"Hadi dışarı çıkalım. Hem sen dün akşam beni biriyle tanıştıracağını söylemiştin. Ne oldu o mesele " dedi. Bu tamamen aklımdan çıkmıştı. Bugün onu anneme götürecektim. Ama şu an gitmek istediğimden emin değildim. Güne korkunç bir şekilde başlamıştım. Geldiğimden beri Ayaz ' ın odasında sessizce oturuyordum ve kendimi hiç olmadığım kadar tükenmiş hissediyordum. Yapmaya çalıştığı şeyin farkındaydım. Bu halim onu endişelendiriyordu ama üstüme gelmek de istemiyordu . Ona bunu yapmaya hakkım yoktu. Bugün bizim en mutlu günümüz olmalıydı. Hızlı bir kararla ayağa kalktım ve elimi ona uzattım.
" Tamam hadi gidelim "
Anında yüzü aydınlandı ve hızla ayağa kalkıp uzattığım elimi sıkıca kavradı.
Yol boyunca tek kelime konuşmadık ben camdan dışarıyı seyrettim o ise arabayı sessizce verdiğim adrese doğru sürdü. Mezarlığa geldiğimizde onu kiminle tanıştırmak istediğimi anlamış olmalıydı. Ama önce ben konuşmalıydım annemle, ona içimi dökmeye ihtiyacım vardı. Arabadan indiğimizde ona döndüm ve " bana biraz izin verir misin? " diye sordum. Başını anlayışla salladı.
" Ben burdayım " dedi güven verircesine. Bu sözleri öylesine, basit bir anlam içermiyordu. Güven kokuyordu. Ben buradayım derken aynı zamanda korkma ben hep arkandayım demek istiyordu. Ona minnetle gülümsedim. Mezarlığın içinde ağır adımlarla ilerledim ve kısacık bir an sonra annemi kucaklayan toprak parçasının önündeydim. Usulca oturdum ayak ucuna. Bir kaç saniye sessizce mezar taşının üstündeki yazılarda gözlerimi gezdirdim . Sanki ilk kez görüyormuşum gibi tek tek okudum yazan her harfi. Sonra gözüm bir süre isminde takılı kaldı. Afet Yıldırım, Rafet Yıldırım ' ın biricik karısı ,Afra ' nın dünyalar güzeli annesi... Biricik kızına, çok sevdigi kocası ile kendi isminin baş harflerinin birleşiminden oluşan Afra ismini koyan ama bu isimle ona yalnızca 15 sene seslenme imkanı tanınan , ömrünün baharında bir çiçek gibi solup yok olan Afet Yıldırım. Tam 8 sene önce girdiği bu toprağın altında, muhtemelen şimdi kemikleri bile çürümüştür diye düşündüm. Bu düşünceyle içim onu bu toprağa ilk gömdükleri günkü kadar acıdı. Ama biliyordum, ruhu burada benimleydi. Varlığını hissedebiliyordum. Elimi sızlayan kalbimin üstüne koydum ve konuşmaya başladım.
" Ben geldim anne...Kanatları kırgın kelebeğin geldi.
Ahh ,anne... Bir şey var, tam şuramda sol göğsümün altında, canımı ölesiye acıtan bir şey! Sanki tüm dünyanın yükü üzerimdeymiş de altında eziliyormuşum gibi. Kaburgalarım sızlıyor anne...Göğsümü parçalayıp kalbimi içinden sökmeye çalışıyor kirli eller. Bitmiyor karanlığım anne... ben ışığa doğru yürümeye çalıştıkça karanlık gölgeleriyle yönümü kaybetmem için önümü kesiyorlar. " Cümlem bittiğinde bir süre bekledim. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım ve bakışlarımı gözlerinin üzerimde olduğunu bildiğim kara gözlere çevirdim.. Onu anneme nasıl anlatmalıydım bilmiyordum. Onu tarif edecek o kadar çok cümlem vardı ki... Kelimeler benden izinsiz kendiliğinden dökülüverdi dudaklarımdan." Bak anne... Orada tam karşımızda bir adam var görüyor musun ? Bize bakıyor ışık saçan kara gözleriyle. Susuzluktan ölmek üzere olan bu kırgın kelebeğinin üzerine yağmur damlası gibi düşüp, ona yeniden can veren adam. Karanlık kuyulardan beni çekip çıkaran, güneşin varlığına yeniden inandıran adam. Uçmayı unutmuş kanatlarıma inatla yeniden kanat çırpmayı öğreten adam. Olur mu dersin anne uzar mı bir günlük ömrü bu kanatları kırık kelebeğin ? Sevdanın gücü yeter mi yeniden gökyüzünde süzülmesi için ?
Bu kara gözlü adama iyi bak anne... İşte o son nefesimi vermek üzereyken nefesime nefes olan adam.
O kimsenin görmediği gözyaşlarımı avuç içleri ile silen adam.
O benim Rabbim den sonra ki tek sahibim.
O benim karanlığıma fütursuzca doğan güneşim.
O benim kırık kanatlarımı arsızca saran hekimim.
O benim geleceğim.
O benim ömrümü yoluna sermek istediğim en güzel duam..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~AFRA~
SpiritualBen geldim anne... Kanatları yorgun kelebeğin geldi. Ahh, anne. .. birşey var, tam şuramda, sol göğsümün altında, canımı ölesiye acıtan bir şey... Sanki tüm dünyanın yükü üzerimdeymiş de altında eziliyormuşum gibi. Kaburgalarım sızlıyor anne...Göğ...