biliyorum çok uzun zaman oldu ama umarım hala okuyan vardır. kafama göre yazacağım bir şeyler.
Akşam HoneyWill'den dönerken yolda uyuyakalmıştım. Fazlasıyla güzel bir gündü. Çocukluğumu bir zamanlar böyle bir hayatım olduğunu hatırladım. Arabanın camları açıktı yol boyu serin esintiyi saçlarımda hissetmiştim. Kasabanın çiçek kokuları ara ara burnuma geliyordu. Bir süre gittikten sonra durduğumuzu fark ettim. Brad arabadan indi yol kenarında durduğu tarlanın içinde uzun boylu otların arasında yürümeye başladı. Başımı yavaşça kaldırıp baktım. Bir süre yürüdükten sonra durdu kollarını iki yana açıp öylece bekledi. Ben de kemerimi çözüp arabadan indim ve yanına gittim. Uzun boylu otlar dizlerime kadar geliyordu. Adım attıkça hafifçe gıdıklanıyordum. Brad'in yanına kadar yaklaştım beni fark etmemişti. Arkasına geldiğimde hissetmiş olacak ki bana doğru döndü. '' Uyanmışsın '' yavaşça gülümsedi. Akşam olmuştu güneş kızılın tonlarında izler bırakarak sevimli vadiler oluşturan tepelerin ardından batıyordu. Batan güneşin ışığı yüzüne vuruyordu yeşil gözleri daha da parlamıştı.
Gülümsedim ''Evet durduğumuzu farkedince uyandım.'' Bir şey demeden bir süre beni izledi. Gözlerime baktı. Sanki bir şey yapmak istiyordu ama onu tutan birşey vardı. ''Burayı hatırladın mı?'' dedi usulca. Etrafa bakındım. Geniş tepelerle çevrilmiş kocaman boş bir araziydi. Ucu zor görünüyordu. Uzun otların bittiği yerde ağaçlarla buluşuyordu toprak. Fakat burayı hatırlayamamıştım. '' Üzgünüm, hayır.'' Dudaklarımı aşağıya doğru kıvırdım. Gülümsedi. ''Çok normal, daha çok küçükken gelmiştik buraya. Evinizin ordan güneşin batışının hiç izlenemediğini söylerdin. Bir gün çok ağlamıştın. Annemde dayanamayıp bizi buraya getirmişti. O gün çimlerin üstünde yatıp güneşi izlemiştik. Gerçekten benim bir parçam, dostum olduğunu anladığım gündü o gün. Sen gittiğinden beri arada buraya geliyorum. Kimi zaman seni özleyip ağladım. Kimi zamanda sadece doğanın tadını çıkardım. Ama eninde sonunda seni hatırlatıyor burası bana. Belki çok küçük bir istekti gün batımı küçük bir kızın küçük isteği. Fakat o günden beri o kadar aşık olmuştun ki doğayı izlemeye ve ben de seninle birlikte aşık olmuştum. İzlemeye onu.'' Konuşurken gözleri dolmuştu. Üşümüş ellerimi sıcacık ellerinin arasına aldı. ''Brad ben seni hiç bırakmadım. Sen hep benim en yakın arkadaşımdın. Ve sonsuza dek öyle kalacaksın. Ve hatırladım o günü. Eve dönerken güneşi çantama doldurabilir miyim diye sormuştum. Sen gözlerimi kapayıp açmamı söylemiştin. Bunu her yaptığımda güneşi görecektim.'' İkimizde güldük sonra bir kaç saniye gözlerimizi kapatıp açtık.
Bir anda ellerimi bırakıp kendini otların arasına attı. Uzanıp yukarıyı izledi. Ben de yanına yattım hemen. '' Sky iyi ki varsın. Sen olmasan ne yapardım bilemiyorum.'' ''Sen de öyle '' Uzun bir süre uzanıp sessizce gökyüzünü izledik. Yine o anlamlı sessizlik. Sanki sessizlikle konuşuyorduk. Hiç birşey söylememe gerek yoktu o beni anlıyordu. Uzun zaman sonra çok güzel bir gün geçirmiştim. Ama içimde garip bir his vardı belki böylesine güzel bir günde Luke'tan uzak olduğum içidi bilemiyorum. Kafamdan kötü düşünceleri kovdum. Eve gidince Luke'u görecektim. Her dakika beraber olmaya gerek yoktu ya. Brad'in varlığının tadını çıkardım. Çiçek kokuları arasında serin havanın eşliğinde. Batan güneşin son ışıkları yüzlerimize vururken birbirimize baktık.