Sabah uyandığımda odamda yalnızdım. Beni buraya kadar kucağında taşıdığını hayal meyal hatırlıyordum. Gitmesin diye yalvardığımı da öyle. Son hatırladığım ise saçlarıma dokunan dudaklarıydı. Ardından yanımda olduğuna dair birşeyler mırıldanıp yanıma uzanmıştı. Sonrasında tekrar uykuya dalmış olmalıydım. Geldiğinde saat kaçtı bilmiyorum. Onca zaman nerede olabileceği hakkında ise hiç bir fikrim yoktu. Belli etmemeye çalışsa da dün yaşananların onu da sarstığının farkındaydım. Bu beklenmedik yakınlaşma ikimizi de derinden etkilemişti. Yataktan doğrulup hızlıca kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim. En son yatağımı da düzeltip aşağıya inmek için odadan çıktım. Aynı anda onun da odasının kapısı açıldı ve göz göze geldik. Dün akşam yaşananlar aklıma üşüşünce, utandığımı hissettim ve bakışlarımı ondan kaçırdım.
" Günaydın " dedi ve yanımdan geçip merdivenlere yöneldi. Tavırları gayet doğaldı. Sanki kırk yıllık ev arkadaşları gibiydik. Bende ona
aynı karşılığı verip arkasından ilerledim. Aşağıya indiğimizde evin fazla sessiz olduğunu fark ettim ve
" Aysel abla bugün yok mu ?" diye sordum. Yüzüme bakmadan " bugün izin günü " diye cevap verdi ve mutfağa ilerledi. Çaycıyı çalıştırdı ve buzdolabından kahvaltılıkları çıkarmaya başladı. Bense hala kapının ağzında dikilmiş onu izliyordum. Omuzunun üstünden bana bir bakış atıp " beni yeterince süzdüysen artık yardım et de kahvaltıyı hazırlayalım" dedi. Başımı utanç içinde yere eğdim. Sessizce yanına yaklaştım ve dolaptan çıkardığı tabakları masanın üzerine dizdim." Bugün işe gitmeyecek misin? " diye sordum. Bana sanki garip bir şey sormuşum gibi baktı. Ardından tek kaşını havaya kaldırıp
" Bugün cumartesi " dedi. Kafam o kadar karmaşıktı ki günlerin bile farkında değildim. Zaten dünkü öpücükten sonra kalan aklımda uçup gitmişti . Evimizde ilk kez normal çiftler gibi birlikte kahvaltı yapacaktık ve bu durum beni akıl almaz bir şekilde heyecanlandırmıştı. Bir aya yakındır evliydik ve ilk kez birlikte bir şeyler yapıyorduk .Anlaşılan bana karşı silahlarını indirmeye karar vermişti. Gerçi bu savaşı niye başlattığını bile hala bilmiyordum. Bir kaç kez sormaya karar versem de onu kızdırmaktan korktuğum için buna cesaret edemedim ve zamana bıraktım. Bir gün mutlaka bana bir açıklama yapacaktı. O gün gelene kadar sabırla beklemeye karar vermiştim. Bu sabah şaşırtıcı bir şekilde normal çiftler gibi davranıyorduk. Kendimi gurursuz bir ahmak gibi hissediyordum. Birkaç samimi dokunuşla nasıl da dengemi bozmuştu. Oysa en mutlu olduğum günde kalbimin duvarlarını acımasızca yıktığı gerçeği gün gibi ortadaydı. Affetmek ve unutmak bu kadar kolay mıydı? Değildi elbet. Ama affetmeye meyilli kalbim laftan anlamıyordu. Sessiz ve gergin geçen kahvaltımızı Ayaz ' ın telefon sesi böldü." Efendim anne " diye cevapladı. Ardından Leyla anneyi dinledi ve bakışları beni buldu.
" Bilmiyorum anne istersen kendisine bir sor " diyerek telefonu bana uzattı. Elinden aldığım telefonu kulağıma götürüp sevecen bir sesle" günaydın Leyla anne, nasılsın ?" diye sordum. Kısa bir hal hatırdan sonra bizi çok özlediklerini ve eğer müsaitsek akşam bize yemeğe gelmek istediklerini söyledi. Ayaz ' a, ne cevap vereyim der gibi baktım. Anlamış olmalı ki kısık sesle
" benim için fark etmez, sen bilirsin " dedi. Aldığım onayla yüzümde gülücükler açtı. Evimizde ilk defa misafir ağırlayacak olmanın heyecanı tüm hücrelerimi sarmıştı. Leyla anne ile akşam yemeğinde görüşmek üzere sözleşip telefonu kapattım. Hemen ayağa kalkıp buzdolabına yöneldim. Eksikleri tespit edip buzdolabının üzerinde duran not defterinden bir yaprak kopardım ve alınacakları hızlıca yazdım. Kağıdı Ayaz ' a uzattığımda bana anlamayan gözlerle baktı ve "bu ne " diye sordu.Gülümsedim ve " alışveriş listesi , bir kaç eksik var hemen alıp gelir misin ? Yapılacak çok şey var "dedim. Ve dediğimle kaldım. Kağıdı elimden almak bir yana dursun söylediklerimi umursadığı bile yoktu. Sakin bir şekilde kahvaltısını yapmaya devam ediyordu. Başında dikilmeye devam ettiğim için sonunda bakışlarını üzerime çevirdi ve " tüm bu yazdıklarını ben mi alacağım yani? " diye sordu. Ona hayret ederek baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~AFRA~
EspiritualBen geldim anne... Kanatları yorgun kelebeğin geldi. Ahh, anne. .. birşey var, tam şuramda, sol göğsümün altında, canımı ölesiye acıtan bir şey... Sanki tüm dünyanın yükü üzerimdeymiş de altında eziliyormuşum gibi. Kaburgalarım sızlıyor anne...Göğ...