Selamunaleykum canlar. ❤❤❤
Güzel Okumalar... ❤❤❤
Hareket etme yetimi kaybetmiş olacaktım ki orada öylece duruyordum. Kahraman kanuna son dokunuşlarını yapmıştı ancak beynimde müziğin devam ettiğini hissediyordum. Daha önce hiç duymadığım bu eserin sevdiğim adamın ağzından dökülmesi beklediğimden çok daha etkilemişti beni. Ki, tam şurada bir Ankara havası okusa da muhtemelen etkilenirdim.
Sesi, daha önce duyduğum hiçbir sese benzemiyordu. Üzerimdeki şoku atabilmem için muhtemelen 3-5 yıl geçmesi gerekiyordu. Onun böyle bir yeteneğe sahip olması asla beklemediğim bir şeydi. Sadece dışarıya gösterdiği gibi bir adam olmadığını hissedebiliyordum ama o kadar uzak ve gizemliydi ki onu çözebilmem imkansızdı. Ancak ilk defa açığını yakalamıştım ve Kahraman'ı gerçek anlamda tanımak çok iyi hissettirmişti.
Sert, ciddi ve çoğu zaman hödük olan bir adama aşık olmuştum ancak sakladığı o ince ruhu görmek çok güzeldi.
Az önce göz göze gelmiştik ancak sanki ben orada yokmuşum gibi ortalığı toparlıyordu. Kendi kendime cesaretlenip, "Çok güzel söylediniz," dedim. Söylediğim şeye ilk birkaç saniyede sadece tek kaşını hafifçe havaya kaldırarak tepki verdi. Bir an hiçbir şey söylemeyeceğini düşünüp tedirgin olsam da beni şaşırtarak, "Teşekkür ederim Reyhan hanım," dedi.
Onca sene boyunca bana Cankız denmesine alışmama ve insanlardan böyle söylemelerini istememe rağmen Kahraman'ın ağzından gerçek ismimi duymak ilginç bir şekilde hoşuma gitmeye başlamıştı. Kahraman ciddi işlerin adamıydı ve muhtemelen onun ağzından bana Cankız diye seslendiğini asla duyamayacaktım.
Ben pencerenin önünde, Kahraman sınıfın içinde ilginç bir anı yaşıyorken içeri mavi önlüğü ile bir öğrenci girdi. Kahraman'ın yanına kadar geldi, onunla göz göze gelebilmek için bir süre bekledi. Kahraman gelen ufaklığı görünce onun olduğu tarafa doğru döndü, yüzündeki ciddi ifadeyi koruyarak baktı. Ellerini arkasında birleştirmişti. Vermek istediği hava ciddi olsa bile onu biraz olsun tanıyan biri gülümsememek için kendini zor tuttuğunu bilirdi.
"Öğretmenim, bir şey söyleyebilir miyim?"
"Evet," dedi o alıştığım tok sesiyle. Sesindeki ifadenin tam tersini yüzünde görebiliyordum. Bu sevimlilik Kahraman'da görmeye can attığım bir başka şeydi. Muhtemelen ufaklığın karşısında ciddi kalmaya dayanamamıştı. Hem ufaklık hem de ben bu ifadeyi gördüğümüz an gülümsedik. Kahraman önce öğrencisine baktı, ardından bakışları ufak bir an da olsa bana kaydı. Gülümsemesini zor tuttuğunu görebiliyordum ve bu benim içimde coşmaya hazır bekleyen hislerimi harekete geçirmişti.
Kahraman'ın yüzünde minicik bir gülümsemeye sebep olmak muhteşem hissettirmişti. Onun kimseye göstermediği yüzünü görmek, kapalı kapılarının ardında ufacık bir delik bulup onu görebilmek çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Günler Bizi Bekler
HumorÇocukluğumdan beri doktor olmanın hayallerini kurdum. Bir de Çalıkuşu'ndaki Feride gibi uzak diyarlara gitmeyi. O öğretmen olarak gitti ben ise doktor oldum ve ninemin bana yadigar bıraktığı mavi bavul ile çıktım yollara. İnsan hayatı boyunca attı...