24. Bölüm

10K 1.2K 209
                                    


(Not: Bursa Kitap Fuarında Timaş Yayınları standında çalışacağım inşallah. Bursa'lılar gelirseniz bir selamınızı alırım. ❤)

*

Selamunaleykum canlar. ❤❤❤

Güzel Okumalar... ❤❤❤

***

Beş dakika rus ruleti gerginliğinde geçmişti. Pembe teyzenin oğluyla yaptığı fısıltılı konuşmalar haricinde sessizliği bozacak herhangi bir şey yaşanmamıştı. Neden bu masaya mahkum kaldığımı ve gidemediğimi düşünürken Murat bitmiş çayını kenara doğru itip ayağa kalktı. Bana doğru döndüğünü fark ettiğimde kalbim heyecanla hızlı atmaya başladı. Saçma sapan bir şey söylememesini umut ederek ona baktım.

"Doktor hanım sizinle tanıştığım için çok memnunum. Annem uzun zamandır sizinle konuşmam için başımın etini yiyor. Ancak ben onunla aynı düşüncede değilim," deyip Kahraman'ı da selamlayıp adeta rüzgar gibi hızla yanımızdan ayrıldı. Bakışlarım önce şaşkınlıkla Pembe teyzeye döndü. Yanakları kırmızı olmuştu ve bozuk bir ifadeyle giden oğlunun arkasından bakıyordu. Ayağa kalktı, hiçbir şey demeden sinirli bir ifadeyle oğlunun peşinden gitti. İçimde hissettiğim rahatlama ve otuz saniye içerisinde olanların şaşkınlığıyla gülmeye başladım. Pembe teyze gözden kaybolunca bakışlarımı yanımda oturan Kahraman'a çevirdim. Tek kaşı havada düşünceli bir ifadeyle bir hışımla yanımızdan ayrılan Pembe teyze ve oğluna bakıyordu. Ona baktığımı fark edince bana döndü. Bakışları soru işaretleriyle doluydu ve durumdan benim kadar keyif almadığı çok bariz ortadaydı.

"Demek ki o kurabiyelerin sebebi buydu?" 

Hangi kurabiyeler olduğunu bir süre anlamadım. Sonra aklıma Pembe teyzenin bana aylar önce getirdiği kurabiyeler geldi. Kahraman kurabiyeleri ilk gördüğü zaman 'Pembe teyze senden ne istedi?' şeklinde cümle kurmuştu. Devrilen domino taşları misali kafamda her şey oturmuştu.

"Sizi bu şekilde başka rahatsız eden olursa bana gelip söyleyebilirsiniz Reyhan hanım."

Kaşlarım yukarı doğru kalkarken bu teklife karşılık hislerim iki farklı yönde ilerliyordu. Bir tarafım Kahraman'ın konuya olan ilgisi sebebiyle heyecanlıyken diğeri 'Ne münasebet' hissiyle sarmalanmıştı. 

"Teşekkür ederim ancak bu tarz bir olayla karşılaşırsam kendim de hallederim Kahraman bey," deyip ayağa kalktım. Onun yöntemleriyle yaşasak herkesi karakola almamız gerekirdi. Kollarımı birbirine kavuşturup ona baktım. Bilinçsizce yaptığım bu davranış onu güldürmüştü. Benim gibi ayağa kalktı, "Haklısınız Reyhan hanım," dedi. Gülmemek için dudaklarımı sıktım. O da benimle aynı durumda olmalıydı çünkü yüzünde gülüp gülmemek arasında kalmış bir ifade vardı. Elini öne doğru uzattı, "İsterseniz biraz dışarı çıkalım," dedi. Başımla onaylayıp yürümeye başladığımda yanımda ilerlemeye başladı. Dışarı çıktık, hava hala soğuktu ancak önceki gibi donduğumu hissetmiyordum. Kahraman ile kalabalığın biraz uzağına geçip insanları izlemeye başladık. Nazenin ile Yusuf'un sahnede karşılıklı Ankara havası oynadığını görünce gülümsedim. Onlar da beni görmüş olmalıydı ki neşeyle el sallayıp sahneye gelmem için ısrarla yanlarına çağırdılar. Hayatım boyunca herhangi bir kınada bile kalkıp oynamış bir insan değilken erkeklerin bulunduğu bir ortamda oynamak asla yapacağım bir şey değildi. Yaklaşık bir dakika boyunca yüz ifadem ve mimiklerim ile Kahraman'a herhangi bir şey çaktırmadan Nazenin'i sahneye gelmeyeceğime ikna etmeye çalıştım. Bir süre sonra vazgeçip oynamasına devam edince rahatlayıp göz ucuyla Kahraman'a baktım. Sessizce insanları izlemeye devam ediyordu. Hiçbir şey söylemeden yanımda durması bir yandan beni gerse de iyi hissettiriyordu. 

Güzel Günler Bizi BeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin