Dokunuş

1.9K 21 1
                                    




Hastaneden çıkalı yaklaşık bir hafta olmuştu. Bu sürede çocuklarla aramız gayet iyiydi. Ayrılmamızı çok iyi karşılamışlardı. Luke'la aramız kötü değildi fakat konuşmuyorduk. Ne kavga ediyor ne sohbet ediyorduk. Zaten yüzünü görmek zordu. Eve konser günleri dışında uğramıyordu. Sevgim azalıyor mu? Yoksa gün geçtikçe özlemle birlikte daha da mı artıyor emin değildim. 

O gece bu düşünceler beni uyutmadı. Yüzü gözümün önünden gitmiyordu. Teninin kokusunu unutmuştum. Ellerinin sıcaklığını. Özlemiştim hemde çok özlemiştim. Var olduğunu iyi olduğunu bilmeyi özlemiştim. Haber alamamak kafamda farklı senaryolara yol açıyordu. Başkalarıyla olduğunu düşünüp kendi yaramı dahada deşiyordum. Öylece affetmek istiyordum. Ama ya aynısını bir daha yaparsa diye içim içimi yiyordu. 

Bir an olsun kafamı dağıtmak istedim. Derin bir nefes aldım. Yataktan kalktım. Mutfağa indim. Saat gece 3 civarlarıydı. Luke bu günde eve gelmemişti fakat diğer çocuklar buradaydı. Bu süre zarfında Ashton diğerlerinden çok daha fazla yanımda oldu. Bana çok destek olmuştu. Aramızda çok daha farklı bir bağ gelişmişti. Düşüncelerden kurtulamıyordum. Bir dakikalığına kafamdaki düşünce balonunu patlatıp mutfağa girdim. Girer girmez şaşırarak öylece kaldım. Ashton sigarasını yakmış arkası dönük bir şekilde müzik dinliyordu. Korkutmamak için yavaşça yaklaştım. Sessizce ''Hey'' dedim. Kulaklıklarını çıkarıp bana döndü. ''Hey bu saate burada ne işin var?'' dedim. Sigarasından bir nefes daha çekerek bana doğru üfledi. Tanrım ne kadarda güzeldi. Bunu söyleyen iç sesime aldırmadan dinledim. '' Uyku tutmadı. Sanırım seninde öyle.'' dedi. Kısık ve buğulu bir sesle. Bende onaylarcasına kafamı salladım. Buzdolabından su almak için arkamı döndüm. Şişeyi çıkardım. Bardak almak için dolaba uzanmışken belimde bir el hissettim. Ürperdim. Yavaşça arkamı döndüm. Ashton beni belimden tutup kendine doğru çekmişti. Yüzümüz arasına çok kısa bir mesafe kalmıştı. ''Ne yapıyorsun?'' dedim. Yeşil gözleri olduğundan dahada parlaktı. Bu sefer çok daha derin ve farklı bir anlam saklı gibiydi. Yine o güzel sesiyle '' Uzun zamandır yapmam gereken şeyi.'' dedi ve beni kendine dahada bastırdı. Artık yüzümüz arasında incecik bir hava kütlesi vardı. Ashton onuda kırarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Geri çekilmedim. Hatta karşılık vermiştim. Öpüşü şiddetlendikçe karşı koyamıyordum. Eli belim ve kalçamının etrafında dolanıyordu. Bende ellerimi saçlarına geçirdim. Ben saçlarını sıktıkça hafifçe nefes verdi. Hoşuna gittiğini anlamama yetti. Neler olduğunu anlayamıyordum fakat hoşuma gitmiyor değildi. Uzun zamandır böyle bir şey yaşamamıştım. Kendimi yeniden heyecanlanırken kalbimin çarpışını hissederken buldum. Kalp ritimlerimiz uyum içinde kafeslerinden birbirine kavuşmaya çalışan kuşlar gibi göğüs kafeslerimizi delip çıkacak gibiydi. Nefesim kesildi. 

Kapıdan bir ses duydum. Aldırış etmedim. Önemsemedim. Sonra kapı kapandı. İçeriye biri girmişti. Ayak sesleri salonda dolandı. Ashton duymazlıktan gelip devam ediyordu. Fakat ben korkuyla arkama bakmaya çalışıyordum. Sonra sesimizi duymuş olacak ki mutfağa doğru ilerledi. Kapının önünde olduğunu hissettiğimde artık çok geçti. Hemen ayrıldım. Arkamı döndüğümde Luke kapıda gözleri kan çanağı olmuş bir şekilde yüzünde sinir mi üzüntü mü anlayamadığım bir ifadeyle bize bakıyordu. Dona kaldım. Öylece bakakaldım...

Sleep With Me // HemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin