Yorgun hissederek uyandım. Fakat vücudumdan çok zihnim yorgundu. Yanıma döndüğümde Luke yoktu. Hala vücudunun izini taşıyan ama soğuk çarşafta elimi gezdirdim. Zorla doğrularak kalktım. Yalın ayaklarım parkeye değdiğinde titredim. Hızlıca alt kata indiğimde çocuklar Sophie'yle oturuyordu. Gözleri bir anda bana döndü. ''Günaydın.'' dediler hep bir ağızdan. ''Brad yok mu?'' dedim aniden ağzımdan çıkıvermişti. Luke önce beni süzdü sonrada gözleriyle arkamı işaret etti. Brad orada oturuyordu. Uyandığımda ilk sorduğum sorunun garipliğinin farkına vardım ve Luke'un yanına gittim. Diğerleri konuşurken sarıldım. ''Seni özledim.'' yanağına usulca bir öpücük kondurdum. Hiç birşey demedi yanağımdan öpüp geri çekildi. Öylece durdum. Anlamlandıramadım. Asla anlayamayacaktım. Luke yanımdan uzaklaştığında Calum yanıma geldi. '' Brad gidene kadar onunla takıl diyoruz. Bizimle olmadığın için kendini kötü hissetme sorun değil bizde Sophie'ile zaman geçiriyoruz. '' Böyle düşünmeleri beni rahatlatmıştı. Fakat Sophie yüzünden hala endişeliydim. Ve bu endişe o gidene kadar geçmeyecekti. Calum' a sarıldım. Çocukları özlemiştim. Bir an önce Sophie'nin gitmesini umuyordum.
Çocuklar Sophie ile dışarı çıkmıştı. Artık tek iletişimimiz. Günaydın ve Hoşçakal olmuştu. Luke'u özlüyordum. Sevgilimle günlerdir baş başa zaman geçirememiştim. O kadar yaşanandan sonra uzak kalmayı zaten sevmiyordum. Salonda oturan Brad'in yanna gittim. '' Eee bugün ne yapmak istersin?'' Gülümsedi. ''Bugün ben seni bir yere götürsem?''. Güldüm '' Sen HoneyWill dışında bir yer biliyor musun?'' Kaşlarını çattı ''Ukalalık yapma hadi hazırlanda gidelim.'' Gülerek yukarı çıktım. Elime ilk geçen tişört ve şortu giyip bahçeye indim. Brad çoktan arabaya binmiş bekliyordu. Beyaz keten bir gömlek giymişti ve ilk üç düğmesi açıktı. Bronz tenine ince kolyesi sallanıyordu. Dağınık saçlarını düzeltti. Sonra arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama önemli değildi. En sevdiğim şarkıları açıp bağırarak söyledim. Camı sonuna kadar açıp kendimi rüzgara bıraktım. Dışarıyı izlerken Brad'in gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Çok tanıdık ama uzun süredir geçmediğim yollardan geçtik. Belli bir süre sonra ''Gözlerini kapat.'' dedi. ''Hayır dışarıyı izlemek istiyorum.'' Kaşlarını kaldırarak bana baktı ''Lütfen.'' ''Pekala'' Gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Havayı içime çektim. Güven vericiydi. Bir yandan çiçek kokuları usulca geçerken Brad'in parfümü burnumda dolandı. Gülümsedim. Bir süre sonra durduk. ''Gözlerini açabilirsin.'' dedi usulca. Aniden gözlerimi açtım ve karşımda o tanıdık tabelayı gördüm. Evimi gördüm. Sarı silik harfleriyle HoneyWill yazıyordu. Küçük arı figürü gittiğimden beri silikleşmişti. İç çektim sonrada sakince '' Brad'' diyebildim. Gözlerim dolmuştu. Burukça gülümsedi. Ve bana dönerek ''Evine hoş geldin.'' dedi. Bu sözlerinin üstüne gözümden bir damla düştü fakat gülümsüyordum. Arabayı park ettik. İnip havayı içime çektim. O tanıdık güven veren koku tenimi okşadı. Uzun zaman sonra çok iyi hissetmiştim. Brad tekrar gözlerimi kapadı. İkimizde bir süre konuşmadan öylece yürüdük. Zaten burası bizimle konuşuyordu başka söze gerek yoktu.
Bir süre sonra durduk. Çok az yürümüş olsakta ben nefes nefeseydim. Brad yaklaşıp ''İyi misin?'' dedi. ''Evet sorun yok.'' ''Gözlerini açabilirsin.'' dedi hevesle. Ve göz kapaklarım aralandığı an gördüğüm şeyle göz yaşlarım süzülmeye başladı. Ağaç evdeydik çocukluğumuzun geçtiği ağaç evde. Brad hızla merdivenlere tırmanmaya başladı. Yukarı çıktığında bana dönüp elini uzattı. Elini tutup kendimi yukarı çektim. Yukarı çıktığımda çocukluğumdan izler taşıyan ev duruyordu fakat Brad burayı mükemmel bir hale getirmişti. Her yerde küçük ışıklar vardı. Eski fotoğraflar duvarları süslüyordu. Ve kuruttuğum çiçekler... Hafifçe gülümseyerek ''Beğendin mi?''. Gözlerim dolmuştu. ''Brad burası muhteşem. Nasıl yaptın? Bu ağaç kesilmeyecek miydi?'' Gülerek bana döndü '' Biraz zor oldu. Bir kaç ay randevu almaya çalıştım. Her seferinde reddedildim. Ama en sonunda kabul ettiler ve başkanla konuşup ikna ettim. Bu ağacın kesilmesine izin veremezdim. Ben burada hayatı öğrendim Skyler. Hayatımın silinmesine izin veremezdim.'' Koşup boynuna sarıldım. Bir süre öyle kaldık. Sonra yere uzandık. Çocukluğumuzdan, ben yokken yaşananlardan bahsettik. Kelly hamile kalmış ve çocuğu olmuştu. Luna Milano'ya çalışmaya gitmiş. Frank ise hastalanmıştı. Bunlar bizim okul arkadaşlarımızdı. Burada beraber büyüdüğümüz insanlardı. Bizim insanlarımızdı. Saatlerce oturup konuştuk. Bir dakika bile susmadık. Bazen gülmekten karnıma ağrılar girdi. Bazense ağladım. Ama tüm duygularımla o andaydım. Orada Brad'le beraberdim. Kendimdim ve tüm yaşananlarla beraber hayattaydım. Orada onunlaydım. Çocukluğumla..