Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım. Bana neler olduğunu ya da nasıl olduğunu hatırlamıyordum. Yavaşça doğrulmayı denedim. Ama kolumdaki serum kalkmama engel oluyordu. Yana doğru baktım. Luke yanımdaki küçücük koltuğa kıvrılmış uyukluyordu. Boyu sığmamış olacak ki iyice kıvrılıp küçülmüştü. Uyandığım ve bir şeyleri anlamlandırmaya çalıştığım sırada odaya hemşire girdi. Sessizce '' Uyanmışsın geçmiş olsun. İzin ver serumu çıkarayım böylece kalkabilirsin dedi.'' Luke'u uyandırmak istemediği için çok sessizdi. Kolumdaki iğneyi yavaşça çıkardı. Acıyla inledim. Pansuman yaptı ardından odadan çıktı. Yatağımdaki örtüyü Luke'un üstüne örttükten sonra odadan çıktım. Dışarı çıktığımda Çocuklar koltuklarda oturmuş beni bekliyorlardı. Odadan çıktığım an koşup hepsi birden bana sarıldı. Galiba ağlamışlardı. Ash '' İyisin. Tanrım şükürler olsun. İyisin.'' Hafifçe gülümsedim. '' Çocuklar neler oldu?'' Ben pek bir şey hatırlamıyorum. Beni oturtup olanları anlattılar. Panik atak krizine benzer bir şey geçirmişim. Kalp ritmim çok hızlandığı için tansiyonum yükselip bayılmışım. Fakat o an bunların hiç birini önemsemedim. Aklım Luke'ta kalmıştı. Biz bunları konuşurken odanın kapısı açıldı. İçeri Luke girdi. Calum '' Biz dışarıdayız. Siz konuşun.'' dedi. Hep beraber yanımızdan ayrıldılar. Luke yanıma oturdu. ''Nasılsın?'' dedi elimi tutarak. ''İyiyim, yani fiziksel olarak.'' Luke gözlerimin içine baktı. Üzüntüsü ve suçluluğu çok belliydi. '' Bundan sonra neler olucak?'' Derin bir nefes aldım çünkü bunları söylemek çok zordu. '' Bilmiyorum. Kafam çok karışık. Ne yapmam ya da ne yapmamız gerektiğini bilmiyorum. Bence bir süre ara vermemiz gerek. Ben böyle devam edemem. Düşünmem gerek.'' Gözlerinin dolduğunu gördüm. Ellerimi daha sıkı tuttu. ''Seni çok seviyorum.'' Bu sözünden sonra bende diyemedim sadece öylece bakakaldım. Yanından kalkıp toparlanmak için uzaklaştım. Ellerini önünde birleştirmiş hastane koridorunda o loş ışığın altında giderken beni izledi. Öylece baktı hiç bir şey demeden..