Uyandım. Kalktığım gibi salona indim. Ne bir şeyler yapacak gücüm ne de kendime bakabilecek enerjim vardı. Çocuklar prova için stüdyoya gitmişlerdi. Normalde ben de onlarla giderdim ama şu aralar gerçekten hiç iyi değildim. Mutfakta bir şeyler karıştırdım. Sadece hayatta kalmak için yiyordum. Canım hiç bir şey çekmiyordu. Günlerdir evden çıkmamıştım. Luke'la da o günden beri hiç konuşmamıştık. Tek bir kelime bile. Yani tamı tamına ( 17 gün 8 saat 12 dakika ). Her gün eve başka birini getiriyor. Farklı kızlar bir bir evden çıkıp duruyordu. Çocuklar benim durumuma çok üzülüyor ama ellerinden de bir şey gelmiyor farkediyorum. Onlala vakit geçirmeyi çok özledim ama yapamıyorum. Eski gücüm neşem yok. Bir şeyler yedikte sonra koltuğa gidip oturdum. Kulaklarımı taktım. Karışık birşeyler dinlemeye koyuldum. Bir yandan da tavanı izleyip hayaller kuruyor arada gözlerimi kapıyor kestiriyordum. Gözlerimi kapadığım araların birinde birinin bana yaklaştığını hissetim. Bu çocuklar olamazdı evde değillerdi. Hızla gözlerimi açtım. Luke öylece dikilmiş bana bakıyordu. Aslında garipsememeliydim bu süre boyunca ne zaman ona baksam beni izliyordu. Asla ama asla çözemiyordum. Konuşmadığımız için ne yaptığını sormadım. Çünkü zaten cevap vermezdi. Geri yattım. Yaklaştığını hissetim. Kulaklıklarımı çıkardı. Gözlerimi açtım kalktım. ''Konuşabilir miyiz?'' dedi. Kaşlarımı kaldırdım şaşırarak ona baktım. '' 3 haftadır tek kelime etmiyoruz şimdi mi konuşuyoruz?'' dedim. '' Şimdi lütfen beni dinle ve sözümü kesme.'' dedi. '' Tamam zaten konuşmak gibi bit niyetimde yoktu seninle.'' dedim. Bu kadar zamanın ardından ilk defa bu kadar yakın mesafede birbirimize bakıyorduk. Sesini duyuyordum. '' Bak seni öptüğüm günden beri aklımdan çıkaramıyorum. Senden kaçıyorum farkındayım. Çünkü kendimi Sophie'ye ihanet eder gibi hissediyordum ama sana his ettiğim şeyler ona hissetiklerimden bin kat daha fazla. Çok daha güçlü. Bir gün bile aklımdan çıkmadın. Seninle vakit geçirmek için can atıyordum ama sen ne yüzüme bakıyor ne benimle konuşuyordun. Canım o kadar yandı ki. Ya galiba ben aşık oldum. Adın ne zaman geçse bir cümlede kalbim göğsümden çıkıcak gibi atıyor. Gözümü kırpmıyorum seni bir saniye daha uzun göreyim diye. Gözlerine bakıyorum uzun uzunn.. Yeşil gözlerin sanki. Elaya yakın bal rengi hareler var gözlerinde gülünce kısılıyor gözlerin. Rüzgar estiğinde saçların uçuşuyor . Sen farketmesede çok güzel gözüküyor. Kollarına atlayıp öpmemek için ne zor tuttum kendimi bilemezsiniz. Çok yakındı mesafemiz fiziksel olarak. Aynı evin içindeydik bütüün gün. Yan odamdaydın. Ama ruhsal olarak sen benim vücudumun içinde her bir damarımda kanımla beraber akıyorken ben senin sadece gözlerinde görülen kısa süreli bir görüntü kulaklarındaki sestim. Bu süre boyunca seni unutmayı denedim bir sürü farklı kişiyle. Farklı vücut, ten, koku, dokunuş. Ama hiç biri senin ki gibi his ettirmedi.Uzun süre aşık olmamayı diledim kendime engel olmaya çalıştım tutamadım. Gözlerine bakıp neler his ettiğimi söylemeyi çok isterdim. Ama yapamadım. Beni affet. Özür dilerim. Kaybettiğimiz her saniye için. Bu saniyeden sonra seni hiç bırakmıycam. Seni çok seviyorum.'' Bu söylenenlerden sonra tek yapabildiğim öylece suratına bakmaktı. Yıllardır hayalini kurduğum şey gerçek olmuştu. Bana beni sevdiğini söyledi. Bir yandan çok sinirli bir yandan çok mutluydum. Duygularım çok karışıktı. Ağlamaya başladım. Sanırım mutluluktan ağlıyordum. Hiç bir şey söyleyemiyordum. Öylece kalakalmıştım. '' Ben de seni çok seviyorum.'' dedim. Sarılırdık. İki eliyle göz yaşlarımı sildi. Güldük. Yaklaştı yine nefesini hissetim. Sonra gözlerimiz kapandı dudakları dudaklarıma değdi. Elimi saçında gezdirdim. Sonra ayrıldık. Derim bir rahatlama ile nefes aldım. Hala ağlıyordum. Bu anlar gerçek olamayacak kadar güzeldi. Bana his ettirdikleri gerçeğinde ötesindeydi....
( bayaadırr yoktumm ama geri geldim. öpücükler iyi okumalarrrr. )