Selamunaleykum canlar. ❤❤❤
Güzel Okumalar... ❤❤❤
"Dünyanın gösterişli halleri, yapmacık çıkarcı insanları çekmiyor dikkatimi. Bana bir parça, yüreği güzel, samimi insan lazım..."
Maksim Gorki
"Cankııııııız!"
Cankız, normalde övgü niteliğinde kullanılabilen bir sözcüktür. Birine sevdiğimizi anlatmak ya da iltifat etmek istediğimizde söyleyebiliriz. 'Cansın be kızım,' lafının kısaltması olarak da görülebilir. Ancak bizim evde bu kelime o müthiş anlamını yitirmişti. Cankız aşağı, Cankız yukarı. Özel anlamından ayrılmış ve monoton hale getirilmiştir.
Bu arada, Cankız asla ayrı yazılmayan, birleşik bir kelimedir. Şey ve dahi anlamındaki da gibi değildir. Hiçbir gibidir. Can ve kız hiçbir zaman ayrı düşünülemez.
"Geliyoruuuuum."
Size seslenen kişiye onun tarzında cevap verdiğiniz zaman ortalık çok fazla ayağa kalkmıyor. Bir nevi hiçbir şey yapmadan karşınızdakinin sinirini alabiliyorsunuz. Bunu okul sıralarında değil dört erkek kardeşten sonra doğmuş zavallı bir kız olarak evde öğrendim. Her daim abilerinizi idare etmek zorunda kalıyordunuz. Babanız sizi kayırmaya çalışsa bile gününüzün çoğunu onlarla geçirdiğiniz için o iltimasın çok bir önemi kalmıyordu.
Reis, Aykut, Cemil, Can. Abilerimle tanışın. Babam küçüklüğünden beri hasta Fenerbahçeli olduğu için oğullarına da Fenerbahçe'nin efsanelerinden olan Aykut Kocaman, Can Bartu ve Cemil Turan'ın isimlerini koymuş. Reis ise babamın tribündeki lakabıymış. Tribünde ona hep 'Reis' dedikleri için bir oğlunun ismini de kendi lakabını koymuş. 'Futbolcular efsane de ben değil miyim?' demiş aslında. Gururla anlatır bunu hep.
Ağabeylerimi küçüklükten beri hep Şirinler karakterine benzetirdim. Reis, Şirin Baba'ydı. Her daim korur, kollar, akıl verirdi. Aykut, Somurtkan ve Huysuz Şirin'in karışımı gibiydi. Onu memnun etmek çok zordu. Cemil, Şakacı Şirin'di. Gününün çoğunu insanlara şaka yapıp eğlenerek geçirirdi. Can ise Aşçı Şirin'di. Çok yer ama aynı zamanda çok da güzel yemekler pişirirdi. Mesleğini de bu yönde ilerletmiş ve şef olmuştu.
Ben ise tabi ki Şirine'ydim. Sarı saçlarım ya da bana hayran bir köy dolusu Şirin yoktu ama babam ve abilerim bu eksikliği tamamlıyorlardı.
Çilekeş annem ise dört tane birbirinden yaramaz oğullarını ve onlardan asla eksik kalmayan bıcırık bir kız çocuğu olan beni büyütmüştü. Düşünüyorum da, çok sabırlı kadınmış.
"Sonuçlar açıklanacak bizimki hala sallana sallana geliyor. Sen bu alışkanlıklarla nasıl insanların hastalıklarına çare bulacaksın bilmiyorum."
İsmi adeta bütün karakterine sirayet etmiş adam, Reis abim. Bakın, doktor olarak söylüyorum, çocuğunuza koyduğunuz isme lütfen dikkat edin. Sonra ismi bütün benliğini sarıp sarmalıyor. Tamam, insanın sevdikleri tarafından gözetilmesi, koruyup kollanması çok güzel ancak Reis abim bunu her zaman fazla abartır. Ben ilkokula başladığımda yarım dönem boyunca her gün her tenefüs bıkmadan, usanmadan yanıma geldi. Seçtiğim arkadaşları çok kez sınavdan geçirdi, ancak onun kabul ettikleri arkadaşım olma şerefine erebildi. Ve bu tüm eğitim hayatım boyunca devam etti. Lisede aynı okula gitmesek bile eli her yere uzanırdı bizim Reis'in. Şimdi de atama sonuçlarıma takmıştı. Bir haftadır her gün ne zaman açıklanacağını soruyordu ve ben bir haftadır aynı manzaraya uyanıyordum. Galiba bir bilim kurgu filminde sıkıcı bir ana sıkışıp kalmıştım. Başka açıklaması olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Günler Bizi Bekler
HumorÇocukluğumdan beri doktor olmanın hayallerini kurdum. Bir de Çalıkuşu'ndaki Feride gibi uzak diyarlara gitmeyi. O öğretmen olarak gitti ben ise doktor oldum ve ninemin bana yadigar bıraktığı mavi bavul ile çıktım yollara. İnsan hayatı boyunca attı...