*farkındayım çok kısa bir bölüm fakat sizi tamamen bölümsüz bırakmak istemedim. emin olun hemen yenisi ve daha uzunu gelecek. sevgiler...*
Eve döndüğümüzde herkes yatmıştı. Bu kadar uzun süredir dışarıda olduğumuzu farketmemiştim. Sanki zaman durmuştu. Sophie gitmiş olmalıydı çünkü ayakkabılarını görememiştim. Ses çıkarmadan eve girmeye çalıştık. Anahtarları asıp içeri girdim. Olabildiğince sakindim. Brad'e misafir odasını hazırlamak için alt kata koştum. Hala sessizdik. Bir kaç örtüyle yatağı hazırladım. Çocukların eski eşyaları buradaydı onları sessizce kaldırdım. Misafir odasını hazırladıktan sonra Brad'i çağırdım.Salon koltuğundan kalkıp usulca beni takip etti. Bodrumun ışığıyla aydınlanan loş odaya girdik. Yatağın önünde dikeldim. Fısıldayarak '' Herşey hazır bir şeye ihtiyacın olursa üst katta koridorun sonundaki odadayım.'' dedim ve elimdeki yastığı yatağın üzerine bıraktım. Yavaş bir adımla bana yaklaştı. Doğrudan gözlerime bakıyordu. Bir saniye bile gözlerini ayırmadı. Sanki bir ışık gözbebeklerinden benimkine aktı. Ellerimi tuttu. Sıcaklığı kollarımdan bedenime yayıldı. Git gide yaklaşıyordu. Elleri kollarımda usulca dolanarak yukarı çıkıyordu. Islak olmamız yüzünden bir ürperti hissettim. Önüme düşen saçlarımı arkaya aldı. Saçlarımın arasından yüzüme düşen yağmur damlasını sildi. Tek isteğim anın büyüsüne kapılmaktı. Kendimi bırakmaktı. Ama yapamadım düşünceler bir anda kafamın içine yayılmaya başladı.Kalp atışları hissedilecek hızdaydı. Benimse nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Onun nefesi yüzümü okşadığı sırada kendimi geriye attım. Usulca fısıldadım ''İyi geceler.'' Arkamı dönüp gıcırdayan tahta zeminde yürürken fısıldadı ''İyi geceler''... Hızlıca yukarı çıktım. Nefes nefeseydim. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. İzin versem orada birşeyler olacağının farkındaydık ama yapamazdım. Böyle bir hataya düşemezdim. Bağazı şeyler sizi anın etkisiyle büyüler. Bir dokunuş. Bir ses Bir nefes. Fakat direnmeniz gerekir. Yapamazdım yanlıştı. Her açıdan her şekilde tamamiyle yanlış. Koşarak tahta merdivenleri çıktım. Derin bir nefes alarak odamın kapısını açtım ve Luke yatağımda uyuyakalmıştı. Onu öyle görmenin etkisiyle hafifçe tebessüm ettim. Beni beklemişti. Burada masumca uyuyakalan bu güzel kalbe böyle bir ihanet edemezdim. Sessizce odaya girip ıslak kıyafetlerimden kurtuldum. Sakince uyuyan Luke'un yanına kıvrıldım. Benim geldiğimi anlamış olacak ki bana doğru döndü başını bana yasladı, ellerini belime dolayarak sarıldı. Bense dolanan ellerini tutup uyumaya çalıştım. Saçlarındaki şampuan kokusu hafifçe burnumdan süzüldü. Ve teninin tanıdık hissi... Bildiğim kollar. Tanıdığım beden. Güvenli koku.. Kendime itiraf edemiyordum belkide ama kendime yalan söyleyemezdim. Bir şeyler olmasını istedim. Belkide sadece sarılıp uyumak yetecekti. Ama en tehlikeliside buydu zaten sadece sarılıp yatarak çok derin hislere kapılabilirdiniz. Asıl ihanet buydu. Bir beden değil. Sadece anlık hisler ve zevk en küçüğüydü belkide. Ama hisler. O kişiye hissetiğinizden güçlü şeyler devreye girdiğinde işte orada ihanetlerin en büyüğü başlıyor. Tek gecelik bir beden bir tatmin. Bir anlık şevhet. Fakat uzun vadeli çıkarsız sevgi. Bunları yapamazdım. Luke beni sevgisiyle beklemişken izin veremezdim. Ne hissedeceksem. Belki içimde birşeyler tomurcuklanacaksa hepsini budadım. En derinlere bastırdım. Artık birşeylerin aklımı kurcalamasını istemiyordum. Tek isteğim ilişkimin mutlu ve huzurlu bir şekilde devam etmesiydi. Tek isteğim birazda olsa sakinlikti. Yine kafamı kurcalayan bunca düşünceyle huzuru ararken uyuya kaldım...