"Kim, nasıl, hangi bahane ile onu bana tanıştırdı, unuttum gitti. Çünkü unutulmayacak yalnız o kaldı."
Sait Faik AbasıyanıkAşk, küçük bir su birikintisiydi ve ben orada yüzebilmek için debeleniyordum. Ellerim, ayaklarım yara bere içindeydi. Darılıp küsmem için sebepler sırasızca diziliydi önümde ancak bıkmıyordum, bıkamıyordum. Sevmezsem ölecek gibiydim.
Bıktığım tek şey buna çare aramaktı. Onur etrafımda olduğu sürece girdaplar kaçınılmazdı, Onur'u hayatımdan çıkarmak ise bir seçenek olmaktan öteye geçmişti. İmkansızdı. Çekeceğim varmış, deyip duruyordum içimdeki menopozlu kadının ağzından. Belki de benim son sınavımdı bu, çocukluk yıkımlarım da böylece son bulacak, hayatımın tek derdi Onur olacaktı. Bitmesine kıyamadığım bir dert...
"Şu yüzünü düzeltir misin artık?"
"Elimde değil."
"Koskoca adamlar durduk yere kavga ediyorlarsa senin suçun ne?"
Otoparktaki konuşmamızdan sonra ben derse gitmiştim, Onur ise kim bilir neredeydi. Ya da kiminleydi... Tüm ders her olasılığı ince ince hesaplamış, ne yapmaya çalıştığını anlamayı denemiştim. Yetmezmiş gibi bir de her şeyin benim suçum olduğuna dair Aslı'nın kafasını şişirmiştim. Sızlanmalarım, konuştukça oturduğumuz kafenin gürültüsünde kayboluyordu ama kafamın içinde bir yere gitmeyeceklerini belli ederek topuklarını yere vurarak bana bakıyorlardı.
"Mete ile konuşmasam böyle olmazdı. Onur da benim yüzümden vurdu ona. Dertsiz başına dert açtım."
"E Onur'a bu hakkı sen veriyorsun, Deniz..." Kaşlarını kaldırarak söylediklerinin altını aklıma sokmak ister gibi görünmez bir kalemle çizdi.
"Ne alakası var?" dedim sanki deminden beri kendini suçlayan ben değilmişim gibi.
"E adam ne istiyorsa yapıyorsun, o da kendinde her hakkı görüyor. Aşıksın tamam ama bu kadarı da fazla değil mi?"
"Her istediğini kabul ettiğim falan yok. Mete ile görüşmeye de devam edeceğim zaten."
"Ama Onur'un izniyle." Gözlerini devirdi.
Bir şey demedim. Konunun kapanmasını istedim çünkü Aslı'nın karışmasından hoşlanmamıştım. Doğrusu Onur'a olan hislerime, davranışlarıma karışmasını istemiyordum. Bize ait şeylerde başka ellerin parmak izleri kalmamalıydı. Aşkımı içimde, kendi kendime yaşamaya o kadar alışmıştım ki her dokunuş yabancı geliyordu.
O yüzden ona bunu anlattığımda iki arkadaşın kavgasına tepki verir gibi vermesini istemiştim. Aşkımı işin içine katması beklenmedikti. Belki de haklılığıydı beni böyle tedirgin, evine izinsiz girilmiş gibi hissettiren.
"Finaller de geliyor. Ne zaman bitecek bu çile?"
Konuyu değiştirmeye yönelik olduğu belli olan cümlesine içeriğine inat bir memnuniyetle cevap verdim.
"Hiçbir zaman."
Hayatım boyunca çekmediğim sınav korkusunu bu sene birkaç aya sığdırmıştım. Hiçbir sınavım beklediğim gibi geçmiyordu. Çok kötü geçen sınavlarımdan ortalama notlar aldığımda düşünmeyi bırakmış olmam gerekiyordu ama dayanamıyordum. Başarısızlıktan ödüm kopuyordu.
"Tüm derslerinden yetmişin üstünde alması gereken sen değilsin, bırak da ben üzüleyim."
"Hallederiz." diyerek en büyük öğrenci yalanını söyledim. Kendi korkumu da Aslı'yı rahatlatmaya çalışarak hafifletmeyi deniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksik
Teen FictionHayat sizden bir şeyler alır ve sizi eksik bırakır. Büyüdükçe doldurulacak boşluklar çoğalır, oyuklar derinleşir. Yapmanız gereken, doğru kişiyi bulmak ve... tamamlanmak.