18. Bölüm

9.7K 1.1K 104
                                    


Selamunaleykum canlar. ❤❤❤

Güzel Okumalar... ❤❤❤

"Bütün iyi kitapların sonunda 

bütün gündüzlerin, 

bütün gecelerin sonunda, 

meltemi senden esen,

 soluğu sende olan, 

yeni bir başlangıç vardır..."

Edip Cansever

***

Sabah uykusundan uyandırılmak kimseyi mutlu etmez. Hele ki kapıma güm güm vurularak uyandırılmak sinir ve huysuzluğun tüm gün beni ele geçirmesine sebep olur. Yatağımdan oflayarak kalkarken üzerime kolayda olan doktor önlüğümü giydim ve sabah namazında uyku sersemiyle yere atmış olduğum tülbentimi takarak odamdan çıktım. Kapıya doğru ilerlerken, "Geliyorum," diye seslensem de dışarıdakilerin kendi gürültülerinden beni duymayacaklarından emindim. Sabah sabah bu gürültücü nezaketsizlerin kim olduğunu merak ederek kapıyı açtığımda Kahraman'ın emrindeki askerlerin hepsini görmem bir oldu. Kapıda yaklaşık on tane asker vardı. Hepsi çok sıkıntılı gözüküyordu ve saçlarını kaşıyordu. Bu detay ilgimi çekerken bir tanesi arkadaşlarını yarıp en öne geçti. Yüzündeki mutsuz ifadeyle, "Doktor hanım, sabahın nurunda sizi böyle rahatsız ettiğimiz için kusurumuza bakmayın. Ancak sizden başka gelecek birini bulamadık," deyip elini tekrar saçına götürüp sanki koparmak ister gibi hırsla kaşıdı. Gördüğüm şeyler üzerine bir tahminim vardı ancak kasabanın askerlerinin bitlenmiş olma ihtimalini düşünmek istemiyordum. Onların durmadan kafalarını kaşıması psikolojik olarak beni de etkilemişti ve istemsizce elim başıma gitmişti. 

"Geçen gün bir kasabaya gittik orada çocuklara hediyeler dağıtmıştık, orada oldu herhalde," dedi grubun sözcüsü. Hepsi tek çareleri benmişim gibi bakıyordu. Ve kimse bitten bahsetmediği halde büyük bir gerçeklik olarak aramızdaydı. Tabu bir kelime gibi kimse ağzına almıyordu. Şu ortamda kahkaha atmamak için kendimi epey zorlayarak hepsini sağlık ocağının olduğu kısıma aldım. Dışarıda görseniz saygıyla ve korkuyla yanlarından geçeceğiniz on tane kocaman adam odamda sıraya dizilmiş, çaresiz ve sıkıntılı bir halde bana bakıyordu. Ellerime eldiveni geçirip maskemi taktım. Onlar gittikten sonra kıyafetlerimi ve ortalığı epeyce bir dezenfekte edecektim ancak yine de üzerime beyaz yağmurluğumu giyip korunmayı ekstra seviyeye çıkardım.Dolaptan bit şampuanlarını aldığımda kendimi bit avcısı gibi hissetmeye başlamıştım. 

Beyaz yağmurluğum, eldivenlerim ve maskem ile bitlerle savaşmaya hazırdım. 

Vazelin de bite iyi geldiği için eş zamanlı olarak sürdürecektim. Geçtiğimiz ay eksikleri almaya gittiğimde eczacı, böyle küçük yerlerde bu gibi olayların olabileceğini söyleyip bit için tedavi ürünlerinden almamı tavsiye etmişti. Adamın içine doğmuş olmalıydı ki üzerinden kısa zaman geçmeden kasabanın askerleri bitlenmişti. 

Kasabanın askerlerini bitten kurtarmak için acele etmeliydim çünkü gün içerisinde bütün halk ile temas etme durumları vardı ve tüm kasabanın bitlenmesi olmayacak iş değildi. Tüm kasabayı salgından kurtarmak gibi önemli bir görevim vardı. 

Arkam onlara dönükken gülme ihtiyacımı karşıladım ve tüm ciddiyetimi takınıp askerlere döndüm. "Beyler şimdi bu vazelini alıp saçlarınıza sürüyorsunuz ve bu tarakla da güzel bir şekilde tarayacaksınız. Bir saat bekledikten sonra da sizlere hazırlayacağım suyla saçlarınızı bit şampuanı ile yıkamanızı istiyorum. Bu halde sizi evlerinize gönderemem o nedenle bir süre burada benim misafirim olacaksınız," dedim kendimi filmlerdeki polisler gibi hissederken.

Güzel Günler Bizi BeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin