Göz yaşlarım yanaklarımda kurumuş olarak uyandım. Oysaki daha sabah olmamıştı. Yani gün doğmamıştı hava hala karanlıktı. Bütün olanlar bu gün yaşananlar bir bir gözümün önünden geçti. Bana bunları yapmış olamazdı. Beni aldatmış olamazdı. Acaba gördüklerim rüya mıydı? Öyle olmasını dileyerek yataktan kalktım. Korkuyla Luke'un odasına doğru yürüdüm. Hiç bir ses yoktu. Yavaşça kapıyı açtım. İçeri girdim. Üstünü değiştirmeden uyuya kalmıştı. Odayı açtığımda yüzüme boğucu bir içki ve sigara kokusu geldi. Derin bir nefes aldım bana güç vermesini umarca. Koku burnumu yakarak ciğerlerime indi. Kendimi tutamadan öksürdüm. Luke aniden gözlerini açtı ve bana baktı. Yavaşça yanına oturdum. Hala uzanır haldeydi. Bana doğru döndü. ''Luke çok kötü bir rüya gördüm sen bir kız. Birlikte.. Bunu bana yapmış olamazsın bu bir rüyaydı değil mi?'' Derince bir nefes aldı. Gözlerinin dolduğunu gördüm. Odadaki dumandan olmasını diledim korkarak. Sonra elimi tuttu. '' Özür dilerim.'' dedi sesi kısık , boğuk ve ağlamaklıydı. Öylece kalakalmıştım. Bunu gerçekten bana yapmıştı. Bir gece önce birlikte olduğumuz yerde. Bana seni çok seviyorum dediği yerde. Bunu bana yapmıştı. Canım o kadar yanmıştı ki. Ne yapacağımı bilemedim. Sımsıkı tuttuğum sıcacık elini bıraktım. Yüzüme götürdüm. Gözyaşlarını silebilmek için. ''Ben her şey için özür dilerim. Kendimde değildim. Bunları yapan kişi ben değildim. Skyler ben çok özür dilerim. Herşeyi berbat ettim. Batırdım yıktım. Seni çok seviyorum. Lütfen affet.'' dedi. bir yandan ağlayıp bir yandan bana dokunmaya çalışarak. Bense ellerini itiyor geri çekiliyordum. Çünkü bana her temas edişinde o kıza dokunduğunu hatırlıyordum. Teninde benim kokum değil. Onun kokusu vardı. Yatak çarşafları ikisinin parfümüyle karışmıştı. Ağlamaktan bir şey diyemiyordum. Konuşamıyordum. Ya da konuşup onu üzmek istemiyordum. O üzülmesin diye çabalıyordum. Hala bunun için uğraşıyordum. Dizlerime yattı. Elimi tutup saçına koydu. '' Lütfen'' dedi. '' Lütfen saçımla oynamayı bırakma'' göz yaşlarıyla dizim ıslandı. Arada nefes almak için duraklıyordu. Birden ayağa kalktım. '' Neden?'' dedim. Sessizdim. Zaten kısılmış sesimle zorlanarak söyledim. Sadece doğruldu tam anlamıyla gözlerimin içine baktı. '' Özür dilerim'' dedi. Bu cümle beni çok sinirlendirmişti. Sesim kısılsada, çatallaşsada bağırdım olağan tüm acımı dışa vurarmışçasına bağırdım. '' Özür dileme benden. Her şeyi mahvettin. Bizi yok ettin. Bana bir daha özür diliyorum deme. Ya da seni seviyorum. Çünkü inanırım ve ben bir daha sana inanmak istemiyorum.'' Ağlaması şiddetlendi. Hiç bir şey demeden kafasını öne eğdi. Dizlerimin bağı çözüldü. Öylece yere düşüp kaldım. Hala bağırarak ağladığımı hatırlıyorum. Bağırarak ağladığımı , kulağımda şu sesin yankılandığını '' Benimle uyu , gitme'' ve mavi kırmızı puslu bir ışıkla siren sesinin birbirine karıştığını.