Ayaz'dan
İşte karşımdaydı. Meftunu olduğum kokusu yüzünden uykuyu gözlerime haram kılan kadın! Durgundu bu sabah tıpkı benim gibi. O da uyuyamamış mıydı bensiz ? Onun da kolları üşümüş müydü benim sıcağım olmadan? Ben bu mevsimde kışı yaşadığımı hissettim onun sıcaklığı olmadan. Yalnızca bir gecede nasıl alışılır bir insanın varlığına ? Deli gibi istedim bedenini kollarımda. Sadece bir gece önce kokusunda hayat bulurken ciğerlerim, yokluğuyla soluksuz kalmıştım. Tek bir gecede bir kadının kokusuna meftun olmak mümkün müydü? Ben o tek gecede o kokuya mühürlenip kalmıştım.
Babasının hastalandığı haberini almıştı bu sabah. Ondan söz ederken ilk kez bulutlanmıştı güzel gözle. Ne kadar öfkeli olursa olsun yine de içinde bir yerlerde onun için saklı kocaman bir merhamet vardı. Her ne kadar saklamaya çalışsa da konuşurken sesinin titrediğine şahit olmuştum. Katılmam gereken önemli bir toplantı olmasaydı onu o eve yalnız göndermezdim. Ancak bu görüşme yeni yapacağımız anlaşma için önemliydi. Taksiyle gitmek istese de Caner'le gitmesi konusunda ısrarcı olmuştum. Başta itiraz edecek gibi olsa da ona bu imkanı tanımamıştım. Korunmaya muhtaç bir çocuk gibi birilerinin sürekli etrafında olmasından hoşlanmıyordu biliyordum ama Caner ' in yakınlarında olduğunu bilmek bana iyi hissettiriyordu. En son annesinin evine gittiğinde kolunda kocaman bir morlukla geri dönmüştü ve ben bir daha buna benzer bir durumla karşılaşmak istemiyordum. Güvende olduğunu bilmek zorundaydım. O gün eğer Caner orada olmasaydı o sarhoş pisliğin ne kadar ileriye gideceğini düşünmek dâhi istemiyordum.
Caner mahalleye girdiklerini haber verdikten sonra yalnızca 15 dakika geçmişti ki tekrar aradı. Afra ' nın babasının evinden perişan bir halde çıktığını ve şimdi de sahilde oturmuş dakikalardır hüngür hüngür ağladığını söyledi. Duyduklarımın ardından ok gibi yerimden fırladım. Toplantı falan umurumda değildi. Gerekirse zarara girerdik, hatta gerekirse batardık. Bir an önce gidip okyanus gözlerden o yağmurların neden yağdığını öğrenmeliydim. Arabaya atladığım gibi gaza yüklendim ve on dakika içinde Caner ' in adresini verdiği sahile ulaştım. Uzaktan bir süre perişan halini izledim. O evde onu bu hale getirecek ne olmuş olabilirdi? Birinin onun canını yaktığı düşüncesi içimde alevler yükselmesine neden oluyordu. Hızlı ama sakin adımlarla yanına ulaştım ve sessizce yamacına kuruldum. Bir kaç dakika yalnızca güzel yüzüne baktım. Gözleri yaşlıydı. Bakışları ise boşlukta gibiydi. Zihninde bir şeyleri ölçüp tartıyor gibiydi. Sanki geldiğimi yeni fark etmiş gibi bakışlarını aniden bana çevirdi. Gözlerinin derininde gördüğüm hüzün içimi kavurdu. Benim bakmaya kıyamadığım gözlerine kim bu kadar büyük bir hüzün yerleştirmişti. Ona ne olduğunu sordum. Konuşmak istemedi. Güç almak ister gibi başını omuzuma yasladı ve "sadece yanımda olsan olmaz mı?" diye sordu. Olmaz mıydım hiç, o istesin ben bir ömür onun yanında olurdum elbet. Elimi omuzuna atıp onu göğsüme bastırarak sessiz bir onayla yanında olduğumu gösterdim. Böyle muhtaç bir şekilde bana sığındığı zamanlarda dilimden hep aynı yakarış dökülüyordu .
"Allah'ım bu kadar yakınımdayken ona hasret kaldığım yeter artık. İkiye bölünmüş ruhumu bu girdaptan çıkar ne olur. Tüm çıkmazların anahtarı sende. Ne olur bir çıkış ver .Bir işaret göster yolumu bulayım"
Güneş batıncaya kadar sessizce oturup denizi seyrettik. Ne o tek bir kelime etti. Ne ben tek bir soru sordum. Sessiz bir anlaşma imzaladık aramızda. Kıyıya vuran dalga seslerini bastırdı kalbimizin çığlık sesleri bir vakit sonra. Bu hayattan yalnızca onu ve güzel yüreğini diliyordum. Ve biliyordum. Tüm bu kabuslar günün birinde sona erecekti. Kırdığım her zerresini tamir edecek ve onu sonsuza kadar mutlu edecektim. O günlerin hayali beni ayakta tutan yegâne şeydi.
Hafif esen rüzgar yüzümüzü yalamaya başlandığında üşümesinden korkarak eve dönmeyi teklif ettim. Yine konuşmadı. Sessizce başı ile onayladı beni ve usulca ayağa kalktı. Elimi beline sarıp onu iyice yakınıma çektim. Ağır adımlarla arabaya doğru yürümeye başladık. Sanki bıraksam yere yığılacak gibiydi. Bu hali beni git gide daha çok endişelendirse de, konuşmak istemediği için onu zorlamak istemiyordum. Belli ki onu fazlasıyla sarsan bir şeyler olmuştu. En azından bugün ona zaman tanımam en doğrusu olacaktı. Sabah daha iyi hissettiğinde belki sorularıma cevap alabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~AFRA~
SpiritualitéBen geldim anne... Kanatları yorgun kelebeğin geldi. Ahh, anne. .. birşey var, tam şuramda, sol göğsümün altında, canımı ölesiye acıtan bir şey... Sanki tüm dünyanın yükü üzerimdeymiş de altında eziliyormuşum gibi. Kaburgalarım sızlıyor anne...Göğ...