27. Bölüm

9.8K 1.2K 247
                                    


Selamunaleykum canlar. ❤❤❤

Güzel Okumalar... ❤❤❤

***

Kahraman arabayı kullanıyordu. Babam yanında, annem ve ben ise arkada oturuyorduk. Bu kasabaya geldiğimden beri karşılaştığım onca şaşırtıcı şeyi toplasam gerçekten tam olarak şu anla kıyaslanamazdı. Kahraman'ı ailemle bu şekilde tanıştırmayı asla hayal etmemiştim. Aklımda hep kontrol edebileceğim ve planlar dahilinde olacak bir buluşma vardı. Annemle babamı önce tanıştıracak, ağabeylerimi ise sonradan konuya dahil edecektim. Ancak ben daha Kahraman'la tam anlamıyla konuşmamışken bütün ailem onunla tanışıyordu. 

Ve adım kadar emindim ki Reis ağabeyim bu karşılamadan hiç hoşlanmayacaktı. 

"İşte oradalar," Hep beraber babamın parmağıyla işaret ettiği yere baktık. 100 metre kadar ileride, Güzelcik Kasabasına HoşGeldiniz tabelasının tam yanında duruyorlardı. Tabelayı her gördüğümde gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Muhtar, Ahmet öğretmenin uzun uğraşlarına rağmen tabeladaki yazım hatasını düzeltmemekte inat etmişti. Aynı muhtar kendisi öyle telaffuz ediyor diye kasabanın bakkalını baggal diye değiştirmiş ve asla bunun için üşenmemişti. 

Kahraman arabayı tam ağabeylerimin olduğu yerde durduğunda gözlerimin dolduğunu hissettim. Dördünü o kadar çok özlemiştim ki. Arabadan inerken gözyaşlarıma hakim olamadan onlara doğru yürüdüm. Hepsi, farklı karakterlerine ve tarzlarına rağmen aynı bakışlarla bana bakıyordu. Reis ağabeyimin ağır duruşunu bozmamasına rağmen sevgi dolu bakışlarını görebiliyordum. Aykut ağabeyim bulunduğu yerden hoşnutsuzluğunu birkaç saniyeliğine kenara bırakmıştı, yüzü tebessümle çevrelenmişti. Can ağabeyimin elinde bir cips paketi vardı ve sırıtarak onu yemeye devam ediyordu. Ve tam karşımda kollarını açıp, "Gel kız buraya zilli," diyen Cemil ağabeyim vardı. Sanki çocukluk zamanlarıma geri dönmüş gibiydim. Hızlıca yürüyerek Cemil ağabeyimin yanına gidip ona sarıldım. Aynı zamanda hem gülüyor hem de ağlıyordum. Normalde bir arada bulunması zor iki zıt duyguyu aynı anda yaşıyordum. 

Ve bugünlerde muhtemelen daha da yaşayacaktım.

"En çok Cemil'i özlemiş, belli oldu," diyen Can ağabeyimin sesini duyunca küçük bir kahkahayla ona sarılmaya gittim. Cipsini Aykut ağabeyimin eline tutuşturup aynı Cemil gibi kollarını açtı. "Bak, normalde kimse için yemek yemeye ara vermem," deyip bana sarıldı. "Bilmez miyim? Onur duydum efendim," dedim. Kasabanın temposu o kadar yoğundu ki ailemi özlemeye zamanımın olmadığını sanıyordum. Ancak şimdi hepsi karşımda, bıraktığım gibi duruyorlardı ve ben onlara olan sevgimi nasıl göstereceğimi bilemiyordum. 

"Bunca ay burada akıl sağlığını koruyarak yaşamış olduğun seni tebrik ediyorum Cankız," Aykut ağabeyimin o hep alıştığım hoşnutsuz sesini duyunca ona baktım. Gülümsediğimde birkaç saniye inat etse de dayanamayıp güldü. Sıkıca sarıldığımda, "Buraların ne kadar güzel olduğunu sen de anlayacaksın merak etme. Hatta sana belki buralardan bir kız bile buluruz," dedim. Omuzlarımdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı. Aykut ağabeyim konfor alanından çıkmaktan nefret ederdi. 

"Aman gözünü seveyim. Annem başımın etini yiyor zaten, bir de sen başlama." 

Göz kırpıp onun yanında bekleyen Reis'e döndüm. Ona bakınca Güzelcik'e ağabeyim değil de Kayseri valisi gelmiş gibi hissetmiştim. Bana baktı, gülümsedi ve öpmem için elini uzattı. 

Reis ağabeyim asla değişmemişti. 

Elini öptükten sonra, "Artık sarılabilir miyim?" dedim. Kollarını açtığında keyifle ona da sarıldım. Güzelcik'de gerçekten çok güzel günlerim olmuştu ancak bugünü geçebilecek bir günü henüz hayal etmemiştim. Ancak edebilirdim, hayal dünyam beklediğimden çok daha genişti. 

Güzel Günler Bizi BeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin