldurulacak boşluklar çoğalır, oyuklar derinleşir. Yapmanız gereken, doğru kişiyi bulmak ve... tamamlanmak.