Selamunaleykum canlar. ❤❤❤
Güzel Okumalar... ❤❤❤
Sanki Kahraman'la ilk kez aynı ortamda görüşecekmişiz gibi heyecanlıydım. Heyecanım elimin ayağıma dolaşmasına sebep oluyordu ve yapacağım hiçbir işi bitiremeden evden çıkmıştım. Özellikle süslenmiş gibi görünmemeye dikkat ederek giyinmiştim. Gerçi süslensem bile kimse yadırgamazdı muhtemelen çünkü benim şerefime verilen bir yemekti. Sadece muhtar ve ailesi olsa gayet normal bir yemek olacakken Kahraman'ın dahil olması akşama heyecan ve gerginlik katıyordu.
Kahraman'ı gördüğümde heyecandan midem bulanıyordu. Benim üzerimdeki etkisi tam olarak buydu. Çünkü adam heybetini gittiği her yere götürüyordu. Ve gülüşünün ardından karşıdaki duvarı bile çatlatacak bir bakış görmeyeceğimin temennisini veremezdim.
Yine de, Nazenin'lere doğru giderken dudaklarımdaki gülümsemeyi engelleyemiyordum. Bugünkü davranışları, sözleri ve bakışları daha önce yaşadığımız şeylerin üstünü örten bembeyaz bir kar gibiydi. Umut veriyordu ve ben umutlanmaya çok hazır hislerle sarmalanmış durumdaydım.
Kapıya geldiğimde kimseye fark ettirmeden camın yansımasından son kez kendime baktım. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldığımda Nazenin sanki gelmemi bekliyormuşcasına saniyesinde kapıyı açtı. "Hoş geldin abla," deyip her zamanki heyecanlı haliyle beni içeri davet etti. Gelen son kişi olmamak için içimden dua ederken odaya girdim ve Kahraman'ın muhtarın karşısında yerini aldığını gördüm.
"Nazenin ablam geldi," diyerek asla gerek duymadığım bir şekilde beni içeridekilere takdim etti. Odaya girer girmez tüm gözlerin üstüme dönmesinden ziyade sadece bir kişinin bakışları üzerime sıcak basmasına sebep oldu. Kendimdeki değişiklikleri umursamadan odadakileri selamladım. "Hoş geldin doktor kızım," diyen muhtara gülümseyerek, "Hoş buldum," dedim. Gözlerim istemsizce Kahraman'a döndüğünde onun da klasik baş hareketi ile beni selamladığını gördüm. Bu selamlaşma ikimiz için özel bir durum haline gelmişti ve kafamı hafifçe eğip selamına karşılık verirken sadece bize ait olan bu şeyden çok hoşlandığımı fark etmiştim. Kahraman'la alakalı hislerim de, aramızdaki iletişim de normal birçok şeyden farklı gibiydi. İstanbul'da arkadaşlarımın sevdiği adamlarla ya da platonik olarak hoşlandığı kişilerle ilişkilerini hep takip ediyordum. Ben yaşayan değil de gözlemleyen taraf olmuştum hep. O nedenle teoride bu konuda çok bilgim vardı. Kahraman'la tanıştığımdan beri yaşadığım her şeyi tarttığımda asla normal iki insan iletişimi kuramadığımızı görebiliyordum. Ne konuşmalarımız normal seyrinde ilerliyordu ne de bir aşık olarak ondan beklediğim şeyleri bulabiliyordum.
Kahraman ile ilk tanıştığımda ne kadar sert bir kayaya tosladığımı fark etmiştim. Sorun onun sert olmasında değildi, sorun benim kendimi ne kadar engellemeye çalışsam da onun gibi zor olduğu her yanından belli bir adama aşık olmamdaydı. Yine de o bana böyle güzel davranırken aşık olmam gözüme problem gibi gözükmüyordu. Geçmişe kocaman bir sünger çekebilir, bembeyaz sayfalarla yeniden başlayabilirdik.
"Duydum ki okulumuzun kütüphanesi için çok güzel işler yapmışsınız. Gerçekten böyle bir doktorumuz olduğu için çok şanslıyız," deyip baş parmağını kaldırdı. "Hem hırsız yakalar, hem okulun kütüphanesi için kitap toplar, hem de hastalarımızı iyileştirir," Memnun ve gururlu bir ifadeyle bana baktı. Muhtemelen babam olsa bu kadar gurur duyabilirdi. Hoşnutluğumu saklamadan, "Gittiğim yere faydamın dokunması benim için çok önemli Orhan ağabey. Ben Çalıkuşu ile büyüdüm. Çocukluk hayalimdi böyle bir yere gelip insanlar için güzel şeyler yapmak. Buranın muhtarı olarak sizden bunları duymak içimdeki çocuğun sevinçle ortalıkla koşturmasına sebep oluyor. Ben teşekkür ederim," dediğimde Orhan ağabeyin duygulanmış bakışlarını gördüm. Bakışlarım odada dolaştı, Nazenin ve annesi de aynı şekilde bakıyordu. Hatta Nazenin gözlerini siliyordu. Onun bu haline tebessüm edip odada tepkisini en merak ettiğim insana döndü bakışlarım. Kahraman'ın gözlerinden ne hissettiğini okumak zordu. Ancak tereddütlü gözüküyordu ve bu tavrı onda ilk defa görüyordum. Boğazını temizledi, bakışları birkaç saniye odada dolandıktan sonra bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Günler Bizi Bekler
UmorismoÇocukluğumdan beri doktor olmanın hayallerini kurdum. Bir de Çalıkuşu'ndaki Feride gibi uzak diyarlara gitmeyi. O öğretmen olarak gitti ben ise doktor oldum ve ninemin bana yadigar bıraktığı mavi bavul ile çıktım yollara. İnsan hayatı boyunca attı...